|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
YILMAZ YILDIZ İSTANBUL
Aslında tekstil ve ilaç gibi bir çok alanda patentle ilgili uluslararası anlaşmalar, Gümrük Birliği kapsamında 1995 ve 1999 yıllarında kabul edildi ve gerekli yasal mevzuat hazırlandı, ancak henüz patent kanunları tam olarak uygulanamıyor. Bu süre zarfında çok sayıda patent başvurusu yapıldı ancak birçoğu da sonuçlanmadı. Patent ve fikri mülkiyet haklarıyla ilgili "Tasarım Hukuku" isimli kitabı geçtiğimiz ay yayımlanan Avukat Dr. Cahit Suluk, Türkiye'nin patentli hayata asıl, bu başvurular değerlendirildikten sonra başlayacağını söyledi. Türkiye'de patentle ilgili mevzuatın olmasına rağmen, işleyişte sıkıntılar bulunduğunu dile getiren Suluk, Meclis gündeminde olan Türk Patent Enstitsü'nün Kuruluş Kanunu tasarısının yasalaşması halinde Türk Patent Enstitüsü'nün daha işlevsel hale gelebileceğini dile getirdi. Türkiye'nin bu konuda gelişmiş ülkelerdeki düzeyde bir yasal düzenlemeye sahip olduğunu kaydeden Suluk, "Uygulamada bir takım sorunlar yaşanıyor. Örneğin yasayla İhtisas Mahkemeleri'nin kurulması öngörülürken, bu sadece İstanbul'da hayata geçirilebildi. Ticaret mahkememelerinde görevli olan hakimler konuyu yeterince bilmiyor. Topu bilirkişilere atıyor. Teknik bilirkişiler ise zaten mevzuattan habersiz" diye konuştu. İlaç fiyatları artacak Ticaretle ilgili fikri mülkiyet anlaşması TRIPS'e göre Türkiye'nin 2005'te ilaç patentlerini korumakla yükümlü olduğunu, ancak AB'nin, Gümrük Birliği anlaşması ile 1999 yılında bunun gerçekleşmesini istediğini anlatan Suluk, "İlaç pattentleriyle ilgili çok ciddi başvurular yapıldı. Patentli ilaç sayısı artacak. Bu sayı arttıkça ilaç sektörüne, eczacılara ve tüketicilere yansıyacak. Fiyatlar çok ciddi şekilde artacak" dedi. Şu an eczanelerde yaygın olarak satılan patenti olmayan ilaçların bunun dışında kaldığına işaret eden Suluk, patenti olmayan ilaçları herkesin üretebileceğini belirtti. Bitkiler de patentli olacak İlaç patentinin dışında ilaçlarla ilgili veri koruması, entegre devrelerin (çip) koruması ve bitki patentinin de tasarı halinde olduğunu bildiren Suluk, Türkiye'nin bu korumaları da AB'ye üyelik süreci çerçevesinde 2004 yılı sonundan önce çıkarmak zorunda olduğunu söyledi. Türk sanayicisi ve girişimcisi açısından tek çözümün, taklitten vazgeçmek olduğunu vurgulayan Suluk, "Mutlaka kendi markalarımızı üretmeliyiz. Bunu yapamazsak önümüzdeki yıllarda çok ciddi tehlikeler var. Artık cezalar çok ağırlaştı. Şu anda bu suçtan dolayı hapse girenler dahi var" diye konuştu.
Uygulama Türkiye'ye yarayacak Tasarım Hukuku isimli kitabının Türkiye'de bu konuda yazılan tek kitap olduğuna dikkat çeken Suluk, şunları söyledi:
"Korumanın önemini insanlarımız anlayamıyor. Sanıyorlar ki sadece Avrupa'nın markaları korunuyor. Halbuki bu sayede Türk üreticisi kendi markalarını oluşturacak. Eskiden Laleli, Merter gibi yerlerde taklit ürünler çok fazlaydı ama şimdi herkes kendi markasını basıyor ürünlerine. Bir süre sonra ulusal çapta markalar oluşacak, bunlar daha sonra da bölgesel ve dünya markasına dönüşecek. Bu patent uygulamasının meyvelerini de almaya başladık."
|
|
|
|
|
|
|