AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ama biz onu erkek sanıyorduk!

Birkaç gün önce Hürriyet'ten Yalçın Doğan yazıyordu. Alman Anayasa Mahkemesi'nin Afganlı kadın öğretmen Ludin'in başvurusu üzerine aldığı karar nasıl yorumlanmalıydı. Doğan'a göre mesele tahmin edildiğinden de basitti: Almanya'da dört eyalet beklemeden "türban"ı yasaklayıcı yasaları çıkarmış, diğer eyaletler de sıraya girmişti... Oysa aynı günlerde, bırakın dışbasını, Cumhuriyet gibi bu konuda tavrı besbelli olan bir gazete bile eyaletlerin söz konusu yasaları çıkarmaya hazırlandığını bildiriyordu. Yani Doğan, Almanlardan da hızlı gitmişti; bir bakıma "hadiseden" önce "havadis" yazmak durumu...

Doğan'ın konuya ilişkin olarak Almanya örneğinde hatırlattığı bir diğer uygulama da, bu ülkede eyalet yönetimlerinin "haç takmayı" da yasaklamasıydı: "Haç takılmasını da, dayatma kabul eden aynı eyaletler, bunu daha sonra diğerleri izliyor, haç takmayı yasaklıyor. Yasak okulda başlıyor."

Doğrusu, yazarın aktardığı bu ikinci uygulama da (Haç yasağı) önce "havadis" sonra "hadise" çizgisini izliyor. Evet, Almanya'da bir "haç yasağı" olduğu doğru. Ancak bu yasak, yine Karlsruhe'deki Anayasa Mahkemesi'nin Bavyera'daki okullarda dershanelerde bulunan "haç"a ilişkin verdiği bir kararın sonucu değil miydi? Dolayısıyla, Bavyera'daki okullardan "haç"ın kaldırılmasıyla, öğrencilerin boyunlarına "haç" takması, çok şükür ki, Alman yargısı tarafından henüz birbirine karıştırılmıyor... Çünkü birisinde (okullarda "haç") doğrudan devletin "nötralitesi"ne halel getirirken, ikincisinde (boyunlarda "haç") söz konusu olan doğrudan öğrencilerin kişisel özgürlükleriyle ilgili. Hem söyler misiniz, bugüne kadar Almanya'da herhangi bir okulun girişinde öğrencilerin boyunlarına "haç" takıp takmadıklarının kortrol edildiğine dair bir haberle karşılaştık mı? "Havadis", "hadise"den önce gelir/gelmeli diyorsanız o başka tabii!

Doğan'ın yazısında yer alan şu "havadis" de ilginçti doğrusu: "Berlin, Bavyera, Aşağı Saksonya, Baden Würtemberg eyaletleri, kabul ettikleri bir yasayla, kamuya açık alanlarda türban takılmasını önlüyor."

Görüyorsunuz; "havadis"in artık "hadise"yi hiç mi hiç ciddiye aldığı yok, tek başına almış başını gidiyor!

Almanya'da dört eyalet "kamuya açık alanlarda türban takılmasını önlüyor" ha?!

Eğer işler bu noktaya geldiyse, Almanları bilmem ama Almanya'daki Türkiyeli göçmenlerin işi bundan böyle hepten zor demektir... Demek bundan böyle artık onlar "türban"la, bizim birinci dereceden "kamusal alan" ilan ettiğimiz "havaalanları"na bile ayaklarını basamayacak ve canlarını artık geri dönmecesine de olsa Türkiye'ye atamayacaklar!

İyi ki dünya önce "hadise" sonra "havadis" çizgisine göre dönüyor... Yoksa hepten yanmıştık...

Doğan'ın üzerinden bikaç gün geçmiş bu yazısını hatırlamamın ve hatırlatmamın nedeni, Milliyet gazetesinde karşımıza çıkan bir taze haber. Gazete çok yerinde olarak, "Bir 'iletişim' skandalı!" başlığını atmış. Yani: "1. Uluslararası Çocuk ve İletişim Konferansı için Umman Sultanlığı'ndan davet edilen Dr. Samira Moosa, türbanlı olduğu için üniversiteye alınmadı".

Şu işe bir bakın; TürkiyeCumhuriyeti, Almanya gibi federal bir cumhuriyet olmadığından "eyaletler" şeklinde yapılanmamış ama, adına İstanbul Üniversitesi denilen ve Alman eyaletlerini aratan bir biçimde "başına buyruk" davranan bir kurum, Dr. Samira Moosa'ya "Ya türban açılacak, ya da otele geri dönülecek!" diye dayatabiliyor.

Öyle bir tablo ki, mizah ansiklopedileri kadar insan hakları ihlalleri ansiklopedisinde de başköşeye yerleştirilebilir.

Dr. Samira Mossa, hem de bir oturumu yönetmesi için, kongreye çağrılmış. Misafir öğretim üyesi toplantı için İstanbul Üniversitesi'ne gidince kapıdaki görevli kendisine içeriye "türbanla" giremeyeceğini bildirmiş. Kapıda bir süre bekleyen Mossa da, kalkıp oteline geri dönmüş.

Sanmayın ki ortada bir yanlışlık var, kapıdaki görevliler işi abartmışlar, yanlış anlamışlar... Hiç de değil; çünkü İ.Ü. İleşitim Fakültesi Dekanı olacak olan profesör bakın ne diyor: "Biz kadın mı erkek mi olduğunu sonradan anladık. Rektörlüğün türban konusunda aldığı kesin bir talimatı var. Üniversitenin aldığı karara göre türbanla girilmesi yasak. Bu bağlamda ona kibarca bunu söyledik. Türbanı açıp girebilir mi diye sorduk. Kendisi 'Bugüne kadar başımı açmadım' demiş ve okuldan ayrılmış. Prensip varsa, bu prensibe bağlı kalmak zorundayız."(!)

Dekan bayağı anlayışlıymış doğrusu, baksanıza "ona kibarca söyledik" diyor! Ya bir de anlayışsız davranıp "Çevik Kuvvet"i filan çağırsaydı, ne olurdu...

Hikayeyle ilgili bir güzel açıklama da, kongreye katılacak olan delegelerle yazışmaları yapan bir öğretim görevlisinden geliyor: "Kendisini biz erkek sanıyorduk. Kadın gelmesin diye bir ayrımcılık yapmıyoruz ancak bunun bir sorun olacağı, davetlinin başı türbanlı geleceği aklımıza gelmedi.(...) Akşam da kokteyl ve yemeğimiz vardı. Onlar üniversite bünyesinde olan yerlerde değil. Kendisini davet ettim. 'Bir organizasyonun ya tümüyle parçasısınızdır ya da değilsinizdir. Konferansa girmediysem diğer etkinliklerinize de katılmama hakkımı kullanacağım' deyip katılmadı."(!)

Yok bir de katılacaktı! Başında türban var diye sabah kapıdan çevir, ama akşam kokteyle davet et...

Dikkat ettiniz mi, açıklamada "Kendisini biz erkek sanıyorduk" deniyor... Düşünün, küçük adı "Samira" olan bir erkek! Gazete de zaten bu yüzden "Bir 'iletişim' sakandalı!" başlığını atmamış mıydı?!

Anlaşılan, bundan böyle ülkedeki uluslararası toplantılara çağrılacak olanlardan birer vesikalık fotoğraf da istenecek.... Bakalım kadın mı erkek mi, kadınsa başı açık mı kapalı mı?

Dr. Samira Mossa'nın başından geçenlerde dikkat çeken "komik" bir ayrıntı da ne biliyor musunuz? Dr. Mossa, gazetede yer alan fotoğrafında, otel odasında oturuyor ve önündeki masanın üzerinde de "dekor" olsun diye yerleştirilmiş bir fes duruyor! Şaşırmıştır mutlaka misafir öğretim üyesi; "Amma da ülkeymiş yani, otel odasını fes ile süslüyorlar ama başımda türban var diye üniversiteye sokmuyorlar!" dememiş midir?

Demiştir demiştir....


18 Ekim 2003
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED