AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Hizbullah değil, El Kaide belki, dış bağlantı kesin…

Türkiye yoğun bir şekilde terörü konuşuyor ve gerçekte ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor. Bu çabanın çeşitli aşamalarında da ortaya birinden farklı onlarca değişik bilgi de yayılıyor. Pek tanıdık olmayan bu yeni teröre karşı herkesin bir çıkış yolu aramasını da doğal karşılamak gerekiyor. Bazen, analiz ve yorumlar abartılıp, terörün istediği ortama malzeme veriliyor olsa da…

Bilgilerin birbirini tekzip ettiği ve yol almanın güçleştiği ortamda üzerinde mutabakat sağlanan bilgilerden yola çıkarak terörü ve Türkiye'nin yakın dönem terör perspektifini anlamaya çalışalım.

Sayısı bilinemeyen yeni hücreler

İstanbul bombalamalarını gerçekleştiren hücrenin 15-30 kişilik olduğu ve bunların da takriben 10-12'sinin belirlendiği kesinleşmiş bulunuyor. Bu, aile tipi hücre sistemiyle çalışan ve kapalı yapısı nedeniyle istihbarat teşkilatlarının dikkatinden kolaylıkla kaçan yeni yapılanma şeklidir. Sistem, istihbarata yabancı değil, 90'lı yılların başından itibaren bilinen bir tabandan çıkıyor ama hücreleri tek tek kontrol edebilmek imkansız görülüyor. Bugün de gelinen noktada kaç hücrenin bulunduğu ve bunların nasıl bir seyir içinde olduğu söylenemiyor. Ayrıca, savaşmak için çeşitli ülkelere giden kişilerin sayısının da söylendiği gibi 1000 civarında değil belki de binlerce olarak tanımlanacak boyutta olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Böylesine geniş bir arazide ava çıkmanın güçlünün altı çiziliyor.

Emniyet kayıtlarına göre son bir yılda Türkiye'den geçmek üzere illegal yollardan giriş yapanlardan sadece yakalananların sayısının 100 bin olduğu üşünülürse sınır güvenliğinin hangi boyutta olduğu da daha iyi anlaşılacaktır.

İşte bu geniş zeminden üreyen yeni teröre karşı bütün istihbarat servisleri zaman zaman çaresizliğe düşüyor. MİT'in biraz da istihbarat örgütleri arasındaki koordinasyon eksikliğinden kaynaklanan bilgi eksikliğini bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.

Hücrelerin sayısı bilinemediği için de bundan sonra terörün nasıl ve nerede çıkacağı konusunda da "müneccimlik" yapılamıyor. Bu konuda dile getirilen gerçek ise fazlasıyla uyarıcı. Türkiye bir-iki nesil daha terörle yaşamaya alışmak zorundadır…

Hizbullah değil, El Kaide kesin değil

Olaya soğukkanlı yaklaşılınca bombalama eylemlerinin ardında illa da kesin bağlantı, bildik adresler aramanın güç olduğu da görülüyor. Yapılan araştırmalar sonucunda bombalama eylemlerinin arkasında Hizbullah olmadığı ortaya çıkmış bulunuyor. Belki bu örgütün insan malzemesinden yararlanılmış olabilir ama eylemlerin Hizbullah'a ait olmadığı görülüyor. Aynı şekilde Selefi-Vahhabi akımların örgütlenmesi gibi fantastik arayışlar da anlamlı bulunmuyor. Benzer bir analiz El Kaide için de geçerli. Eylemlerin ikili yapılması bu örgütün kartviziti olarak görülüyor ama birebir El Kaide bağlantısının tesbit edilmediği de söyleniyor.

Ancak, bir dış bağlantı bulunduğu kesindir.

Hedeflerin seçimi, Finansman, ve El Kaide kartviziti, yani iki eylem biçimi dış bağlantıyı kesinleştiriyor.

Finansman önemli… İki eylemin 400-500 bin Dolar civarında bir faturası olduğu belirtiliyor ve bu paranın dışarıdan destek olmaksızın temin edilemeyeceği tahmin ediliyor. Bu paranın en azından döviz büroları veya kargo servisleri aracılığıyla geldiği de biliniyor.

Bu noktada, iki bomba eyleminden sonra polisin eylem hazırlığı içinde olduğu iddia edilen kişi ya da hücreleri ele geçirdiği iddialarının doğru olmadığını da belirtmek gerekiyor.

Türkiye'nin yumuşak karnı

Bomba eylemleri Türkiye için fazlasıyla hassas bir "yumuşak karın" alanı yaratmış görünüyor. Emniyet güçlerinin son dönemde çok sayıda C4 patlayıcı yakaladıkları ve bunu bir eylem hazırlığı olarak gördükleri Ankara'da epeyidir konuşuluyor.

Global terörün yarattığı zeminde Türkiye'yi doğrudan vurmak fikrinin PKK ve DHKP-C gibi örgütleri kışkırtabileceği seçeneği dışlanmıyor.

Hatta, daha bombalamalar öncesinde başlayan bu hazırlık fazlasıyla önemseniyor.

Gelinen noktada terör sonrası dönemin özeti böyle yapılabilir.

Her bilgi, terörün Türkiye'ye ziyaretinin kısaltılabilmesi için gerçeklerle yüzleşilmesi gerektiğini açıkça gösteriyor.


6 Aralık 2003
Cumartesi
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED