AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Mahathir'in sözleri ve İKÖ'nün gücü: Çin de üye olacak mı?

Malezya''daki İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) 10. Zirvesi, İslam coğrafyasının yüz yıl sonra yeniden çok ağır yağma ve istila savaşına tabi tutulduğu bir dönemde Müslümanlar'ın uluslararası ilişkilerde yaşadığı temsil sorununu gözler önüne serdi. Zirve, yaşanan büyük krize karşı tavır belirlemek yerine bu temsil sorununun tartışılmasıyla geçti. İKÖ'nün yeni uluslararası sistemin oluşumunda güçlü bir örgüt olması için radikal reformlar yapılması yolunda öncü çıkışlarda bulunan Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in konuşmasının yankıları ise hala devam ediyor.

Özellikle 1997-98 "Asya Krizi"nden sonra Batı'ya çok ağır eleştiriler getiren Mahathir'in, Yahudiler'in uluslararası sermaye ve siyasi gücü istismar ederek dünyayı bir meydan savaşına dönüştürmesine yönelik suçlamalarına, ABD ve Avrupa Birliği'nin tepki göstermesi şaşırtıcı değil. Avrupa'nın tepkisi aslında "12 milyon Yahudi'nin 6 milyonu'nu öldürmeleri" suçlamasına oldu.

Klasik "anti-semitik" suçlamalarıyla boğulmaya çalışılan Mahathir'in sözleri, herkesin bildiği ancak dile getiremediği gerçeklerin cesurca ifade edilmesinin ötesinde yeni bir anlam taşımıyor. Bugünkü ABD yönetiminin kimlerden oluştuğunu, özellikle 1996'dan sonra ABD'li Hristiyan sağcılarla güç birliğine giden Yahudi lobisinin Türkiye'de, Ortadoğu'da ve İslam dünyasında neler yaptıklarını ve ne tür planlarının olduğunu, ABD'nin askeri ve siyasi gücünü ele geçirerek dünyayı nasıl bir kaosun içine sürüklediklerini hep birlikte izliyoruz.

Olağanüstü dönem ve İKÖ trajedisi

Oysa Mahathir'in konuşmasının sadece 28 kelimelik bölümü Yahudiler'le ilgiliydi. Konuşmanın büyük bölümü, İKÖ'nün etkin bir güç haline getirilmesi ve İslam dünyasının kendi çözümlerini üretmesi yönünde sarfedilen eleştirilerden oluşuyordu. Bizleri asıl ilgilendiren bölüm burası olmalı.

57 Müslüman ülkenin üye olduğu bu devasa örgütün, 21. yüzyılın ilk yıllarını yaşadığımız, yeni bir dünya düzeninin oluştuğu, küresel güçler arasındaki çatışmanın bu kadar belirginleştiği, dünyanın hızla büyük kamplaşmalara doğru sürüklendiği ve en önemlisi bütün küresel güç mücadelesinin İslam coğrafyası ve kaynakları üzerinde yaşandığı bir dönemde hiçbir varlık ortaya koyamamasından daha trajik ne olabilir? Mahathir'in konuşmasının temel motivasyonu bu trajediydi işte.

Malezya, Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer üye ülkelerin önerileri de İslam dünyasını temsil edecek bir gücün yokluğunu hissettiren önerilerdi. Dolayısıyla zirve, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin ve diğer sorunlara karşı tavır belirlemek yerine, İKÖ'nün reforma tabi utulması ve gücünün artırılmasına yönelik tartışmalarla geçti. İstenseydi de bu haliyle bir tavır alması mümkün değildi. İslam dünyası, bu olağanüstü dönemde de geçmişte yaşadığı temsil krizini yaşamaya devam eder, bir güç olarak öne çıkamazsa İKÖ'nün ömrü siyasi olarak son bulacak demektir.

ABD-İngiliz-İsrail saldırganlığı altındaki İslam dünyası bir taraftan kendi gücünü ortaya koymaya yönelik çaba harcarken diğer taraftan "Anglo-Amerikan cephe"nin küresel yayılmasından rahatsızlık duyan güçler için "cazip ortak" olmak gibi sevindirici bir fırsata da sahip. Merkez Avrupa'nın 11 Eylül sonrası İslam dünyasıyla yakın diyalog sürecine girmesi; ekonomik, siyasi hatta askeri işbirliği yolları araması, Rusya'nın İKÖ'ye gözlemci üye başvurusu yapması, yakın bir zamanda Çin'in de Rusya'yı izleyerek İKÖ'ye gözlemci üyelik veya başka formüllerle yakınlaşma sürecine girme eğilimi göstermesi dikkat çekiyor.

Bu güçler, yeryüzünün ana eksenini oluşturan İslam coğrafyasını ABD-İngiliz-İsrail cephesine kaptırmama adına hareket etseler de, Müslüman ülkeler, bu güçleri ABD saldırganlığına karşı bir denge olarak öne çıkarmaya çalışıyor. Mesela Suudi Arabistan'ın Rusya ile başlattığı petrol ve savunma ağırlıklı işbirliği, yine Pakistan'dan askeri destek alması, hatta bu ülke topraklarına Pakistan askerinin konuşlandırılması tartışmaları, İsrail istihbaratının iddiasına göre nükleer başlık taşıyan Pakistan füzelerini topraklarında konuşlandırma ihtimali, Müslüman ülkelerin güvenlik kaygıları için Merkez Avrupa, Rusya ve Çin'in öne çıktığına işaret ediyor.

Kitlelerin gücünü reddeden kaybedecek

Zira bu güçler de aslında aynı cephenin tek taraflı dünya düzeni projelerinden ciddi endişe duyuyor. Müslümanlar'ın, her ne kadar baskı altına alınsa da, gelecekte güçlü bir siyasal söylem ortaya koyacakları ihtimallerini göz önünde bulunduruyorlar. Dolayısıyla İKÖ'nün reforma tabi tutulup öne çıkarılmasına yönelik örgüt içinden gelen baskılar kadar, dışarıdan gelen taleplerle itici belirleyici bir faktör durumunda.

Ancak İKÖ zirvesindeki özeleştiri, bazı istisnalar dışında çok güçlü vurgulara sahip değil ve yapısal öneriler içermiyor. Örgütün bağımsız bir güç olmasından ziyade, ABD ve Batı ile ilişkilerin devamına endeksli ve Müslüman kitlelerin beklentilerini göz ardı eden bir yaklaşım hakim.

Aynı durum Müslüman ülkelerdeki iktidarların, bunalım dönemini atlatma konusundaki formüllerinde de kendini hissettiriyor. Bugüne kadar ABD'nin dış desteğiyle ayakta kalan bu iktidarlar, kendilerine destek olacak gücü yine dışarıda arıyor. Hiç biri gücünü kendi halkından almaya yanaşmıyor ve kitleleri tehdit olarak görmeyi sürdürüyor. 11 Eylül'ü kullanarak özgürlükleri daha da sınırlıyor. Oysa Müslüman dünyanın siyasal gücü kendi içinde, kitlelerin gücünde saklı. Bunu ne ABD-İngiliz cephesi ne de yerel iktidarlar engelleyebilir. Bu güce yatırım yapmayan kaybedecek.

İKÖ 11 Eylül sonrası hiçbir varlık gösteremedi. Şimdi Suriye sınavı kapıda. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, kendine yeni bir danışman atadı: Hristiyanlar ile Yahudiler'in İslam tehdidine karşı ortak savaşını savunan David Wurmser. "Türk-İsrail ekseni"nden Irak işgaline ve Suriye'ye saldırı planlarına kadar her projede imzası var. Suriye'nin işgal edilmesini hararetle istiyor. Takvim işliyor. Bakalım İKÖ'nün 57 üyesi ne yapacak?


23 Ekim 2003
Perşembe
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED