AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Siyasetin zafiyeti

Türkiye gündemi araştırmaları, kamuoyunun eğilimleri, siyasi sorunlara, siyasi kararlara, siyasi partilere aylık bakışları hakkında bilgi veren araştırmalar...

Bu tür araştırmalara, bu araştırmalardan güvendiklerimize zaman zaman bu köşede yer veriyoruz. ANAR bunlardan birisi…

Bugün, çesitli üniversitelerden bir grup akademisyen ve alan araştırma uzmanı tarafından kurulmuş, piyasa ve kamuoyu araştırmaları yapan bir başka araştırma şirketi Pollmark Araştırma'nın Ağustos 2003 Siyasi Gündemi'ne ilişkin çalışmasına değineceğiz…

Araştırma 12 bölgeyi temsilen İstanbul, Tekirdağ, İzmir, Bursa, Adana, Ankara, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya, Kayseri ve Gaziantep il merkezlerinde toplam 1945 kişi üzerinde yapılmış .

Her araştırma gibi bu araştırmanın da okur tarafından en çok merak edilen bulgularından birisi siyasi partilerin halihazırdaki oy oranları olsa gerekir.

Sonuçlar şöyle;

AKP: 31,5;
CHP: 11,7;
DYP: 6,3;
MHP: 5,3;
GP; 4,8;
DEHAP; 4,5;
SP; 2,2;
ANAP: 1,3;
Diğer: 0,6;
Kararsız: 18,5,
Hiçbiri: 13,3…

Kararsızları, "Hiçbiri" ve "Diğer" diyenler de dahil siyasi partilere dağıttığınız zaman ortaya çıkan sonuç ise şu:

AKP 39; CHP 14,5; DYP 7.7;
MHP 6,5; GP 5,9; DEHAP 5,5;
SP 2,7; ANAP 1,6; diğer 0.7; Hiçbiri 16,5

Bu veriler aslında diğer ciddi araştırma kuruluşlarının verilerinden pek farklı değil.

AKP'nin oy oranının yüzde 40'lara dayanması, CHP'nin 3-4 puanlık bir düşüş göstererek gerilemesi son ayların sık yinelenen bulgularından.

Yeni tek unsur olan GP'nin "İmar Bankası ve Uzan Skandalı"ndan sonra yüzde 50'den fazla oy kaybıyla yüzde 4'lere gerilemesi. Şaşırtıcı olmayan, siyasi etik açısından memnuniyet veren ve son iki aydır düzenlilik gösteren bu gerileme GP'yi siyaset sahnesinden silecek gibi görünüyor.

Bu rakamlar AKP'lileri elbette memnun eder…

Ancak, aynı varsayımlar gerçekleşmeleri halinde Türk siyasal sistemi için pek sevinilecek bir tablo ortaya koymuyor.

Zira mevcut verilere göre, barajı sadece iki parti geçmekte ve ilk partinin oy oranı diğer partinin oy oranının üç misline ulaşmaktadır. Bu, çoğulcu bir toplum yapısında, çoğulcu bir temsil ve karar mekanizması için pek arzu edilecek durum değildir. Baraj yüzde 5 sınırına çekilse bile bu tablo değişmez, değişirse de ancak hükümet istikrarsızlığı üretir.

Bu tabloyu iki açıdan yorumlamak mümkündür.

Dar olan birinci açı, şunu vurgulamamızı gerektiriyor: Türkiye'de muhalefet iflas etmiştir ya da etmeye devam etmektedir.

Geniş olan ikinci açı ise şunu söylememizi icap ettiriyor: En sıradan deyişle muhalefetsiz demokrasi olmaz. Muhalefetin kendi eliyle kendisini bu denli hasarlı kıldığı bir ülkede siyasetin restore olduğunu, toplum-siyaset bağlarının kurulduğu söylenemez.

Başka bir deyişle bu koşullarda Türkiye'de siyaset yaralı kalmaya devam etmekte, toplum-siyaset bağlarının zayıflığı süregitmektedir.

Elbette AKP'nin yapısı, varlığı ve attığı adımlar bu durumu, "anti-siyaset ortamı"nı bir ölçüde kırmıştır. AKP'nin oylarının artmasının kökü de burada yatmaktadır. Ancak bu durum diğer siyasi akımlara ulaşmadığı sürece, bir çevre partisinin merkeze ilerlemesine karşılık, merkez partilerin çevreyi farketmeleri gerçekleşmediği sürece denge oluşmayacak ve hastalık sürecektir…

Türkiye biraz AB sürecinin katkısıyla, ama daha çok iktidar partisinin ardındaki destek ve ona yönelik taleplerden ileri gelen meşruiyet dalgasıyla, yani iç dinamiklerin marifetiyle ilk defa bu denli etkili şekilde kronik sorunlarının üzerine gitmeye başlamıştır.

Bu süreç devam ettiği takdirde ülkede mevcut olan zımni toplumsal mutabakat kendiliğinden yenilenmiş olacak, devletin toplum ve siyaset üzerindeki tahakkümü kırılacaktır

Ancak gerek bu sürecin devam etmesinde, gerek sonrasında Türkiye'nin siyasi partilerden hareketle toplumsal siyasetle tanışması, siyasetin devletin yarattığı tıkanıklardan çok farklı talepler arasındaki etkileşim ve rekabet üzerine oturması, bu çerçevede topluma siyasal katılım kanallarının açılması istikrarın ve demokrasinin icabıdır.

Bu konuda başta CHP olmak üzere siyasi muhalefetin büyük bir sorumluluğu var, daha doğrusu üzerinde büyük bir vebal var.


2 Eylül 2003
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED