T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hiçbir şeyi yeni olmayan yeni bir parti

Türkiye'nin bir "temsil krizi" yaşadığı son bir hafta içinde kurulan iki yeni parti ile siyasi partilerin sayısının kırk yediye çıkmasından belli. Ülkemizde çok partili demokratik düzen var; isteyen elbette parti kurabilir. Dolayısıyla parti sayısının ellilere dayanmasının bir mahzuru yok. Ama bu kadar partinin bulunmasının arkasında anlaşılabilir bir sebebin olması gerekir.

Şöyle düşünmemiz gerekiyor; mevcut partiler toplum kesimlerini layıkıyla temsil edebilse, farklı toplum kesimlerinin beklentilerine cevap verebilse, onların istek ve arzularına tercüman olabilseler yeni partilerin kurulması ihtiyacı ortaya çıkar mı? Toplumsal hayatta yeni bir oluşum, yeni bir örgütlenme, yeni bir hareket ortaya çıkıyorsa onun talip olduğu alanda hissedilebilir bir boşluk var ve bu boşluğun doldurulması toplum için son derece önemlidir. Bunun için bir grup insan çıkıyor ve bu boşluğu doldurmak istiyor. Partiler işte böyle bir zeminde ortaya çıkmaktadırlar.

İnsanın aklına ister istemez şu soru takılıyor: nasıl oluyor da bu kadar parti olduğu halde yine de bu alanda bir boşluk var ve yeni partilerin kurulması ihtiyacı hissedilmektedir? İşte bu sorunun kesin ve tek bir cevabı yok. Çünkü burada pek çok faktör devreye girmekte, söz konusu boşluğun oluşmasında çeşitli farklı kriterler rol oynamaktadır. Bu kriterler ayrı bir yazı konusu.

Siyasi partiler bölünmeler yoluyla doğuyor

Türkiye'de yeni siyasi partilerin kurulmasında "liderlik" çevresinde yoğunlaşan rekabetin ve yarışın önemli rol oynadığı gözleniyor. Partilerin çoğu mevcut partilerin çeşitli nedenlerle bölünmeleri, parti içerisinde ortaya çıkan gruplaşmaların bir noktadan sonra ayrılmaları sürecinde doğduklarına göre mevcut bir partinin yönetiminde ortaya çıkan görüş ayrılığı, liderin yönetim biçimi, parti içi demokrasinin işlememesi gibi hususlar önemli rol oynamaktadır. Partinin takip ettiği siyasalarda ortaya çıkan görüş ayrılıkları gruplaşmalara, grupların kendini parti içerisinde ifade etmelerinin imkansızlaşması bölünmelere, ayrılmalara ve yeni partilere kadar uzanan bir sürece yol açıyor.

Önemli olan böyle bir süreçte ortaya çıkan yeni bir partinin başarı şansının ne olduğudur. Yani herhangi bir nedenle büyük bir partiden kopan bir grubun vücut verdiği yeni bir partinin başarı şansı nedir?

Türkiye'nin siyasi parti tarihine bakarsak bu soruya vereceğimiz cevap pek olumlu olmayacaktır. Ortalama bir asırlık bir süreyi dikkate aldığımızda büyük partilerden bir nedenle kopan parçaların kurdukları yeni siyasi partilerden başarılı olmuş, koptukları ana partinin yerini almış ve yarışta onu geride bırakabilmiş bir partiye rastlamak pek mümkün değil. İlginçtir Türkiye'de siyasi partiler genellikle büyük partilerden kopan gruplarca kurulmaktadır. Partilerin bölünmeleri veya doğurmalarıyla yeni partiler ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da partiler genellikle parlamento içerisinde ortaya çıkıyorlar. Parlamento dışında doğan partilerin sayısı son derece azdır ve bunlar arasında belli bir başarıyı yakalayanlar yoktur. Türkiye'nin siyasi geleneğinde partilerin parlamento içerisinde doğdukları, büyük partilerden kopan gruplar tarafından kuruldukları, bunların fazla başarılı olamadıkları, bir iki seçim sonrasında ya koptukları ana partiye katıldıkları veya başkalarıyla birleşerek ortadan kalktıkları gözlenmektedir.

Adı bile yeni olmayan parti: YTP

Bunları siyasi hayatımıza büyük bir gürültü ve iddiayla katılan Yeni Türkiye Partisi (YTP) dolayısıyla hatırlatma ihtiyacını duydum. YTP, Demokratik Sol Parti'den kopan grubun kurduğu bir partidir. DSP'deki bölünme bu partinin yönetimi sorunundan kaynaklanmakta olduğu anlaşılıyor. Ecevitlerin partiyi yönetme biçimine, performansına ve parti içi demokrasi anlayışına ve hükümette uygulanan siyasalara karşı yükselen eleştiriler bölünmeye kadar varmıştır. Bölünmenin temelinde bir "liderlik" sorununun yattığı söylenebilir. DSP içerisinde parti yönetimini ele geçirebilme imkanı kalmadığı ve böyle bir şans bulunmadığı için bölünme gerçekleşmiştir.

YTP çok iddialı bir biçimde ve "merkez medya"nın büyük bir desteğiyle kulvardaki yerini almıştır. Tüm Türkiye'yi ve bütün kesimleri kapsama iddiasıyla ortaya çıkan YTP bu yapısı ve konumu ile bunu nasıl başaracaktır?

Önce bu partinin adından başlayarak hiçbir şeyinin "yeni " olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Ne adı, ne ideolojisi, ne yöntemi, ne söylemi, ne siyasaları, ne lider kadrosu, ne kurucuları, ne dili, ne de üslubu yenidir! 27 Mayısçıların Demokrat Parti oylarını toparlamak üzere Maliye Bakanları Ekrem Alican'a kurdurdukları bir tür muvazaa partisi olan Yeni Türkiye Partisi'nin adını kendileri için uygun gören "yeni oluşum"cuların bu partinin akıbetine düşmeleri hiç de uzak ihtimal değildir!

Türk siyasetine Ecevit'in soktuğu "inançlara saygılı laiklik" ilkesini aynen tekrarlayan bu hareket yıpranmış, hiçbir anlamı kalmamış ve laiklik uygulamalarından muzdarıp kitlelere hiçbir şey vaat etmeyen bu sloganla nereye varılabilir? İlkenin kendisi doğru olabilir, ama bu Türk halkına hiçbir şey ifade etmemekte, hatta beş yıldır hükümetin bir numaralı sorumlusu olan Ecevit'in uygulamalarında bu ilkenin halkın lehine bir anlamı olmamıştır. Dolayısıyla boş ve anlamsız bir söze dönüşmüştür.

Yeni Türkiye Partisi el çabukluğuyla derilip çatılan, yolda düzüleceği kanaatiyle bir anda sürece katılan, hiçbir şeyi yeni olmayan, hiçbir soruna anlaşılabilir çözüm vaat etmeyen sıradan partilerden bir parti olarak ortaya çıkmış bir parti görüntüsü veriyor.

Siyaset alanı oldukça geniştir, bu alanda Yeni Türkiye Partisi'ne de yer vardır. Hayırlı olsun.


25 Temmuz 2002
Perşembe
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED