Bir mal veya hizmet üretir, satar ve para kazanırsınız. Sektörünüzde tek değilseniz, sizinle aynı işi yapan başkaları da varsa, rekabet söz konusu demektir.

Aralarından sıyrılmak, öne çıkmak, daha çok satan olmak için reklam yaparsınız. Bugünkü işleyiş bu şekilde.

Reklam araçları arasında basın yayın organları en önemli yeri tutmaktadır; gazete ve dergiler, radyo ve televizyonlar...

Bunlar için de en önemli gelir kaynağı ilan ve reklamlardır.

İki sektör arasında kimi zaman ürün mukabili reklam anlaşmaları yapılır ki buna 'bartır' denmektedir.

Buraya kadar söylediklerimiz bildiğiniz konular.

Bilmediğimiz kısım nedir derseniz, anlatırız. Vaktiyle bizim gazete bir firma ile 'bartır' anlaşması yapmış.

Biz onların reklamlarını yayınlayacağız; karşılığında para almayacak, onun yerine personel gidip kendisine kılık kıyafet beğenecek.

Her birinin belli bir limiti var elbet.

Firmalar için satış artırma yöntemlerinden biri de fiyat indirimidir malum.

Adı geçmeyen firma, aynı zamanda indirime girmiş.

Ürünlerinin fiyatlarını ciddi oranlarda indirmişler.

140 milyonluk takım elbise, inmiş 45 milyona. Eski fiyatın üzerine gösterişli bir 'çarpı' koyup yeni fiyatı yazmışlar kocaman. Bu kadar da olur mu dedirtecek kadar.

Mevsim sonu yüksek indirim uygulanıyor bazen.

Elde kalanların çabucak satılması için. Arkadaşlar gitmiş, elbise beğeniyorlar. Ellerinde firmanın gazeteye gönderdiği, gazetenin onlara verdiği imzalı mühürlü çekler.

Adı geçmeyen firma yetkilileri "Size indirim yapamayız" demişler. "Üzeri fiyattan alacaksınız."

- Neden?

- Çünkü siz nakit almıyorsunuz. Çekle ödeyeceksiniz.

- Çek sizin çekiniz...

Al takke ver külah, sonunda indirim yapmaya razı etmişler.

Bizim Haber Müdürü Mehmet Köşker böyle anlattı.

Al takke ver külah kısmı aslında epeyce uzun ya, biz kısa kestik.

Razı ettikleri indirim sonucu elbiselerin fiyatı yüzde elliye düşmüş.

140 milyonluk elbise olmuş 70 milyon. Takke ve külah alışverişine devam etmişler fakat elbise alışverişine bir türlü geçememişler.

- Şimdi ben bu çeki cebime koysam nakit veya kredi kartıyla almaya kalksam 45 milyona alacağım öyle mi?

- Öyle.
- Çekle alırsam?
- 70.

Firma yetkilileri "yetmiş" dese de, bu indirim miktarı bizimkilere yetmemiş.

Almadan çıktık, çekleri yırttık attık dedi arkadaşlar.

Ellerine sağlık.

SPOR YAZMIYORUM, ÇÜNKÜ...

Futbolcuların, teknik direktörlerin 'gerçek' duygularını, 'gerçek' düşüncelerini bilmek herkesin harcı değil.

Adam şov mu yapıyor yoksa taktik mi veriyor?

Aklından geçen köşe yazarlığı mı yoksa bir plan mı?

Savunma oyuncusu rakibini yere düşürdüğü anda ondan nefret mi ediyor yoksa görevini mi yapıyor?

Hatalı bir hareketinden dolayı rakip oyuncunun omzunu okşayan futbolcu ne kadar samimi? Yaptığı bir formaliteyi yerine getirmekten ibaret bir hareket olmasın?

Kaleci topu tutarken, tuttuğu gerçekten top mu yoksa zihninde bir çuval parayı mı kucaklıyor?

Bunları bileceksin, yazacaksın, ek çıkaracaksın, reklamını yapacaksın...

Görüyorsunuz, spor yazarlığı ne kadar zor iş. Ben bakıyorum, mesela Fatih Terim'in, mesela Şenol Güneş'in maç sırasında yaptığı el kol hareketlerinden, hop oturup hop kalkmalarından, bağırıp çağırmalarından, aklından geçenleri okuyamıyorum. İşte o yüzden spor yazısı yazmıyorum.

DÜŞMANA BORÇ

İbrahim Paşalı'nın Birun'dan yeni çıkan "İstanbul Kriterleri" adlı kitabı, Aliya İzzetbegoviç'in bir sözüyle başlıyor: "Düşmanlarımıza gelince... Onlara adaletten başka hiçbir şey borçlu değiliz."

GÜNÜN SORUSU

Tarihe mal olanlar, bugünden farkındalar mı acaba ne ölçüde mal olduklarının?

EŞSİZ

Başbakan Erdoğan, bundan sonra yapacağı ilk grup toplantısında şöyle hitabetmeli: "Ak Parti'nin eşsiz milletvekilleri..."

TABİR

Monşer diyor ki: "İngilizce'de bir tabir vardır..."
Eee?
Esi mesi yok!
Yesinler İngilizce'nin tabirini!

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu