AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Mistik müzik neyi hatırlatıyormuş, öğrendik!

Kimi gazeteler öyle kaliteli ekler çıkartıyor ki, ek mek deyip geçemeyiz. Milliyet'in Popüler Kültür'ü de bunlardan biri.

Bu haftaki sayısında Tayfun Atay'ın "Mistik Müzik Festivali" ile ilgili bir çalışması yer alıyor.

Çalışma deyişimin sebebi, "haber", "yazı", "röportaj", "yorum" gibi kelimelerden herhangi biriyle ifade etmek mümkün olmayışından. Hepsi bir arada çünkü.

Birinci sayfada "Tarikat yasak müziği özgür" başlığı ile tanıtılan yazı-haber-röportaj-yorum, iç sayfada "Sufilik artık elektronik" başlığıyla veriliyor.

Ahmet Özhan'la yapılan röportajda, Tasavvuf müziğinin tekkelerden konser salonlarına nasıl geçtiği, Türkiye'deki mistik müziğin diğer ülkedeki örneklerle karşılaştırılması, Tarikatların yasak olmasının müziğe etkisi üzerinde durulmuş.

İçerideki kısımdan bazı satırlara dikkat çekelim:

'Bir yanda Cezayir'in kutsal şarkılarını dillendiren Aichi diğer yanda Kuzey Afrikalı Dhafer Youssef. Tunuslu sanatçı 'Elektrik Sufi' projesiyle orada. Bulgaristan'ın ünlü Pravoslavic korosu ise, Ortodoks ve Katolik ilahilerle sahne alıyor. Tatar ve Iraklı Türkmen sanatçılar, halklarının dinsel müziklerini yansıtmak üzere katılımcılar arasında. Bunlara Türkiye'den de Mevlevi ayinlerini, Bektaşi zikirlerini tanıtmak üzere ev sahibi topluluklar ekleniyor.

Bu haliyle Mistik Müzik Festivali, 'mistisizm'in farklı kültürlerdeki 'armonik' zenginliğini sergilemeyi amaçlıyor. Ancak bunu yaparken, onyıllardır bu toplumdan dışlanmış bir dinsel-geleneksel kurum olan 'tarikat'ın, sessiz-sedasız hayata dönmesine de aracılık yapıyor! (...)

Cumhuriyet 'Eski'yi temsil eden tarikatların, yeni hayatın içinde yarardan çok zarar getireceği kanısıyla, onların toplumsal etkinliklerine son verse de, varlıklarını ortadan kaldıramadı. Özellikle Mevlevilik, Cerrahilik, Bektaşilik gibi, muhalif-siyasi enerjisi düşük tarikatlar, kültürel (hatta 'turistik' de denebilir) motivasyonla toplum önünde olmayı sürdürdüler. Buna popüler müzik alanından girişimler de eşlik etti. Okay Temiz'den MFÖ'ye, Birol Yayla-Şenol Filiz'den Tuluyhan Uğurlu'ya ve Mercan Dede'ye kadar, tasavvuf müziğinden beslenen, esinlenen, sentezlenen bir müzik arayışındaki sanatçılar oldu.'

Evet öyle oldu. Alıntı da biraz uzun kaçtı. Fakat önemli ve daha bitmedi. Ahmet Özhan, konuşmanın sonunda sözünü şöyle noktalıyor:

'100 dergâh olsa, 100 de Yunus var, Mevlana var diye düşünürseniz, o dünya cennet olur.'

Gelelim zurnanın zırt dediği yere.

Burada zurna, sözünü ettiğimiz ek oluyor.

İşte kapakta yer alan ve bize bu yazıyı okutup yazdıran spot: 'İstanbul'da düzenlenen 8. Uluslararası Mistik Müzik Festivali, dinin terör dışında da bir dili olduğunu hatırlatıyor.'

Bir milyon kunduz!
Bu ne yahu?!..
Kim yazdı bu spotu?

İmza sahibi Tayfun Atay mı, ek yönetimindeki Can Dündar mı, yoksa başka biri mi?

Dinin terör dışında da bir dili olduğunu hatırlatıyormuş!

Yani aslında dinin dili terör, fakat nasıl olmuşsa ilave gibi, yanında hediyesi kabilinden bir de müziği var. Ona da 'mistik müzik' diyorlar, öyle mi? Kim yazdıysa yazdı. Ya niyeti bozuk, ya dinden haberi yok, ya dili kullanma becerisi zayıf olduğu için kaş yapayım derken göz çıkarmış.

Ya da ağzından çıkanı kulağı duymuyor.

İŞTE MANTIK

Bravo Ali Topuz'a! Kur'an kurslarından terörist yetişeceğini başka hiç kimse iddia edemezdi.

CHP'ye yakışan da budur.

Bu mantık, insana hayrete düşme fırsatı bile tanımaz.

Hırsız, üçkağıtçı ve hayat kadınları yetiştirdiği gerekçesiyle ilköğretim okullarını da kapatalım isterseniz.

KÜÇÜK BİR SÜRPRİZ

Olmaz böyle şey dedirtecek bir hadise. Üç gündür yeni bir diş fırçası almalı diye düşünüyor fakat ihmalden, unutkanlıktan her neyse almadan gidiyordum eve. Dün zarf içinde hediye bir diş fırçası çıkmasın mı!

Jordan diye yeni bir marka çıkmış, tanıtım için göndermişler. Milletvekillerinin kaç tanesi yeni bir cep telefonu ile diz üstü bilgisayar düşünüyordu bilemiyorum. Belki bazıları düşünmeden de sahip olabiliyor.

HALDEN HALE

- Aloo... Evet abi, merak etme sen... Şu anda toplantı halindeyiz zaten... Biraz sonra sebze haline geçeceğiz... O konuyla ilgileneceğim...


6 Aralık 2003
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED