T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Her bel ağrısı
bel fıtığı mıdır?

Çoğu zaman üstünde bile durulmayan bel ağrıları günlük hayatı etkilemeye devam ediyor ve gelişmiş toplumlarda iş gücü kaybına, hatta sakatlığa yol açan önemli bir neden olarak görülüyor. En çok da bel fıtığına yakalanmış olmaktan korkuluyor.

Belindeki ağrılar yüzünden oldukça sıkıntılı anlar yaşamış birçok insan tanıyoruz. Denenip memnun kalınmış tedavi yöntemlerinin önerildiğine de şahit oluyoruz. 'Falanca ilacı al, şu kadar gün yatakta yat, geçmezse fizik tedavi ol, o da olmazsa ameliyat' gibi yaklaşımlar hastaları endişelendirmekte ve alternatif tedavi yöntemleri gündeme gelmektedir. Bu yüzden bel ağrısı ciddiyetle ele alınmalı, bel ağrılı hastaya yaklaşım da özel bir çaba gerektirmelidir.

Bel ağrısı her an olabilir

Bel ağrısı, kas-iskelet sisteminde fonksiyon bozukluğu oluşturan ve oldukça sık karşılaşılan bir sorun. Toplumun yüzde 80'inin yaşamının herhangi bir döneminde bel ağrısından şikayetçi olduğu biliniyor. Aslında bel ağrısı bir hastalık değil, bir belirtidir. Ve her bel ağrısı bel fıtığı demek değildir. Ancak bel fıtığı gelişmişse de bundan korkmamak gerekir.

Bel fıtığından korkmayın

Bel fıtığı teşhisi endişesi, günümüzde bel ağrısı çeken hastaların doktora başvurmaktan çekinmesine, hatta korkmasına neden oluyor. Bel fıtığından aşırı korku, gerek konu hakkında yeterince bilgi sahibi olunmamasından, gerek yakın çevrenin yanlış bilgilendirmesinden, gerekse zaman kaybı nedeni ile geç kalınmış olmaktan kaynaklanıyor.

Bel fıtığını daha yakından tanımak için görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Medipol Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Volkan Yüksel; "Öncelikle bilinmesi gerekir ki, bel ağrısı ile kliniklere başvuran ortalama 100 hastadan 10'una bel fıtığı teşhisi konulmaktadır. Bunlardan sadece 5'i ameliyata gereksinim duymakta, 95 hasta gereksiz yere endişelenmektedir. Bel fıtığı insanlara musallat olan birçok hastalığa kıyasla selim ve tedavisi mümkün bir hastalıktır" diyor.

Bel fıtığını tanıyın

Bel fıtığını daha iyi anlamak için insan bedenini yakından tanımak gerektiğini savunan Uzm. Dr. Volkan Yüksel şunları söylüyor: "İnsanda 34 adet omurun ardarda sıralanması ile omurga meydana gelir. Bu omurların arasında disk adını verdiğimiz kıkırdaksı bir yapı bulunur. Omurganın en önemli yapısı içinden geçen omuriliktir. Ağır kaldırma gibi beli zorlayan hareketlerin sık yapılması sonucu aşırı basınç altında kalan diskin zamanla taşarak omuriliği ya da sinir kökünü sıkıştırması ile bel fıtığı ortaya çıkar. Bu tıpkı avucumuzda tuttuğumuz yumuşak hamur topağının avucumuzu sıkmamız ile parmaklarımızın arasından dışarı doğru çıkmasına benzer."

Belirtilere dikkat

Uzm. Dr. Volkan Yüksel'den aldığımız bilgiye göre, bel fıtığı olan bir hastada tedaviyi fıtığın boyu ve hastanın yakınmaları belirliyor. Belde ağrı ve hareket kısıtlılığı, bacağa yayılan ağrı, uyuşukluk, karıncalanma, çekme hissi ve güçsüzlük sık rastlanan, idrar kaçırma ise nadir rastlanan belirtiler olarak karşımıza çıkıyor. Fıtık boyu tomografi veya MR adı verilen ileri görüntüleme yöntemleriyle tespit ediliyor. Fıtık boyunun büyük, hastanın şikayetlerinin şiddetli ve uzun süreli olduğu durumlarda daha çok cerrahi, fıtık boyunun ve şikayetlerin nispeten az olduğu durumlarda ise fizik tedavi yöntemi tercih ediliyor. Hastanın tedavi yöntemi bu konuda bilgi birikimi ve tecrübesi olan fizik tedavi uzmanı ile beyin cerrahının birlikte, uyum içinde karar vermesi ile oluşuyor. Tedavinin geciktirilmesi bacakta güç kaybı, yürümede güçlük, geçmeyen şiddetli ağrılar gibi kalıcı hasarlara yol açabiliyor.

Uzm. Dr. Volkan Yüksel son olarak ekliyor: "Gerek fizik tedavi gerekse ameliyat ile tedavi edilen hastalarda şikayetlerin nüksetmemesi için hastanın, uyarı ve egzersizleri dikkate alması gerekmektedir. Yılların etkisi ile aşınmış dokularımızı mümkün olduğunca koruyarak daha rahat bir hayat sürmek tamamen kendi elimizdedir. Organlarımızın yedek parçasının olmadığı unutulmamalıdır."

BELİRTİ VE BULGULARI SİZDE VAR MI?

• Belde ağrı ve kasılma
• Hareket kısıtlılığı
• Bacağa yayılan ağrı ve uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük
• Topallayarak yürüme
• Vücutta bir tarafa çarpılma
• Bazen idrar tutamama
BİLGİ İÇİN: (0 216) 340 33 33

 
Doktorunuzla Başbaşa
Gözlüksüz ve lenssiz dünyayı daha net görebilirsiniz...

Emzirme, göğüs kanseri riskini azaltıyor
İngiltere Kanser Araştırma Vakfı'ndan Profesör Valeria Beral, gazetecilere yaptığı açıklamada, araştırmalarında ortaya konanın "uzun süreli emzirme ile birden fazla çocuk sahibi olmanın göğüs kanseri oranını azaltması" olduğunu belirtti. Araştırmada, "birkaç çocuk sahibi olmak ve bunların herbirinin uzun süreli emzirilmesinin", göğüs kanseri vakalarının oranının gelişmekte olan ülkelerde düşük olması, gelişmiş ülkelerde ise artmasındaki ana faktörü oluşturduğu kaydedildi. Beral ve ekibinin tahminlerine göre, kadınların her birinin çocuğunu 6 aydan fazla emzirmesiyle sadece İngiltere'de her yıl yaklaşık 1000 vakanın önüne geçilebilecek. Çalışmada, bir kadının her bir yıllık emzirmesinin göğüs kanseri riskini yüzde 4.3 oranında azalttığı hesaplandı.
Raf ömrüne bakmayı ihmal etmeyin
Uzmanlar uyarıyor: Alışverişlerde ürünün fiyatı ve miktarı yanında, raf ömrü konusunda da duyarlı olun! Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zerrin Söylemez, bilimsel yöntemlerle belirlenen ürünlerin raf ömrünün, saklama ve depolama koşulları ile yakından ilgili oluğunu söyledi. Tüketicilerin, gıda maddesi satın alırken öncelikle ürünün fiyatı ve miktarı üzerinde durduklarını bildiren Prof. Dr. Söylemez, "Raf ömrünü gözetmeden alışveriş yapan, ürünü raf ömrü süresince tüketemeyince ya çöpe atıyor ya da tüketimi sürdürerek sağlığını riske sokuyor" dedi.
Şişmanlık ömür törpüsü
Çağın en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak değerlendirilen şişmanlığın, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu bildirildi. Şişmanlığın kendisi bir hastalık olmakla birlikte pek- çok hastalığın ortaya çıkmasında önemli rol oynadığına dikkat çekildi. Şişmanlığın, kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkların ortaya çıkmasında ve ilerlemesinde en önemli risk faktörlerinden biri olduğuna işaret edildi.
25 Temmuz 2002
Perşembe
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED