|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hürriyet'tin internet sitesinde çıkan haberi okumamış olabilirsiniz. Güvenilir bir gazeteci olarak bilinen Brüksel muhabiri Zeynel Lüle tarafından gönderilmiş. Habere göre, devlet yetkilileri ya da derin devletin devlet içindeki görevlileri, Avrupa Birliği'nin adı belli olmayan yetkililerine şunu söylemişler: "KADEK'i terör örgütleri listesine alırsanız DEP davasının seyri değişebilir." Yani, "o zaman, Avrupa Mahkemesi'nin aldığı karar uyarınca yeniden yargılanırken tutuklu kalmalarına gerek olmaz" deniliyor. Siz yine de önce haberin aslını okuyun. "Türk yetkililer AB'ye "eğer terör örgütleri listesine KADEK'i alırsanız, DEP davasının seyri değişebilir'' mesajı verdi. DEP konusundaki tepkileriniz, KADEK konusunda aynı hassasiyeti göstermediğiniz için Türk kamuoyu tarafından anlaşılmıyor. KADEK terör listesine alınırsa, hassas olduğunuz DEP davasının seyri de değişebilir. Avrupa Birliği'nin, son olarak yayınlanan terör örgütleri listesinde, Türkiye'nin ısrarlı taleplerine rağmen KADEK terör örgütüne yer vermemesi, Ankara ile Brüksel arasında sorun yaratıyor. Son olarak 16 Eylül'de yayınlanan AB Resmi Gazetesi'nde, listenin yenilenmiş halinde de KADEK'e yer vermeyen AB, Ankara'nın tepkisini çekiyor. Edinilen bilgilere göre, AB Komisyonu ile görüşmeler yapan Türk yetkililer, gerek AB Komisyonu, gerekse Avrupa Parlamentosu'nun DEP davasıyla ilgili tepkileri hatırlatılarak, ''Eğer terör örgütleri listesine KADEK'i alırsanız, DEP davasının seyri değişebilir'' mesajı verdiler. Komisyon yetkilileriyle yapılan görüşmelerde, AB'nin DEP davası konusunda tepkileri hatırlatılarak, ''Bu tepkiler, KADEK konusunda aynı hassasiyeti göstermediğiniz için Türk kamuoyu tarafından anlaşılmıyor'' ifadesi kullanıldı. Türk kamuoyunun, bu nedenle AB'nin samimiyetini sorguladığı ve halen terör örgütü listesinde bulunan PKK'nın ''uzantısı'' konumunda bulunan KADEK'in bu listeye alınmamasının, DEP davasına yönelik tepkileri ''ciddi bulmakta zorlandığı'' belirtildi. Gerek diplomat, gerekse bürokrat seviyesinde yapılan ikili görüşmelerin tümünde, ''KADEK'i terör listesine alın, Leyla Zana ve arkadaşlarına yönelik tepkilerinizin ilkesel olduğu anlaşılsın'' mesajı verildi. " Leyla Zana ve arkadaşlarının davası olarak da bilinen bu dava, Türk yargı sistemindeki çöküşün en büyük örneklerinden biri. Bu çöküşü ve yargıda esaslı bir reforma –aslında yeniden yapılanmaya- ihtiyaç olduğunu biz söylemiyoruz. Yargının başındaki yüksek yargıçlar söylüyor. Bu ihtiyacı TÜSİAD'a varıncaya kadar herkes dile getiriyor. Yargının zaten içinde bulunduğu sorunlar, 1982 askeri anayasasının getirdiği Devlet Güvenlik Mahkemeleri'yle had safhaya ulaştı. Bu mahkemeler ve işleyiş şekilleri Türkiye'nin kabul ettiği uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı idi. Kuruluş amacı gereği, yargının ana gövdesinden çok güvenlik birimlerine, güvenlikle ilgilenen kurumlara bağlı olarak çalıştı. Halen de çalışıyor. Üstelik de son Anayasa değişikliğine kadar bünyesinde askeri bir yargıç da bulunuyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu nedenlerle DGM'lerden gelen davalara hep olumsuz gözle baktı. Bu mahkemelerin tarafsız olmadığını, yapılan yargılamaların da adil olamıyacağını hükme bağladı. DEP milletvekillerinin mahkumiyet kararlarını da bu nedenle geçersiz saydı ve Türkiye'yi tazminata mahkum etti. Böylece cezalarının büyük bölümünü yatmış olmalarına rağmen DEP milletvekillerinin yeniden yargılanma hakkı doğmuş oldu. İster istemez DGM DEP'li milletvekillerinin yeniden yargılamasına başladı. Buna karşılık mahkeme sanıkların tutuksuz yargılanmaları talebine karşı çıktı. Normal bir mahkemede aklanmaları muhakak olan Layla Zana ve arkadaşları her duruşmaya zincirlerle, kelepçelerle getiriliyor. Mahkeme, ve aslında Hürriyet'in haberine bakılırsa devlet, Avrupa'ya da, Avrupa Mahkemesi kararına da böylece meydan okumuş oluyor. "Bizim kararımızı Avrupa Mahkemesi'nde bozduranlara karşı biz böyle yaparız. Bu Avrupa'ya da, Avrupa'ya güvenenlere de ders olsun" diyor. Arkasından da Avrupa Birliği yetkililerine haber gönderiliyor. "KADEK terör örgütleri listesine alınmazsa, DEP'li milletvekillerinin tutukluluk hali haksız aldıkları ceza tamamlanıncaya kadar devam edebilir." Aldıkları haksız cezayı tamamlamalarına zaten bir yıl, ya da birbucuk yıl kaldı. Bu haber, bir yandan DEP'li milletvekilleri davasının tamamen siyasi bir dava olduğunu, ve sanıkların devletin elinde rehin olduklarını gösteriyor. Bir yandan da, Brüksel'e, "Boşuna uğraşmayın. Biz AB üyesi falan olmak istemiyoruz. Biz, kendi insanlarımıza gerekirse istediğimiz gibi rehin muamelesi yapabilme özgürlüğü istiyoruz" deniyor. Türkiye'ye böyle bir karanlık gelecek biçenler bunun vebalinden kurtulamazlar. Türkiye bir gün belki bu ayıplardan kurtulacak ama, bazı insanlar da maalesef acılar çekecekler.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |