|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
'Yeni Türkiye'... Sihirli sözcük bu. Daha doğrusu, Türkiye'nin başındaki 'Yeni' sıfatı. Yeni değil, çok zamandır Türkiye'de bir 'yenilenme ihtiyacı' var. Bu, dünyanın, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve teknoloji devrimiyle 'küreselleşme çağı'na ve en önemlisi bir 'yeni yüzyıl'a ayak basılmasıyla şiddetlenen bir dürtü. Süleyman Demirel'in 'alternatifsiz' gözüktüğü bir dönemde Cumhurbaşkanlığı süresinin uzamamasında ve Bülent Ecevit'in 'uymazla gülmez bir üçlü'den bol bol reform yasası üreten bir koalisyon hükümetini iyi-kötü 'uyumlu' biçimde yakın tarihe kadar sürdürmesine rağmen, görev süresini tamamlayamadan 'erken seçim'e gidilmesinde, 'yeni dinamikler'e dayanamamaları rol oynamıştır. 'Yeni' ve 'yenilenme' ihtiyacı önüne geçilmez bir ivme kazanıyor. Bunu sezen siyasi girişimlerin başlarına 'yeni' sözcüğü eklemeleri de, 'yeni'nin cazibesinin bir kanıtı. Turgut Özal'ın siyasi mirasını sürdürmek isteyen rahmetli küçük kardeşi Yusuf Bozkurt Özal, kurduğu partiye 'Yeni Parti' adını vermişti. Hiçbir siyasi akıma dayanmadan, Türkiye'nin siyaset ufkunda doğmak isteyen ve bugüne dek Türkiye'nin gördüğü en gösterişli 'vitrin'e sahip hareket, bundan 8 yıl önce ismini 'Yeni Demokrasi Hareketi' olarak ilan etmişti. 'Batan DSP gemisi'ni boşaltan ya da DSP'den kovulması veya azledilmesi kaçınılmaz olanlar da, 'siyasi karambol'de biraraya gelişlerine 'Yeni Oluşum' adını taktılar. Kurdukları partiye 'Yeni Türkiye' dediler. 'Yeni'nin cazibesi tartışılmaz ama bu sıfatı her benimseyen, 'yeni' olamıyor ve 'yenilenme ihtiyacı'nı gidermeye yetmiyorlar. Örnek, sonuncular; DSP müstafileri topluluğu. Bülent Ecevit'in 11 yıllık gölgesinden, 5 yıllık sağ kolundan 'yeni' çıkamazdı. Bülent Ecevit'in 'halefi' olacağından emin olsa, kılını kıpırdatmayacak olan eski Dışişleri Bakanı'nın 'yeni' olabilmesi de mümkün değil. Bu yüzden, 'YT' yenilik ihtiyacı olanların kafasını bir miktar 'medya gazı' ile tütsülediyse de, öyle berbat ve gayrı ciddi bir 'start' aldı ki, üzerinde oluşturulmaya çalışılan umutlar eskimeye başladı bile. Türkiye'yi düze çıkartacak bir 'siyasi oluşum'un genel başkanı, kendi seçim bölgesine ayak bastığı anda cılız bir karşılama ve yer yer protestolarla karşılanamazdı. Türkiye'yi düze çıkartma iddiasındaki bir parti, kurulduktan üç saat önce kurucularından birini DSP'ye geri kaçırtamazdı. Ciddi bir siyasi hareket, kendisine amblem olarak Amerika'daki bir kuruluşun amblemini 'çalıntı' olarak kurulduğu gün benimsemez ve bu ortaya çıktıktan sonra, 'değiştireceğini' ilan ederek zaaf sergilemez. Ortada bir 'fiyasko' var ve 'YT'nin ve onu pompalayanların bel bağladığı tek şey, siyaset sahnemizde gerçekten bir 'yeni profil' sayılan Kemal Derviş'in kendilerine katılması. Kemal Derviş gibi çeşitli beklentiler ve iç ve dış dengelerin üzerine yerleştiği ciddi ve akıllı bir şahsiyetin, ismini bu 'fiyasko'ya eklemesi ve heder etmesi için aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekir. Önümüzdeki günlerde, Kemal Derviş'in aklını peynir ekmekle yemeye mi niyetli olduğunu; yoksa tercihini doğru kullanarak bir 'sinerji'ye mi katkıda bulunacağını hep birlikte göreceğiz. Bu arada, kim ne kadar farkında bilmiyorum ama, son günlerin gelişmeleri sahneye bir 'yeni figür' daha çıkarttı: M.Ali Bayar. M.Ali Bayar, Türkiye'ye geleli üç, 'eski' bir partinin genel başkan sıfatını kazanalı iki ay oldu. Fakat, son iki haftadaki kadar 'yeni Türkiye fotoğrafı'nın içine girmemişti. Bunu sadece belirli 'medya grubu'nun kendisine yer vermesiyle açıklamak çok isabetli olmaz. Partisinin, bir yakın ve 'erken seçim' halinde 'baraj'ı aşamayacağı sanılan ve Türkiye'de 'siyaset podyumu'na çıkalı şunun şurasında ancak iki ay olan bir siyaset adamının büyük bir süratle 'A takımı fotoğrafı'na dahil olmasının başka bir izahı daha olmalı: M. Ali Bayar, genç ve gerçekten 'yeni'dir. 'Yeni'dir, çünkü bir 'yeni söylemi' ve 'yeni düşünceleri' var. O yüzden... Gücünü DTP'den yani partisinden ziyade, bizzat kendi 'kimliği'nden ve bu kimliğini miras aldığı 'siyasi çevre'ye taşımaya çalıştığı 'yeni siyasal bakış açısı ve tavır'dan alıyor. DTP ve daha geniş bir 'örgütsel alan', zaman içinde bu 'yenilik'le gübrelenecek bir tarla gibi. (Bu arada bir düzeltme: İki önceki yazımda DTP örgütünün 'kirli' olduğuna işaret etmiştim. DTP'nin yenilenen üst yönetimi, 'kir'in partinin tepe unsurlarında bulunduğunu ve bunun 18 Mayıs'taki kongrede neredeyse tümüyle temizlendiğini, DTP'nin taban teşkilatının Anadolu'daki herhangi bir partinin teşkilatından esasta farklı olmadığını, yani 'kirli' olmadığını hatırlattılar. Düşününce, haklılar...) M. Ali Bayar'ın ilginç bir özelliği söz konusu. İçinden AP'nin ve daha sonra DYP'nin ürediği Demokrat Parti'nin 'canlı' mirasçısı. Büyük dayısı Refik Koraltan, DP'nin dört kurucusundan biri. Anne tarafından dedesi, DP'nin ileri gelenlerinden Kemal Aygün. Adnan Menderes, anne ve babasının nikah şahidi. Babası Nuri Bayar, AP'nin, 12 Eylül'de kapatılmadan önceki son Genel Sekreteri. 2000'li yıllarda Türkiye'nin 'büyük buluşma' ihtiyacını gözeterek, 1923 (Cumhuriyet'in kuruluş tarihi) ve 1950'yi (Çok partili parlamenter sistemin DP iktidarıyla ilk ürün verdiği tarih) biraraya getirmekten söz ediyor. Bir başka deyimle, 'Cumhuriyet ile Demokrasi'nin izdivacı'nın gerekliliğini vurguluyor. Siyaset hayatımızda DP geleneğinin doğrudan 'canlı mirasçısı'nın, 'dünyalı' bir kimlikle 2000'li yılların başlarında Türk siyaset söylemine özellikle 'gençlik, kadın, çevre' gibi 'vurgular'ı yapması, geleneksel bir 'siyaset alanı'nı 'modernize etmek' gibi bir işlevi ortaya çıkarıyor ve M. Ali Bayar'ı, partisinin rolünü ve gücünü aşan biçimde 'siyaset sahnesi'nde 'A takımı fotoğrafı'nın içine yerleştiriyor. Bunun, güncel siyaset tablosundaki bir anlamı da şu: 'YT', kendisine gerçekten 'yeni' enjeksiyonunu yapacak Kemal Derviş'i dahi katamadıktan gayrı, M.Ali Bayar'dan da uzağa düştü. 'YT' ile ortada yeni bir şey yok. Ama, bu, Türk siyasetinde 'yenilenme' yok demek değil; 'yeni aktörler'in Türk siyaset sahnesinde yer almaya başlamadığı demek de değil. Orası YT değil demek. 3 Kasım'da sandığa gidecek gibi gözüken Türkiye'de, kim ne derse desin, 4 Kasım günü gerçekten bir 'yeni dönem'e girecek. Asıl, 'Yeni Türkiye', o günden itibaren şekillenmeye başlayacak...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |