|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Çokevlilik meselesinde hem Tefsir İlmi açısından, hem de bu meselenin günümüzle irtibatı açısından vârid olan istifhamların bir iki gazete yazısıyla hall u fasl edilmesinin mümkün olmadığını bilmez değilim. Ne var ki suallerin ardı arkası kesilmiyor. Bu sebeple son olarak birkaç hususa daha işaret edip değerli ilahiyatçılarımızdan gelen soru(n)ları biraz olsun derinleştireceğini ümid ettiğim daha temelli sualler aracılığıyla bu meseleye açıklık kazandıracak birtakım başlangıç noktalarına işaret etmeye çalışacağım. İmdi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Efendi'nin (öl. 1942) "Hak Dini Kur'an Dili" adlı tefsirinden kısa bir iktibasta bulunmak istiyorum: — "(...) Bundan başka sevk-i âyetin doğrudan doğru taklîli istihdaf ettiği ve evvelen ve bizzat dörtten ziyadesini nehye müteveccih bulunduğu da müsellem değildir. Gerçi bu âyet ile taaddüd-i zevcâtın âzamî dört ile tahdidi emr-i vâki ve binaenaleyh ziyadesinin nehyi de bizzarure sabit ve bu suretle âdet-i cahiliye'ye nazaran adedin tenzîli siyakında bir 'taklîl' mânâsıyla değil, birden dörde kadar müsaade ile yine bir nevi 'teksîr' siyakında bulunduğu ve Hz. Aişe'nin dediği gibi "Bakınız ben size neler helal ettim" mânâsını iş'ar ettiği de zâhirdir. Binaenaleyh tenzil ve ziyade'den nehiy, bi'l-ibare değil, bi'l-işare'dir." (II/1285) Önce Elmalılı'nın, Fahreddin Razî'nin tercihini eleştiri sadedinde serdettiği bu ifadelere biraz açıklık getirmeyi deneyelim: I) Nisa: 3 ayetinin doğrudan doğruya kadınların sayısını azaltmayı hedeflediği ve öncelikle ve kesinlikle dörtten fazla eş alınmasını yasaklamaya yönelik bulunduğu müsellem değildir. Soru: Müsellemâtın olmadığı yerde yorumların taaddüd ve ihtilafı kaçınılmaz olduğuna göre, müsellem olmayanı teslim etmekten çekinenlerin başka deliller aramaları kadar tabii ne olabilir? II) Nisa: 3 ayeti ile a) Çokevliliğin en fazla dört ile sınırlandırılması "emr-i vâki" ve bu emr-i vâki'ye istinaden b) Dört eşten fazlasıyla evliliğin yasaklanması "bizzarure sabit"tir. c) Bu ayetin akışı, Cahiliye Araplarının çokevlilik geleneklerine nisbetle evlenilecek kadınların sayısının indirimi dolayımında bir 'azaltma' anlamı taşımamaktadır. Aksine bu akış "birden dörde kadar" izin verilmiş olmakla yine eşlerin sayısının bir tür 'artırımı' dolayımındadır. Bu sebeple ayetin ["ikişer, üçer, dörder" ifadesinin] Hz. Aişe'nin de dediği gibi "Bakınız ben size neler helal ettim" (terib ve teşvik) anlamına delalet ettiği "zahir"dir. d) Özetle eşlerin sayısının indirimini veya artırımını yasaklama şeklindeki anlamlar ayetten bi'l-ibare değil, ancak bi'l-işare elde edilebilir. Elmalılı merhumun Nisa: 3 ayetinin tefsirine tahsis ettiği sayfalar bu konuyu ciddiyetle tahkik edecekler için hakikaten kıymetli mülahazalar ihtiva etmekte olup ilgililerini beklemektedir. Okuru, nakletmek ve tartışmak imkânından mahrum olduğum o kıymetli eserin kendisine havaleyle iktifa edip sorulara geçmek istiyorum: 1. Eşlerin sayısının sınırlandırılması ne suretle "emr-i vâki"dir? 2. Nehyin sübutu niçin "bizzarure" olmakla nitelenmiştir? 3. Hem tahdid "emr-i vâki", hem de sübut-i nehy "bi'z-zarure" olunca, teşvik ve tergibin "zahir" olmaması mümkün müdür? 4. Delaletin "bi'l-ibare" değil, "bi'l-işare" olduğu teslim edilmişken, üstelik bir vesileyle çokevliliğin esas itibariyle mahza müsaade ve mübah, havf-i cevr takdirinde mekruh, bazı ahvalde ise mendub ve hatta vacib bulunduğuna delalet ettiği telaffuz edilip mevcut yorumların sebeb-i nüzûl kadar hikmet-i nüzule de müstenid bulunduğu sıklıkla beyan edildiğine göre, kasd-ı mütekellimi tayin çabalarının keyfî tercihlerden ziyade usûle mütevakkıf bulunduğunu göstermek için daha kaç bin sayfa yazmak gerekir?!? 5. Bir denklemin elemanlarından biri değiştiğinde neticenin de değişeceği muhakkak iken, usûlde (asıllarda) ihtilaf hall olunmaksızın usûlün tevlid ettiği meselelerde (füruâtta) ihtilafa mâni olunabilir mi? 6. Olunamazsa ve ihtilaf da neticede değil, denklemin unsurlarında ise, dahası denklem bir kere çözülmüşse, yapılması gereken, neticenin sağlamasını yapmak için denklemin unsurlarının yerinde olup olmadığını kontrol etmek değil midir? 7. Denklemin unsurlarıyla (usûlle) irtibat kurmayı beceremeyen nesillerin sonuçlardan hareketle öncüllere intikal etmek istemeleri İlm-i Mantık ıstılahınca "müsadere ale'l-matlub" vasfını kazanmış ise ve sırf bu yüzden istidlal yollarına fesad bulaşmışken mukaddemâtı ihmal edip sonuçlarda sıhhat aramak beyhude bir uğraş olmaz mı?!? Bunca yıldan sonra sorulara ciddiyet kazandıracak çabaların içinde olmanın, cevap üretmeyi kolaylaştıracak alışkanlıklara dayanmaktan daha soylu bir tutum olduğuna kanaat getirmiş bulunuyorum. Bu tutumu ciddiye almanızı sizlere de tavsiye ederim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |