|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Olay, CHP Selçuklu İlçe Kongresi'nde meydana geliyor... İlçe Başkanlığı'na adaylığını koyan Mehmet Emin Kocaman'ı desteklemek için kürsüye gelen Mehmet Ali Ünal (kendisi de Konya İl Başkanlığı'na aday), konuşmaya başlamadan önce cebinde taşıdığı Kur'an-ı Kerim'i çıkarıp el basıyor. Şok... İkinci şok, hatip konuşmaya başlayınca yaşanıyor: "Kur'an'a el koyarak şunu söylüyorum, CHP İl Başkanlığı'nı ve ilçe başkanlıklarını bize verirseniz, partiyi adaletli, eşit, insan onuruna yakışır, insanlığa, topluma, Konyalılar'a hizmet verecek hale getireceğim, yapmazsam namussuzum..." Gazetelerin "CHP'de yemin skandalı" başlığıyla duyurduğu olay bu. Peki, bu talihsiz olayı CHP'li yöneticiler nasıl karşılıyor? Parti Meclisi üyesi ve İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'na göre "ortada abartacak bir şey yok"; çünkü Ünal "kongrede daha etkili olmak için" böyle bir yol izledi. Peki Ünal hakkında bir işlem yapılacak mı? Yapılmayacak. Çünkü, yine Hacaloğlu'na göre, Kur'an'ı Kerim Müslümanlar için kutsal bir kitap, ayrıca CHP de inanç özgürlüğünden yana bir parti; bunları normal karşılamak lazım. Fakat Meclis Başkanvekili Yılmaz Ateş o kadar toleranslı değil: "Bu, Türkiye'yi geriye götüren bir olay, bir CHP'li bu şekilde siyaset yapamaz." CHP Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in tepkisi de şöyle: "CHP Kongresi'nde Kur'an-ı Kerim kürsüye konulup da bunun üzerine yemin edilmez. Bu yanlıştır. Kur'an'la siyaset yapmak bizim partimize yakışmaz." Fakat, Ateş'in de, Büyükcengiz'in de unuttuğu bir şey var: Kur'an'la siyaset yapan, Kur'anî kavram ve ıstılahları seçim malzemesi olarak kullanan tek parti CHP. Bu iki değerli milletvekiline, Yaşar Nuri Öztürk'lü CHP mitinglerini hatırlatırım. Evet, Anayasa'nın 24. maddesi? "Kimse siyasi veya kişisel çıkar veya nüfuz sağlamak amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan değerleri istismar edemez, kötüye kullanamaz" diyor ama, Baykal ve Öztürk bu kapsamın dışında. Nasıl mı? CHP lideri Baykal, seçimlerden önce canlı yayında, Uğur Dündar'ın ekrana getirdiği "yoksulluk ve işsizlik görüntüleri" karşısında kendini tutamayıp ağlamıştı. CHP milletvekili adayı Yaşar Nuri Öztürk de, Denizli'deki mitingde, Baykal'ın gözyaşlarını tevil etme gereği duymuş ve aynen şöyle demişti: "Vicdanım bana Peygamber Efendimiz'in bir sözünü hatırlattı. Buyuruyor ki Peygamber Aleyhisselam; gözyaşı Allah'ın rahmetidir, Allah onu sevdiği gönüllere koyar. Ne zaman bu ülkenin acılarını, öksüzlerin iniltilerini anlatsam Deniz Bey ağlıyor. Ben ağlayan bir tane siyasi lider başka görmedim..." Allah'ın en sevdiği gönüllerden biri olarak Baykal, o tarihten sonra, gittiği her mitinge Öztürk'ü de götürmeye başladı. Öztürk Baykal'dan sonra sahne alıyor ve "dince kutsal sayılan değerleri" istismar ederek "damardan" konuşmalar yapıyordu. Baykal da konuşmasını, mutlaka içinde "günah", "sevap", "haram", "fetva" geçen sözcüklerle süslüyordu. Baykal'la Öztürk'ün CHP mitinglerinde sarfettiği sözler, Refah ve Fazilet davalarında "delil" teşkil eden sözlerden daha ağırdı, ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu oralı olmadı. Bakalım yeni başsavcımız ne yapacak? Akşam yazarı Zülfikar Doğan'ın iddiasına göre, AK Parti hakkında dava açmak için fırsat ve zaman kollayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıssı Nuri Ok, yeminli kongre nedeniyle CHP'ye bir "uyarı" gönderecek mi?
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |