AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yine CHP krizi: Sol, değişim ve tutuculuk...

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) yaşamakta olduğu kriz sadece kendisiyle ilgili değildir. Bu krizin bir bölümü Türkiye'deki siyasetin içinde bulunduğu halin bu partiye yansımasıyla ilgili olduğu gibi Türk solunun geçmekte olduğu buhranın da ifadesidir. Evet CHP bir kriz yaşıyor ve bu kriz sadece bu partiyle sınırlı olmayıp aynı zamanda Türk solunun içinde bulunduğu krizin dışa vurumudur.

Önce partinin kendisinden kaynaklanan krize bakmakta yarar var. CHP altmışlı yılların ortasından bu yana kendisini "ortanın solu"nda görmekte ve "sosyal demokrat parti" olduğunu ileri sürmektedir. Özellikle İsmet İnönü'nün genel başkanlıktan ayrılıp yerine Bülent Ecevit'in genel başkanlık makamına gelmesinden sonra CHP sol ve sosyal demokrat kimliğe yönelmiştir. Altmışların ortasından başlayan partinin sola kayma süreci yetmişli yıllarda iyice öne geçmiş ve parti yeni kimliğe kavuşmuştur.

Bir siyasal partinin toplumsal gelişmeler doğrultusunda kendi kimliğini yeniden tanımlaması, yeni toplumsal kesimlere yönelmesi, ideolojisini yenilemesi ve yeni zeminlere oturması son derece normal bir gelişmedir. Türk siyasetinde altmışlı yıllarda başlayan çeşitlenme ve yeni yönelişler çerçevesinde CHP'nin kendisine sol alanda yer araması ve giderek öne geçen işçi ve emekçi sınıfların sözcülüğüne yönelmesi makul ve rasyonel bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ekonomik ve sosyal gelişme emekçi sınıfların toplum yapısındaki konumunu güçlendirmiş, partiler de bu yeni sınıflara yönelmişlerdir.

Bugünkü CHP ile yetmişlerdeki CHP'nin aynı toplumsal kesime hitap ediyormuş gibi bir görüntü olsa da gözden kaçan ciddi bir farklılık var. Yetmişlerdeki CHP "bu düzen değişmeli" sloganı ile özetlediği solun temel dinamizmini ve niteliğini temsil eden değişim, yenilik ve kalkınma özlemlerine hitap ediyordu. Değişim, yenilik ve kalkınma talepleri emekçi ve çalışan kesimlerde yankı bulmuş ve toplum 1973 ve 1977 seçimlerinde büyük bir CHP'nin çok partili dönemde yakaladığı en büyük başarı bunlar olmuştur. "Karaoğlan" figürü ile "düzen değişikliği" hedefi ile oyunu yüzde kırkların üzerine çıkarmıştı.

CHP'nin yetmişlerdeki bu yönelişi ve niteliği sol ve sosyal demokrat kimliğine uygundu.

Bugün CHP'nin bir türlü arzuladığı başarıyı yakalayamaması, tüm kamuoyu araştırmalarında bir yıl önceki genel seçimlerde elde ettiği oyunu artırmayı bir tarafa bırakalım koruyamayıp giderek gerilemesinin bir açıklamasının olması gerekir. CHP yine solda olduğunu söylemekte, sosyal demokrat bir parti olduğunu savunmaktadır. Ancak solun dinamik argümanlarını oluşturan değişim, kalkınma ve yenilik taleplerinin hiçbirine olumlu bakmamaktadır. CHP sol ve sosyal demokrat kimlikle değişimin değil "statükonun" yanında saf durmakta, değişim ve yenilik talepleri karşısına dikilmekte, anlaşılmaz bir tavırla ellili yılların öncesine kadar geri girip tek parti döneminin özlemini seslendirmektedir.

Bir de CHP'nin göremediği veya görmek istemediği gelişme, çok partili döneme geçildiğinden bu yana siyasetin en aktif boyutunu değişimden, yenilikten ve gelişmeden yana olanların temsil ettikleridir. Haklı olarak geniş toplum kesimleri sorunların sebebi olarak gördükleri mevcut düzenin değişmesini, yenilenmesini ve dünyadaki örneklerine uygun bir gelişme göstermesini talep etmektedirler. Statükoya eleştiri yöneltilirken çağdaş gelişmeler çerçevesinde değişim ve yenilik istenmektedir. Bu talebe cevap veren partiler ve kadrolar toplum tarafından benimsenip desteklenirken değişime ve yeniliğe kapalı olduğu intibaını veren, statüko yanlısı partiler destekten yoksun kalmaktadırlar.

Bugünkü CHP'nin içinde bulunduğu veya geçmekte olduğu krizin temel sebebi işte bu noktalarda aranmalıdır. Son zamanlarda parti içerisinden bazı isimlerin çıkışları krizin temel nedenlerinin en azından fark edildiği ve bu yönde evrilmenin zorunluluğu olduğunun görüldüğünü ortaya koymaktadır. Ne var ki bu noktada parti içerisinde bu yönde paylaşılan bir ortak kanaat bulunmamaktadır ve parti yönetimi duyarlı çıkışları bilinen klasik yöntemlerle kesmek istemektedir.

Toplumun en sıcak sorunlarından biri olan "başörtüsü" konusunu bir "rejim sorunu" olarak nitelemek sorunu çözmeye yetmediği gibi CHP'nin toplumcu, değişimci ve yenilikçi siyaset yapmasının önüne dikilen kocaman bir bariyer olacaktır. CHP'nin acilen cevap vermesi gereken şudur: CHP sol ve sosyal demokrat kimliğinin gereği olan değişim, yenilik ve gelişmecilikten yana mı, yoksa statüko yanlısı ve değişme karşıtı bir tutucu parti midir? Değişim ve yenilik taleplerine karşı olmak herhalde Türk tipi sosyal demokrat ve sol partilerin özelliği olmalıdır!


9 Aralık 2003
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED