Doğu ülkelerinin aydınları arasında bir diyalog ortamı oluşturmak ve bölgenin sorunlarına ortak çözümler üretmek üzere kurulan Doğu Konferansı Girişimi, İran'da bir hafta boyunca İranlı gazetecilerle ve yöneticilerle görüşmeler yaptı. Farklı görüşlerden aydınların oluşturduğu Girişim, Suriye ve İran'ın ardından diğer bölge ülkelerindeki aydınlarla da buluşmayı ve 2004 yılında Türkiye'de tüm bölge ülkelerinden aydınların katılımıyla büyük bir Doğu Konferansı düzenlemeyi hedefliyor.

Türkiye'den giden 31 kişilik heyetin İranlı aydınların yaptığı görüşmeler, İran'daki demokrasi ve değişim çabalarının ne kadar canlı olduğunu ve halk içinde büyük bir karşılık bulduğunu gösterdi. İran'da muhalif hareketlerle yönetim arasına net bir çizgi çekmek mümkün değil. İktidar partisinin milletvekilleri ve yönetimde yeralan isimler cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılması için düzenlenen "açlık grevi" eylemlere katılıyor.

BAKAN YARDIMCISININ GREVİ

İran'da bir süredir düşünce özgürlüğü ve cezaevlerindeki gazetecilerin serbest bırakılması talebiyle bir eylem yürütülüyor. "İslami açlık grevi" ya da "oruç" adı verilen eylemler, aralarında gazetecilerin, milletvekillerinin ve sanatçıların da bulunduğu çok sayıda kişinin katılımıyla yapılıyor. Doğu Konferansı'nın görüşmeleri sırasında, Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhsin Eminzade de bu eylemlere katıldığını belirtti. Eminzade, cezaevindeki yazar ve gazeteciler arasında kendi arkadaşlarının da bulunduğunu belirtti.

İran'ın demokrasiyi deneme ve tecrübe safhasında olduğunu belirten Eminzade, espiriyle karışık "Bazı arkadaşlarımız da bunu cezaevinde yatarak tecrübe ediyorlar" diye konuştu.

KADINLAR BAŞLARINI ÖRTTÜ

Mehmet Bekaroğlu'nun öncülüğündeki Doğu Konferansı'nın İran seferine, aralarında Yazar Etyen Mahçupyan, Nuray Mert, Ömer Laçiner, Oral Çalışlar, Eşber Yağmurdereli, Aydın Çubukçu, Hrant Dink, Ferhat Kentel, Yıldız Ramazanoğlu, Nihat Genç, Hakan Albayrak ve Mazlum-Der Genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu'nun bulunduğu 31 kişi katıldı.

Aydınlar grubunun Tahran, Kum ve İsfahan kentlerinden oluşan İran gezisi ilginç görüntülere sahne oldu. İran Mehrabad Havaalanı'ndan itibaren heyetin kadın üyeleri ülkenin kuralına uygun olarak başlarını örttüler. Heyetin her şarta karşı tedbirli üyesi Yazar Nuray Mert ise gezi boyunca giydiği baştan aşağıya siyah kıyafetlerle bu mecburiyetten kurtuldu.

ÖZGÜRLÜK HENÜZ YOK

Ülkenin tanınmış gazetecilerinden İsa Saharhiz, İran İslam devriminin özgürlük, islamiyet, bağımsızlık ve cumhuriyet gibi temel hedefleri olduğunu hatırlatarak, "Bağımsızlık ve islamiyet bir ölçüde gerçekleşti. Ancak özgürlük ve cumhuriyet tam olarak gerçekleşmedi. Biz bunların tamamlanmasını istiyoruz" dedi.

Gazeteci ve yazarların, İranlılarla yapılan görüşmelerde ülkedeki sistemi sorgulayan ve eleştiren sorularına sık sık Türkiye'deki demokrasi uygulamalarını hatırlatan imalı cevaplar geldi. Ülkenin muhafazakar gazetelerinden Ittılaat'ın editörü Kasımzade, cezaevinde kaç gazeteci olduğu sorusuna, espiriyle karışık "Sayılarını bilmiyorum ama Türkiye'dekilerin sayısına ulaşmamıştır" diye cevap verdi.

'İRAN'IN KIZLARI NE GÜZEL!'

İran'da kadın kıyafetleri konusunda tekdüze bir görüntü ve siyah renk hakim. Çarşaf giymeyenler bile bu tektip kıyafet alışkanlığını kıramamış. Kadınların yaygın kıyafeti, yine siyah ağırlıklı uzun tunik ve pantolon. Özellikle genç kızlar, bu kıyafetin üzerine saçlarının yarısı görünecek şekilde yine birbirine benzer şal ve örtüler örtüyorlar. Şii geleneğin siyah renge verdiği önem, dini özelliği öne çıkan kentlerde ve mekanlarda daha fazla göze çarpıyor. Kum kentinde hemen hemen tüm kadınlar siyah çarşaf giyerken, bazı kutsal mekanlara kadınların siyah çarşaf olmaksızın girmesine izin verilmiyor. Zengin muhitlerde ise renkli ve farklı modeldeki kadın kıyafetleri sıklaşıyor. Bu tektip kıyafet alışkanlığına rağmen, Doğu Konferansı'nın İran gezisine katılan erkek kadın tüm üyeler şu gerçeği sık sık dile getirdi: "İran'ın kızları ne kadar güzel."

KEZBAN BÜLBÜL

« Geri Dön