|
|
|
|
Avrupa Şampiyonası öncesi Basketbolumuzun son sınavı başladı. Şimdiye dek 5 hazırlık maçını dışarıda ve dün de Rusya'ya karşı evinde oynayan bizim 12, beşinci mağlubiyetini alarak korkarım kaybetmeye alıştı. Sonuçlara bakarak oyuncularla ilgili nasıl yorum yapmayalım? Oyuncular ve teknik kadroyla ilgili yorum şimdi hakkımızdır. Sevgili Aydın Örs'ün son beyanatlarına göre; "Hazırlık maçları ölçü değilmiş" Yani kaybetsekte, kazansak da ölçü değil. Yenilgi alıp, sürekli "Performanstan memnunum, yenilgiden ders çıkarıyoruz" demek, moda oldu. Kazanarak ders çıkarılmaz mı? Taraftarımız önünde Rusya maçı da gösterdi ki, sorunlar aşılmış değil. Bireysellik, yerini küskünlüğe bırakmış. Açıkçası, oyuncularımız kazanmaya aç değiller. Unutmayalım İsveç'te vitrin daha büyük. Şimdi merak ediyorum, şu liderlik kelimesini ilk kim ortaya attı. Çünkü liderlikten eser yok. Rusya maçına dağınık bir hücum düzeniyle başladık. İlk çeyrek 20-17 lehimize kapandıysa da, bunda takım oyunundan çok sadece Mehmet Okur'un bireysel katkısı vardı. İlk yarı Ruslar'ın 19-14 (8'i hücum) ribaunt ve 36-35sayı üstünlüğüyle bitti. Hidayet, İbrahim ve Mirsad'ın durgunluğu ve oyuna küskünlüğü kafalarda soru işareti bırakıyor. Üçüncü çeyrekte tempo arttırarak 4 sayılık üstünlük sağlamamız işe yaramadı. Son çeyrekte Ruslar'ın tam saha baskısı vardı. Top getirmekte zorlandık. Biz ise prese pres yerine alan savunmasına döndük ve Ruslar'ı rahatlattık. Sonuçta 2002 Dünya Şampiyonsı'nda yendiğimiz Rusya'ya bu sınavda kendi seyircimiz önünde 66-75 yenildik. Bu dağınıklığı derin derin düşünmek gerekli...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |