AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Fransa ayağına kurşun sıkıyor...

Fransa'da dini sembollerin orta öğretim ve devlet kurumlarında yasaklanması için girişimde bulunulması, modern dönemin en temel tartışma konularından biri olan laiklik meselesini yeniden gündemin başına taşıdı. Konu artık sadece Müslüman bayanların başörtüsü meselesi ile sınırlı değil; dini semboller şeklinde genelleştirilmiş ve kapsama Hıristiyanlarla Yahudiler de dahil edilmiştir.

Bu tartışmanın öyle kolay gündemden çekileceğini ve muhatapların kolayca içlerine sindireceğini sanmıyorum. Cumhurbaşkanı J. Chiraque'ın tavsiyesine uyarak Fransız Meclisi dini sembolleri yasaklayan yasa çıkardığında sorunu çözümlemiş olmayacak tam tersine sorun yeni bir veçheye bürünecek ve hatta daha da ciddi bir hal alacaktır. Fransa'da genelde laiklik ve bu temelde dini sembollerin yasaklanması daha uzun süre tartışılacaktır.

Bu konunun Fransa ile sınırla kalacağını ummak da yanlış. Fransa'nın başlattığı bu tartışma Avrupa Birliği'nin diğer ülkelerine de sirayet edecek ve tartışma tüm Avrupa'ya yayılacaktır. Daha şimdiden tartışmanın diğer ülkelere de intikal ettiğini gösteren ip uçları varadır.

Laiklik temelinde başlatılan başörtüsü ve dini semboller tartışmasının geri planını besleyen en önemli gelişme, hiç şüphe yoktur ki, 11 Eylül saldırıları ile başlayan tedirginlik ve Müslümanlara karşı Batılıların zihin reflekslerinde oluşan olumsuzluk yatmaktadır.

* * *

S. Huntington'un meşhur "Medeniyetler Savaşı" tezi çok eleştiri almış, üzerinde fazlasıyla konuşulmuştur. Bu tezi doğrulayan en önemli gelişme işte bu dini sembollerin yasaklanmak istenmesi değil midir? Herkes biliyor ki Fransa'da su yüzüne çıkan bu girişimin özünde Müslümanların başörtüsü yatmaktadır. Bunu kamufle etmek için Yahudilerin kippası ile Hıristiyanların haçı da adeta bir sos gibi ilave edilmiştir. Başörtüsüne karşı başlatılan bu savaş (!) modern Hıristiyan dünyasının İslam'a ve kendi farklı kimliklerini kamusal alanda da ifade etmek isteyen Müslümanlara yönelik değil de nedir? Medeniyetler Savaşı, bundan başka ne olabilir ki? İlla Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında toplu, tüfekli, bombalı bir savaşı mı anlıyoruz?

Fransa'nın başörtüsüne karşı başlattığı bu girişimin dünya dengeleri ve politikasında etkili olmak isteyen bir devletin yapabileceği en acemice, cahilce ve irrasyonel bir davranış olduğuna inanıyorum. Fransa Avrupa Birliği'nin en önemli güçlerinden biri. Almanya ile birlikte Avrupa politikalarına damgasını vuruyor. Birleşmiş Milletlerin beş daimi üyesinden biri ve özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin son iki yıldır sergilediği hukuksuz, haksız ve kovboyca politikalarına karşı direnç gösteren bir devlet. ABD'nin Irak'a karşı giriştiği saldırgan politikalarına karşı ortaya koyduğu direnç ve duruş Batı dışı dünyada ve özellikle de İslam dünyasında büyük takdir toplamıştır. Almanya ile Fransa'nın birlikte yürüttükleri ABD karşıtı politika bu ülkelerin etkinliğini, nüfuzunu artırmıştır. İslam dünyasında bu ülkelerden yana bir sempati ve kamuoyu oluşmuştur.

Böyle bir prestij yakalamış bir ülkenin tüm kazanımlarını sıfırlayacak şekilde Müslümanların kutsallarından birini oluşturan başörtüsüne karşı başlattığı mücadele ve yasaklamaya yönelik çabaların rasyonelliği savunulabilir mi? Önümüzdeki günlerde İslam ülkelerinde Fransa'ya karşı çeşitli gösterilerin, protestoların ve tepkilerin düzenlenmesi kuvvetle muhtemeldir. Fransız elçiliklerin kapısına konacak siyah çelenkler ileride Fransız mallarına karşı boykotlara kadar varabilir.

Ayrıca not edilmesi gereken bir başka boyut da Batı dışı dünyada Fransa ve toptan Avrupa hakkında zihinlerde mevcut olumlu, talepkar ve onaylanan görüntünün kararacağı ve Batılı değerlere karşı zihinlerde şüphelerin uyanacağıdır. Avrupa'nın yücelttiği modern değerlerin sanıldığı gibi evrenselliğinin savunulmasının kolay olamayacağı tehlikesi vardır. Bu Avrupa değerlerine karşı şüphe içinde olan ve rezervli bakan kesimleri haklı çıkaracaktır. Laiklik uygulamasının din ve vicdan özgürlüğü temelinde anlamlandırılması, rasyonel bir model olarak örnek gösterilmesi daha da sorunsallaşacaktır.

Bu tartışma ve girişim ile Fransa, aslında kendi ayağına kurşun sıkmakta olduğunun farkında bile değildir.


23 Aralık 2003
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED