AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

K A D I N - A İ L E
Arayış içimizde

Huzursuzuz. Rollerimizden de memnun değiliz. Eş mi, dost mu, anne mi, baba mı, çalışan mı, idealist mi? Neyiz? hepsi mi, birkaçı mı? Anne isek neden çocuğumuzla dost değiliz?.. Arayış içimizde ve rahatsız ediyor..

  • SUZAN KUCUR ÖREN RİZE
    Arayış içimizde. Ve rahatsız ediyor... İnsan duruşu. Yeryüzüne atıldığımızdan beri aradığımız şey. Rahatsızlıklarımızın gerisindeki istek ve gizem. Kadın olarak, erkek olarak, aile, toplum ya da medeniyet olarak sürekli onun arayışı içindeyiz. Atıldığımız yerde içimize işleneni burada, yeryüzünde arıyoruz. Elde tutmanın en zor olanını, insan duruşunu arıyoruz. Bulan sadece kendisi için buluyor, diğerine veremiyor. Arayış dürtülerimizin verdiği acıyla güne başlıyoruz. Onlara çağdaş örtüler buluyoruz, yeni düşünüşler, yeni kelimeler, yeni felsefeler...Karşı koyuş şu an arayışımızın yolu görünüyor. Dünyadan memnun değiliz. Teknoloji ve modernite insanın içini değil dışını devasalaştırmış. Eziyor bir yanının büyüklüğü diğer yanının küçüklüğünü.

    Eskimeyeni bulmak

    Arayış. İçimizde. Ve rahatsız ediyor. Problem var ama bu problem daha büyük bir problemin parçası. Karşı koyuş bir haykırış mı, yoksa bir öfke mi? Hep beraber karşı koyuşa geçip öfkeyi mi beslemeliyiz? Eskiye eski, yeniye yeni diye ayırmalı mıyız, yoksa eskide yeniyi ve de yenide eskimeyeni mi bulmalıyız? Bir gerçek arayış. Bir gerçek rahatsızlık. Ve bir gerçek insan oluşumuz. Çok soruya tek cevap... Arayış. İçimizde. Ve rahatsız ediyor.

    Rollerimizden şikayet var

    Kimlik koyamıyoruz. Tarihle şimdi arasında karanlık bir bölgedeyiz. Huzursuzuz. Rollerimizden de memnun değiliz. Eş mi, dost mu, anne mi, baba mı, çalışan mı, idealist mi? Neyiz? hepsi mi, birkaçı mı? Anne isek neden çocuğumuzla dost değiliz?... Bunalıyoruz. İçimizde okyanusa akmak isteyen bir öz; doğarken bir öncekinden aldığımız, onunda bir öncekinden aldığı o öz kıvranıyor.Onu engelleyen bizdeki "ben". "Ben"in derisi, yüreği ya da bilinci. Onun bütünlüğe kayışının ortasında, bir duvar gibi sağı ve solu birbirinden ayırıyor. Acı her tarafımızda. Karşı koyuşla çözüm arıyoruz, acının verdiği bilinçsizliğe sarılarak. Karşı koyuş, feminizm. Karşı koyuş, insanın çağdaş konumuna kadınların öfkeli bakışı. Çünkü ezilişleri ve acıları fazla. Karşı koyuş, çağdaş şekilden ulusal şekle ve de dindar bir şekle kolaylıkla bürünebiliyor. Karşı koyuşun evrensel bir yanı var. Renkleri, ulusları, hizipleri aşıyor. Yüzyılımız besliyor onu. Acaba karşı koyuş arayışımızın şu anki yolu mu? Yoksa sadece onun bir belirtisi mi?...


    NOT: Hayata ve kendinize dair duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
    E-mail: kadinaile@yenisafak.net




  • 19 Ekim 2003
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED