AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Edebiyatta lobicilik

Edebiyatın magaziniyle 50 yıla yaklaşan yazı hayatımda hiç ilgilenmedim demesem de, çok az ilgilendim. O da çoğu kez bir Nobel ödülü veya yerli ödüllerden biri dolayımında dile getirilen ürünler çerçevesinde oldu. Meğer son günlerde edebiyatta bir "lobicilik" eylemi başlamışmış. Bunu, Murat Menteş'in Gerçek Hayat dergisi için hazırladığı ve bize de yönelttiği tartışma soruları dolayısıyla öğrendim. Derginin 3-9 Ekim 2003 tarihli sayısında konuyu şöyle ortaya koyuyor Menteş: "Holding destekli yayınevlerinin ve dergilerin kimi sıradan yazarları kayırdığı, şişirdiği, parlattığına ilişkin yargılar; eşcinsellerin edebiyat dünyasında ayrıcalıklı bir yer edinme hususunda sıkı bir dayanışma içinde oldukları; aynı okullarda ve bilhassa kolejlerde okumuş yazarların klanlar/kastlar oluşturmaları, belli mekânlarda buluşarak edebiyat ortamında bir tür ahbap çavuş ilişkileri ağının örülmesi ve aynı lüks semtlerde oturmak gibi ayrıcalıkları paylaşan yazar takımının komşuluk refleksleri... gibi birçok bağı içeren ve nihayet edebiyat ortamında edebiyat dışı etkenlerin insanları şöhrete taşıyışını ifade eden bir olgu! Kısacası, edebiyatçıyım diye caka satanlar, aslında edebî olmayan kriterlerle birbirlerini pohpohluyorlar. İddia bu." (s. 16). İşte bu iddia çevresinde İslâmcı yazarların yerinin ne olduğu merak ediliyor.

Edebiyat alanında yazarların ideolojik görüşlerine göre ayrımcılık yapıldığına ilişkin gerçeklik yeni değil. Yıllardan beri olagelen ve artık kanıksadığımız bir olgu... Ancak eşcinsellerin kendi aralarında bir kast oluşturmaları benim için yeni bir bilgi... Onlarla şimdiye kadar hiç ilgim, ilişkim olmadı. Demek bir klan/kast kuracak kadar genişlemişler... Holding destekli yayınevlerinin girişimleri de bilinen bir şey. Bu, sermayenin yönsemesiyle ilgili bir olay: adam, bir ürüne para yatırmışsa, onun getirisi için pazarlama faaliyetine de elbet girişecektir. Ben bunu da yadırgamıyorum. Eş dost, ahbap çavuş ilişkisinde de beni tedirgin eden bir husus yok.

Bütün bu lobicilik denilen etkinlikle öne çıkartılmak istenen yazarın zatî değeri nedir? Önemli olan budur bence... Lobi etkinliği ile değerli bir yazar öne çıkartılabiliyor mu, yoksa herhangi bir yazarın satışı mı sağlanıyor? Eğer birinci durum söz konusuysa, gene mesele yok. İyi bir yazarın satışının sağlanması herkesi memnun etmeli. Yok eğer kötü bir yazar lanse edilip satışı sağlanmışsa, bundan ne çıkar? Bundan da, o esere para yatıran sermayenin parasal karşılığını alıp almadığına bakılır. Ama eğer şu söylenmek isteniyorsa ve değeri olmayan bir kitabın bu yoldan satılması sağlanmak suretiyle okuyucu kandırılıyor, deniyorsa.. bu, bir sefere mahsus olacak bir iştir. Okuyucuyu sürgit kandırmanın imkânı elde edilemez. Ve satılan veya çok satan eser zaten edebî değeri olmayan, sırf bir popüler eser ise.. bundan bana ne?

Velhasıl bu konunun şahsımı doğrudan ilgilendiren bir yönünü bulamıyorum. Ama bu bağlamda beni ilgilendiren bir başka mesele var. Lobicilik denilen olayın dışında da, bazı çevrelerin al gülüm, ver gülüm ilişkisi içine girebildiği görülüyor. Diyelim ki, bir seçkide olması gereken imzaları orada göremiyorsunuz. Gerçi burada bile, o seçkiyi hazırlayan(lar)ın ölçütleri söz konusu edilebilir ve o seçkide yer alan imzalar aynı zamanda seçkiyi hazırlayanın değeri üzerine bir yargı getirir, bu da o kişiyi ilgilendirir.

Eğer edebiyatta bir ortak payda aranıyorsa, bence, bu ortak paydayı ne "lobiciler"in kişisel kayırmacılığı, ne seçki düzenleyenlerin kişisel beğenisi ortaya koyar. Edebiyatın ortak paydası edebiyat içi bir olgudan neşet eder, o da, dildir. Bir eser, salt edebiyat içi değeri yüzünden iyi bir ürün olarak zuhur etmişse, o ürün ister lobiciler tarafından, ister seçkiciler tarafından görmezlikten gelinmiş olsun, önemli değil. O ürün, uzun vadede, kendini, içinde taşıdığı zatî değerle nasıl olsa ortaya koyar ve kendini kabul ettirir. İyi eser yönünden telaşa, tedirginliğe gerek yok. Zaten anladığım kadarıyla telaşı ve tedirginliği olan da "lobiciler"le, "seçkici"ler...

Uzun vadeyi hedefleyenlerin, kısa vadeli curcunalarla işi ne?


9 Ekim 2003
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED