AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Başörtüsü yasağı Fransız diplomasisini vuracak...

Avrupa'da yıllardır tartışılan, Fransa'da ise devletin laiklik şovuna dönüştürülen başörtüsü krizinin Avrupa Birliği'nin geleceğine etkisi ne olacak? Bugüne kadar, Avrupa içinde azınlık olarak yaşayan Müslümanların entegrasyonu ya da ağrılıklı olarak sosyal bir sorun olarak ele alınan başörtüsü tartışması, Fransa'nın yasak yönündeki atılımı ile siyasal bir soruna dönüştürüldü. AB'nin gelecek vizyonuyla bire bir ilişkilendirilen konu, "Anglo-Amerikan blok"un İslam coğrafyasına yönelik istilacı akınlarının sürdüğü günlerde, İslam dünyası ile alternatif bir ilişki kurmayı deneyen Alman-Fransız ekseninin girişimi üzerinde derin ve olumsuz izler bırakacak.

Avrupa'daki başörtüsü tartışması, Fransa'nın laiklik anlayışının, Müslümanlar'ın entegrasyonuna ilişkin projelerin ötesine geçip, uluslararası ilişkilerde belirleyici bir konuma yükseldi. Daha doğrusu Batı ile İslam dünyası arasında varolan güven bunalımını daha da derinleştirecek bir düzeye ulaştı.

Fransa'dan İngiltere'ye, Almanya'dan İspanya ve Norveç'e kadar hemen her ülkenin kendi siyasal kültürüne bağlı olarak farklı baktığı başörtüsü ve İslami kimlik, giderek ortak hedef haline getiriliyor. 1990'dan bu yana sürdürülen İslam-terörizm söylemi, Batı-İslam çatışması tezi, bu tezin yeni küresel sistemin temel motivasyonu haline getirilmesi ABD-İngiltere-İsrail üçlüsünün yağma savaşına dönüşmüş durumda. Söz konusu cephe ile rekabete girip, küresel iktidar paylaşımını dengelemeye çalışan AB, özellikle de Kıta Avrupası, Müslümanlara yönelik yaklaşımlarını sertleştirerek ABD'nin nefret uyandıran politikalarına yaklaşmaktadır. AB ülkeleri, bugünkü küresel bunalımın kaynağı olan "İslam'ı kontrol altına alma" politikasına teslim olmaktadır.

ABD'nin 11 Eylül sonrası uygulamalarının en önemli sonucu, bu ülkenin yeni dünya düzeni kuracak siyasal kültüre ve ahlaki değere sahip olmadığının ortaya çıkması oldu. Artık ABD'nin adil bir uluslararası düzen kurma ehliyeti olduğuna inanan kalmadı. Neo-con'ların bencil ve ırkçı uygulamaları ABD'nin bu büyüsünü bozdu. İslam ile çatışmalarla dolu bir tarihe sahip olan Avrupa, bu dönemde, ABD'nin tezlerine karşı çıkarak aslında İslam dünyasında bir ölçüde sempati kazanmıştı. Bir çok Müslüman ülke, güvenlik anlamında ABD tehdidine karşı Avrupa ile ilişkilerini güçlendirirken, Avrupa'nın siyasal değerlerinin krizler içinde yuvarlanan insanlığa farklı bir açılım sağlayabileceğini düşünüyordu. ABD'nin başlattığı özgürlükleri yok edici sürece rağmen temel değerlerin bir şekilde güvence altına alınabileceğini düşünüyordu. Sadece güvenliğe eksenli bir dünya düzeni değil, adalet, özgürlük ve refahı öne alan bir dünya düzeni beklentisi hakimdi.

İslam'a karşı ortak cephe

Avrupa, hep övündüğü bu değerleri şimdi kendi eliyle yok etmeye başladı. AB'nin en önemli malzemesi olan çok kültürlülük ve müsamaha giderek kayboluyor. Güvenlik anlamında "İslam tehdidi"ne karşı hep ABD ile aynı düşünen AB, siyasi ve sosyal değerler anlamında ciddi bir çözülmeye doğru gidiyor.

Amerika, İslam'ı ve Müslümanları oluşturmaya çalıştığı yeni dünyanın geleceği için tehdit görüyor. Daha doğrusu, yeni sömürge harekatının önündeki en büyük engel kabul ediyor. Fransa ve Almanya liderliğindeki Merkez Avrupa da, İslam'ı Birleşik Avrupa'nın geleceği için tehdit mi görüyor? Fransa gerçekten Cezayirli çocukların Paris'i yakacaklarından mı endişe ediyor? Elbette hayır... Ortada ABD, İsrail, AB, Rusya, Çin, Hindistan ve İslam dünyasında Batı'nın ileri güçleri olan yerel iktidarların ortak kaygıları var. İslam'a ve İslam'ı kimlik olarak kabul edenlere karşı bir koalisyon var. Bu güçler, her alanda kendi aralarında kavgaya tutuşurken, konu İslam olunca derhal aynı cephede mevzileniyor. Avrupa, hem Türkiye'nin üyeliği, hem 11 Eylül sonrası değişen küresel konjonktür nedeniyle yeni bir durumla karşı karşıya. Kendi içindeki Müslümanları hazmedecek mi, İslam dünyası ile diyalog nasıl geliştirecek?

Türkiye'nin tam üyelik programı yoğunlaştıkça Avrupa'daki başörtüsü tartışmalarının şiddetini artırması bir tesadüf mü? ABD ile Avrupa ülkeleri arasındaki açı genişledikçe AB'nin Müslümanlara bakışı neden sertleşiyor? Yüksek mahkeme kararlarına rağmen Alman siyasal kadroları İslam ve başörtüsü konusunda son zamanlarda çok daha tahammülsüz davranıyorlar. Norveç gibi bir ülkede bir bakan çıkıp, "Müslümanlara Avrupa'da yaşadıkları hatırlatılmalı" diyerek Avrupa'nın İslam'ı ancak dönüştürerek hazmedebileceğini açıkça dile getiriyor.

Fransız diplomasisi ve AB kaybedecek

Eğer Fransa'da başörtüsünü yasaklayan bir yasa çıkarılırsa Paris'in iki yıldır İslam dünyasında yürüttüğü diplomasi manevraları fiyaskoyla sonuçlanacaktır. Fransa, ABD'nin İslam coğrafyasında oluşturduğu tehdidi en iyi kullanan ülke oldu. ABD'nin eski müttefikleri olan S. Arabistan ve Kuveyt'le bile savunma anlaşmaları imzalayan, Afrika'dan Ortadoğu'ya ve Güneydoğu Asya'ya kadar Müslüman ülkelerle çok köklü ilişkiler kuran, bu ülkelerle güvenlikten sermaye transferine kadar ciddi işbirliği kapıları açan, ABD'nin "İslam paranoyası"ndan en iyi yararlanan ülke oldu. Öyle ki, ABD bankalarından Fransız bankalarına transfer edilen Arap sermayesinin miktarının 273 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Paris'in, ABD tezlerini andırır şekilde, tarihsel "İslam fobisi"ni tekrar gündeme taşıması, Fransa'nın bu dış politika manevrasına ağır darbe indirecek. Başörtüsüne bile tahammül edemeyen Fransa'nın İslam dünyasıyla verimli bir gelecek inşa etmesi mümkün değil.

AB ise, Türkiye gibi, Müslüman bir ülkeyi kolay hazmedemeyecek, zaten doğu, batı ve güneyden ABD kuşatması altında olan birlik, çok geçmeden kendini Avrupa sınırlarına hapsedilmiş bulacaktır. AB'yi yeni süper güç yapacak formül İslam dünyasına açılmaktır. Müslümanlarla arasına kalın duvarlar örecek bir AB, bu açılımı yakalayamayacak, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Ortadoğu'da hatta Afrika'da olmayacaktır. AB, 11 Eylül sonrası büyük oranda Fransa'nın sağladığı açılımı yine Fransa'nın bağnazlığı ile kaybetmek üzere. Sanki bütün dünya İslam dünyasını kendi dinamiklerine dönmeye zorluyor.


23 Aralık 2003
Salı
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED