|
|
|
|
Geçen hafta Bursa'dan dönüyoruz; sıkı bir maç seyretmişiz, aramızda maçın analizini bir defa daha yapıyoruz. Saat gece yarısı sıralarında. Topçular'dan Eskihisar'a doğru yol alan araba vapurunun üst güvertesine çıktık, hem konuşuyor hem salon dışındaki bankolara oturmuş birkaç otobüs dolusu maç gelip de geri dönen taraftarların şamatasına bakıyoruz. "Eh genç çocuklar, o kadar olur" diye içindem geçiriyordum ki yanımda oturan Gazetemizin genç yeteneklerinde ENGİN ALBAYRAK'ın yüzü bembeyaz bir şekilde kulağıma doğru eğilerek: "-Taylan ağabey, içeride salondaki büfeye bak, amigoralardan biri tezgaha abanmış bir taraftan fındık, fıstık, bisküvi paketlerini kamufle ediyor, beri yandan da büfeciyi lafa tutuyor. Arkadaşları da avuç mavuç malları aşırıyorlar." dedi. Evet aynen öyle oluyordu ne yazık ki... Yağmacılardan biri az sonra gelip Engin'in yanına oturdu. Derken aşırdığı paketlerden biri şöyle cebinden çıkarıp ışığa doğru yöneldi ve birden arkadaşlarına dönüp arsız arsız bağırdı: "-Haaaa ha şuna bakın, adam son kullanma tarihinin üzerinden altı ay geçen fıstıkları halka 3 milyondan, 5 milyondan kakalıyormuş. Vay canına! İyi ki yağlamışız!" Anladınız değil mi sevgili okuyucular; DİNSİZİN HAKKINDAN İMANSIZ geliyor, olan SPOR ETİĞİNE oluyor, Allah ıslah etsin ve sporumuzu korusun... Bu ne biçim tezahürat?
Geçen yıl da aynı sözleri bölük pörçük duymuş çevremdekilere "Ne diyorlar, ne diyorlar?" diye sormuştum BJK İnönü Stadı'nın basın trübininde. Bu hafta Ankaragücü maçında şimdiki yeni Basın Tribünü'nden çok açık net bir biçimde duydum "... şarabı da içeriiiz, esrarı da çekeeeriz..." Ne ne ne diyorsunuz be hey adamcıklar? Şarap; hele de yasalarla kullanımı yasak ve cezai müeyyidesi olan narkotik bir madde! Siz bu nanemiy yiyip spor sahasında Beşiktaş'ı mı destekliyorsunuz? Hiç kimse bana "Beşiktaş'ı yaralıyorsun" filan gibi mantıksız şeyler söylemeye kalkmasın. Bilmeyenler bilsin ben Beşiktaş'ın çocuğuyum. 48 yıldır üyesiyim. Siyah-beyazlı Divan'da Kartal için bulunuyorum vs. Kimse benim Beşiktaşlılığıma sakın dil uzatmasın. Hele bu adamcıklara yakınlık duyanlar asla: Şimdi Yönetim, şimdi Beşiktaşlılığıyla ünlü kıymetli Emniyet Müdürümüz bu haşaratı belirleyip Beşiktaş'ın spor mabedi olan BJK İnönü Stadı'na bir daha sokmamak için tüm gayreti göstermelidirler. Sadece onlar mı, sağduyulu, hakiki namus ehli Beşiktaş'ın öz sahibi o büyük seyirci kitlesi de bu temizliğe elbirliğiyle yardım etmelidir. Bu defa Harun haklı
Sualtısporları, Cankurtaran ve Sukayağı Federasyonu'nun meşhur (!) bir başkanı vardır: Harun Sevinç. Yakında bu adamın tüm hayatının romanını yazacağım. Hakkında o kadar yazı kaleme aldım, öyle eleştirdim ki sonunda beni Ankara'da dava etti. 1.8 milyar lira tazminata hak kazanıp davanın sonunu beklemeden parayı aldı; Temyiz Mahkemesi'nde karar ESASTAN BOZULUP tazminata hükmeden mahkeme de boynunu büküp buna uyanca hasret kaldığı parayı 3 küsür milyar olarak iade etti ve bütün fiyakası bozuldu. işte bu Harun ile Dünya Serbest Dalış Rekorunu kırma iddiasında bulunan Yasemin Dalkılıç'ın arasında büyük bir sürtüşme var. Kamuoyu bu konuda yanlış yalan sürülüyor. Basın ne yazık ki Yasemin'i davranışlarında haklıymış gibi yayın yapıyor. Oysa ki bu kızımız sportif yöndeki müthiş yetenek ve başarısının yanısıra DEVLETE KARŞI SAYGISIZ. Kübalı birinin peşine takılmış benim devletimi hiçe sayıyor; ne kural dinliyor, ne kanun. İstediğini yapıyor. Harun sualtı dalış konusunda Devleti temsil ediyor ve Dalkılıç Federasyonu HİÇ TAKMIYOR! TÜM İLGİLİLERİ UYARIYORUM, DEVLETE SAHİP ÇIKALIM.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |