|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika'nın 1996'larda belirlediği ve Türk-İsrail ekseni ile uygulamaya koyduğu yeni Ortadoğu projesinin risklerini göğüslemek AK Parti iktidarına mı nasip oluyor" diye sorsam, bir çokları bana fena halde kızacak, biliyorum. Ancak, işaretler bu tehlikenin hiç de yabana atılır bir tarafı olmadığını gösteriyor. Ben yine de tespitlerimi paylaşmaya devam edeceğim. Zira, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ikinci kez büyük bir çöküntü ile yüz yüze bulunan bu toprakların geleceği için herkesin ciddi bir sorumluluk duygusu ve endişe ile hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Bölgede bugün temelleri atılan gelişmelerin bir siyasal hareketin ömrü ile sınırlandırılamayacak derecede kapsamlı ve geleceğe yönelik olması kaygılarımızı daha da artırıyor. 1 Mart'ta reddedilen tezkere Irak'ın işgali ve genel olarak ABD'nin yeni Ortadoğu projesinde Türkiye'nin üsleneceği rol ile ilgili idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde önceki gün ezici bir çoğunlukla kabul edilen yeni tezkere ise, sanıldığı gibi Irak'la değil, doğrudan Suriye ile ilgili. Türkiye Irak'a asker gönderirken aslında Irak'a değil, Suriye'ye yönelik kapsamlı bir operasyonun içine çekildi. Kimse bunun farkında değil mi? Irak'a asker gönderilmesi Türkiye'nin güvenliği, PKK-KADEK, Irak'ın toprak bütünlüğü ve "ulusal çıkarlar" gibi dokunulmaz bir söylemin içine sıkıştırılan talan mantığı ile pazarlanırken Irak işgalini tamamlayacak süreç çoktan başlatıldı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Poul Wolfowitz ve Pentagon Danışmanı Richard Perle gibi neo-faşistler'in Türk-Amerikan ilişkilerini İran ve Suriye'ye yönelik operasyona destek verme şartına bağlaması ya da "ABD-İngiliz-İsrail cephesi"nin "İran, Suriye, Lübnan, Filistin hattı"na yönelik saldırgan politikalarını giderek artırmalarını özetleyecek değilim. 1996'dan bu yana Türkiye'nin üç komşusuna yönelik tecrit ve işgal politikasında Ankara'nın üslendiği rolü de sorgulamayacağım. Sadece son bir hafta içinde yaşananları geçmişteki referansları ile ele alıp tezkere ile nasıl bir senaryonun içine düştüğümüze dikkat çekeceğim.
"Suriye-Lübnan cephesi" açılıyor
İsrail'in geçtiğimiz Pazar günü Suriye'nin başkenti Şam yakınlarına düzenlediği hava saldırısını ve ardından Lübnan sınırındaki gelişmeleri izleyen var mı? 5 Ekim'de İsrail savaş uçakları Lübnan üzerinden geçip Suriye topraklarını bombaladı. ABD, İngiltere ve İsrail dışında bütün dünya ayağa kalktı. Suriye'nin BM'deki karar tasarısı engellendi. Türkiye inanılmaz bir sessizlik örneği sergiledi. Ankara, bütün dünyanın kınadığı bu hareketle ilgili kayda değer açıklama bile yapmadı. Bir gün sonra, yani 6 Ekim'de Bakanlar Kurulu tezkere için toplandı ve asker gönderme kararı aldı. Tezkere bir gün sonra alalacele Meclis'e sevkedildi. ABD Başkanı George Bush, İsrail'in Suriye'ye saldırısına açık destek verdi. Ardından İsrail Lübnan sınırına asker nakletmeye, Lübnan topraklarına saldırılara başladı. İsrail, Suriye ve Lübnan'a saldırıları sürdüreceğini duyurdu. Filistin'de kriz hükümeti kuruldu ve olağanüstü hal ilan edildi. Lübnan'daki Filistin mülteci kampları ve Hizbullah alarma geçti. Savaş uçakları dün yine Beyrut üzerinde uçarken İsrail bölgeye askeri birlikler nakletme kararı aldı ve seferberlik hazırlıklarına başladı. Bush yönetimi, İsrail'in Suriye'ye saldırısından "2 gün önce" Amerikan Kongresi'nden Suriye'yi cezalandırmayı amaçlayan yasa tasarısını gündeme almasını istedi. George Bush ile Ariel Şaron "Salı günü", yani tezkernin oylandığı gün, Suriye'nin iki ülke için de tehdit oluşturduğuna dair açıklama yayınladı. Biraz gerilere gidelim: ABD yönetimine yön veren neo-faşistler, 4 yıl önce Suriye'nin Amerika için tehdit oluşturduğuna, dolayısıyla vurulması gerektiğine dair bir rapor hazırladı. Suriye'nin silahsızlandırılmasını, Lübnan'dan çekilmesini, önce diplomatik ve ekonomik ambargo ardından da askeri müdahalenin gerçekleştirilmesini, hem Lübnan'ın hem de Suriye'nin ABD ve İsrail için tehdit olmaktan çıkarılmasını istediler. Raporu kimler hazırladı dersiniz? Türk-İsrail ekseninin temellerini atan ve Amerika'yı Irak'ı işgal etmeye sevkeden isimler burada da karşımıza çıkıyor. Aynı isimler 20 Eylül 2001'de Bsuh yönetimine, Afganistan ve Irak'ı işgal etme, Filistin yönetimini kontrol altına alma, Hizbullah'ı vurma ardından da Suriye'ye saldırı çağrısı yaptılar. 39 neo-faşist ismin imzasını taşıyan bu çağrıdan sonra ABD'nin Ortadoğu'ya ilişkin bütün politikaları bu çerçevede şekillendi.
Suriye'yi Türkiye ile kuşatacaklar
Şaron yanlısı Middle East Forum, United States Committee for a Free Lebanon, neo-con'ların mabedi American Enterprise Institute, Jewish Institute for National Security Affairs ve daha bir sürü ABD-İsrail ortak kuruluşları ile William Kristol, Elliott Abrams, Douglas Feith, Paula Dobriansky, Michael Rubin, David Wurmser, Richard Perle, Michael Ledeen, Daniel Pipes, Poul Wolfowitz gibi Hristiyan-Yahudi siyonistler'in ortak çağrıları ile önce Irak işgal edildi. Sonra Filistin'de Mahmud Abbas'la yeni yönetim projesi uygulandı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı kanalıyla İran üzerinde şiddetli bir baskı kuruldu ve süreç işliyor. Ancak Irak sonrası en önemli aşama bugünlerde gerçekleşiyor. Amerika-İngiltere-İsrail cephesi, Suriye ve Lübnan'a karşı savaşa hazırlanıyor. Türkiye, daha 1996'da belirlenen senaryo gereğince şu an Suriye'nin kuşatılmasına yönelik olarak Irak'a asker gönderme kararı aldı. Suudi Arabistan sınırından Kuzey'e kadar Suriye sınırı boyunca konuşlanacak Türk birlikleri, Irak halkı ile Suriye arasındaki ilişkiyi koparacağı gibi, Batı'dan İsrail'in oluşturacağı tehdide destek verecek. 1 Mart 'ta reddedilen tezkere ile Irak için yapamayacağını şimdi Suriye ve Lübnan'a karşı yapacak. Dünya, son gelişmeleri ABD ve İsrail'in Suriye caphesini açma hazırlığı ve savaşın Ortadoğu'ya yayılması olarak görüyor. Tezkere'ye evet oyu verenler, bu gerçekleri görmüyor mu? Türkiye Irak'a değil, büyük Ortadoğu operasyonunun içine çekiliyor, anlamıyorlar mı? Bunlar palavra diyorsanız, biraz daha bekleyin. "Evet" diyenler bu tuzağı ne zaman farkedecek? Yoksa herkes kendisine biçilen rolü hazmedebiliyor mu? Bu bir ihanet ve bedeli çok ağır olacak.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |