AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Bir devin ölümü...

Hasan Cemal'in Kürtler hakkındaki kitabı onun uzun öyküsüyle başlar. Sudan sebeplerle Diyarbakır hapishanesinde aylar süren gözaltının, ağır işkencenin, dayakla ölümlerin, dışkı yedirmenin, sökülen dişlerin öyküsü, aynı zamanda Kürt sorununun nasıl ve neden bugünlere geldiğinin de öyküsüdür.

Dün Diyarbakır'daki dostlardan birisi, Şehmuz Diken telefonda, onun, Felat Cemiloğlu'nun ölümünü bildiriyordu.

İçimden bir şeyler koptu.

Felat Amca, bu fani dünyada gerçekten sevdiğim, yanında huzur bulduğum uzaktaki dostlarımdan birisiydi. Diyarbakır ziyaretlerimin onsuz olmaz durağıydı.

Küçük bürosunda kendisi gibi emekli dostlarının eşliğinde, lezzetine doyum olmaz kent ve bölge değerlendirmeleri, gülen yüzü ve gözleriyle aklınızdaki her soruya yanıt vermesi, dışarıdan gelen her insanı şaşırtan fikri cesareti, farklılığı, imbikten geçmiş bilgeliği, dünü bugüne bağlayan deneyim ve duruşu; bizler, dostları durdukça zihinlerde yaşayacak...

Felat Cemiloğlu 76 yaşındaydı.

Duruşuyla, simgeledikleriyle Felat Bey bu dünyada ne denli hoş bir sada bırakıp gittiyse, bu dünya da Felat Bey'i o denli ezayla malûl ederek yolcu etti.

Bunca ezanın, bunca acının tek bir nedeni vardı:

Felat Bey'in Kürt olması...

Oysa, yakınlarına, dostlarına, onunla son yıllarını an be an paylaşan Şehmuz Diken'e, Behlül Yavuz'a soracak olsanız, muhtemelen "Felat Bey Kürt doğdu, Kürt olmakla onur duydu, ama gerçek bir Türkiyeli'ydi" diyeceklerdir.

Öyleydi.

Kürt sorununun alabildiğine sert yaşandığı günlerde, kent sorunlarını, birey meselelerini sadece o telaffuz ederdi. Devletin Kürt politikasının en önemli sonuçlarından birisinin bölge içinde yerel siyasetin tabileşmesini, modernleşmesini, farklılaşmasını engellemek olduğunu ancak onun ağzından duyardınız

Düşüncelerinden, duruşundan hiç taviz vermedi, o zor koşullara, o türlü baskıya, o bölge iklimine ve ünlü Cemiloğlu ailesinin bir ferdi olmasına rağmen şiddete, PKK'ya hep soğuk, uzak durdu.

Ailesi, Yemen'de görev yapmış bir Osmanlı Paşası'na, Cemil Paşa'ya dayanır. 1900'lerin başlarında kimi fertleri Kürt sorununu taşımak iddiasıyla kurulan Hevi Cemiyeti'nin üyesi oldukları için tüm aile bölgeden sürülür. Bir kısmı Suriye'ye, bir kısmı, Rusya'ya, bir kısmı Trakya'ya, Konya'ya ve Karadeniz'e gönderilir. Felat Bey babasının bahtına Karadeniz, Ordu çıkar.

Biraz da bu nedenle midir bilinmez, Felat Cemiloğlu sağ siyasetin içinde büyüyüp, kavrulmuştu.

DP ve AP'ye yakın durdu. 1960 ihtilalinden sonra bir dönem Diyarbakır Belediye Başkanlığı yaptı. Yıllarca Diyarbakır Ticaret Odası Başkanlığı'nı yürüttü ve TOBB Yönetim Kurulu üyesi oldu.

Ne var ki, milyonlarca insan gibi Felat Bey'i de takip eden kimliği, aile kökleri onun devlet tarafından zanlı ilan edilmesine yetti.

Serveti, imkanları elinden alındı, işkence gördü, aşağılandı...

Öylesine ki, tüm bunlar, özellikle 1982'-de yaşadığı hapishane deneyimi Felat Bey'e, "öyle duygular içindeydim ki, genç olsaydım dağa çıkardım" dedirtecektir.

Felat Bey ne dağa çıkardı, ne dağa çıkanı teşvik ederdi.

Ama yaşananlar ve Felat Bey'i bile kuşatabilen bu his, bu ülkede onbinlerce insanın dağa çıkmasına, dağa sıcak bakmasına yol açmıştır. Bir kimliğin ancak bir diğerinin karşısında ve onun baskısıyla oluştuğunu, siyasileştiğini bir kez daha kanıtlarcasına...

Felat Amca, acılarından arınabilecek midir, bilinmez, ancak, şu kesindir ki, onun vücudu ve zihni 100 yıllık bir öyküyü taşıyarak, simgeleyerek yola çıkıyor.

O benim "dev adam"ımdı.

Ve pek az "adam" ardından yazıyla yas tutulmayı onun kadar hakkeder.


4 Ekim 2003
Cumartesi
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED