AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
El Hakim'i kim, neden öldürdü?

Ayetullah Muhammed Bakır El Hakim'in öldürülmesi en büyük darbeyi Irak'ın bütünlüğüne vurdu. İşgal sonrası hem Iraklılar'ın hem de bölge ülkelerinin üzerinde titizlikle durduğu en önemli konu, Irak'ın bir bütün olarak tekrar sahnede yerini alıp alamayacağı iken Amerikan-İngiliz işgali bu ülkeyi etnik ve mezhep eksenli bir kaosun içine sürüklemeye başladı. Bu sadece, Irak'ın bugün öngörülen haliyle üçe bölünmesiyle kalmayacak, kaosa yatırım yapan güçler, bunu Türkiye dahil bütün bölgeye ihrac etmeye başlayacak. Irak'ta etnik ve mezhep eksenli bölünmeyi ve bir iç savaşı ne İran, ne Türkiye, ne Suriye ne de Arap dünyası ister. O zaman bu kaosa kimin yatırım yaptığı çok iyi tespit edilmeli ve Irak'ın geleceğinde kimlerle işbirliği yapılacağına ona göre karar verilmeli.

Saldırıyı planlayanların Irak'ın bütünlüğünden başka hedefleri de vardı: İran'ın Şiiler üzerindeki etkinliğinin kırılması, Saddam sonrası Irak'ta işgalcilerin çıkarlarına zarar verecek şekilde "aşırı güçlenen" bir ailenin sınırlanması, Şiiler içinde iktidar mücadelesinin tetiklenmesi, Sünni-Şii kavgasının ateşlenmesi, İran'ın kontrolündeki Şii dünyasına karşı Irak merkezli ve Arap kökenli bir Şii siyasi yapısının oluşturulması. Bu yapıyla da Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerindeki Şiiler'in harekete geçirilmesi ve İran'ın kontrol altında tutulması.

Kimleri, neden hedef gösterdiler?

Amerika ve İngiltere, saldırıdan hemen sonra El Kaide ve Saddam Hüseyin yanlılarını hedef gösterdi. Amerikan/İngiliz/İsrail basını, Şii-Sünni, özellikle de Şii-Vahhabi çatışmasına vurgu yaptı. Bu kadar rafine hazırlanan saldırının sonuçlarına bakılırsa el Kaide ve Saddam yanlıları bir seçenek değil. El Kaide iddialarının artık inanılırlığı kalmazken Saddam artık Irak'ın geleceğinde bir faktör olmaktan çıkmış durumda. Zaten onlar da saldırıyı reddetti. Üstelik her iki çevre de işgal devam ederken Irak'ta iç savaşın ancak işgalcilere yarayacağını biliyorlar. Saldırıdan sonra el-Kaide üyelerinin yakalandığına dair iddialar da sonradan yalanlandı.

Aynı kaynaklar, işgale karşı direnen Sünni grupları hedef gösterdiler. Şiiler'in Irak'ta kontrolü ele almasından korktukları gerekçesiyle, direnişe katılmayan El Hakim ailesinin Bağdat'taki geçici Konsey'e üye vererek işgalcilerle işbirliği yaptığı için hedef seçildiğini öne sürdüler. Oysa direnişi sürdüren Sünni gruplar, daha önceki Ürdün Büyükelçiliği'nin bombalanması, Bağdat'taki BM merkezine saldırı, petrol boru hatları, elektrik santralleri ve su tesislerine yönelik saldırıları kendilerinin yaptığına dair iddiaları reddettiler ve hedeflerinin sadece işgalcilerle savaş olduğunu duyurdular. Şiiler'i karşılarına aldıkları zaman Irak'ta bir geleceklerinin olmadığını ve ülkenin parçalanacağını çok iyi biliyorlar. Bunun için de Şiiler'in de direnişe katılmalarını istiyorlar.

ABD/İngiliz/İsrail kaynakları, El Hakim'e yönelik saldırıdan önce, Irak'ın önde gelen Sünni otoritesi Ahmed Kuseysi'nin geleneksel Şii liderlerin aksine işgali karşı sert tutumuyla bilinen Muktada Sadr'a 50 milyon dolar para verdiğini öne sürmüşlerdi. İddialara göre, Sünniler böylece Şiiler içindeki ikitidar mücadesine destek veriyor, geleneksel Şii liderlerin otoritesini kırmaya çalışıyorlardı. Kubeysi'nin önderliğinde Sünni gruplarla Es Sadr arasında dayanışma tesis edilip Şiiler ikiye bölünmeye çalışılıyordu. Kubeysi bu iddiayı şiddetle reddetti ve iftira olarak niteledi. Amerikan istihbaratının ortaya attığı bu iddia bile, El Hakim'in öldürülmesinden kimlerin beklentileri olduğunu, ortamın nasıl hazırlandığını ortaya koyuyor.

Yine ABD/İngiliz/İsrail istihbarat kaynakları, saldırının faillerinden biri olarak Muktada Es Sadr'ın adını öne çıkardılar. Bağdat'taki Konsey'i tanımayan ve bunun Irak halkını temsil etmediğini söyleyleyen, yeni Irak yönetiminin ancak işgal sona erdirildikten sonra oluşturulabileceğini, bunun için de bir an önce işgalin sona erdirilmesi gerektiğini belirten, Şii liderlerin işgal yönetimiyle iş tutmasına karşı çıkan Büyük Ayetullah Muhammed Sadık es Sadr'ın 30 yaşındaki oğlu Muktada Sadr, Irak'ta gittikçe güçlenen bir isim. Ancak "popülerliği öne alan bir kişi olarak" böyle bir cinayetin kendisini Şiiler içinde hiç de taraftar kazandırmayacağını, aksine onu yalnız bırakacağını çok iyi biliyor. El Hakim'in öldürülmesiyle işgalden hemen sonra Londra'dan getirtilen Abdülmecid El Hoi'nin öldürülmesini aynı cinayetler silsilesinin devamı görmek ve bunu Şiiler içindeki iktidar mücadelesiyle açıklamak kaos pazarlayanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacak.

İşgal İslam'la savaşa dönüşüyor

Saddam sonrası Irak'ta işgale karşı farklı yöntemlerle de olsa karşı duruşun yanında tek bir gelişme var ki, hem işgalcileri hem de bölge ülkelerini endişelendiriyor. Irak'a asker göndermesi istenen ülkelerden de bu yeni gelişmenin kontrol altına alınması için yardım isteniyor. O da İslam. Saddam Hüseyin'in seküler yönetiminin devrilmesinden sonra Irak'ın yeni bir İslami devlet olarak öne çıkacağı korkusu işgalciler için birçok kaygıyı bastırmış durumda. Bağımsızlık savaşı veren örgütler de, Sünni liderler de, Şii liderler de Irak'ın geleceğini sadece İslam'ın belirlemesi noktasında birleşiyor. Muktada Sadr da bunu söylüyor, öldürülen El-Hakim de aynı şeyi söylüylordu. Amerika ve İngiltere'nin Irak'ta "istikrarı sağlaması" için "yanıp tutuşanlar" da, ki onlar Türkiye'de de var, aynı korkuyla hareket ediyor. Bu güçler, Irak halkının ortak iradesine karşı işgalin yanında yeni bir savaş başlattılar: Irak'ta İran benzeri veya daha farklı bir İslam devletinin kurulmasını engellemek. Ne laik Kürt gruplar, ne de Bağdat'taki kukla yönetim bu gidişi durdurabilecek güce sahip. İşgalcilerin varlığı ve zamanlar direnişin güçlenmesi ise süreci daha da hızlandıracak. Amerika'nın Türkiye'den ve Müslüman ülkelerden asker istemesinin altında da bu korku yatıyor.

O zaman İslam'a yönelik bu süreci kim durdurmak istiyor? Değişik grupların bu ortak hedef etrafında hareket etmesinden kim ürküyor? Bunun için etnik ve mezhep eksenli kaosu kim hedefliyor? Şii-Sünni çatışmalarından kim medet umuyor? Müslümanlar'ın enerjisini iç savaşla harcamalarına, etnik ve mezhep eksenli çatışmaların bütün bölgeye yayılmasına kim yatırım yapıyor? Pakistan'dan Lübnan'a uzanacak bir Şii-Sünni ayırımını tezgahlayarak Müslümanlar'ı kanlı bir geleceğe hazırlayanlar, böylece bütün bölgede denetimi ve yağmayı güvence altına almak isteyenler kimlerse Irak'taki suikastleri planlayanlar da onlar.

Bağdat'ta Mossad Merkezi ne yapıyor?

İşgal sonrası Irak'ı kontrol altına alamayan "Amerika-İngiltere-İsrail cephesi"nin daha kirli ve karanlık senaryoları devreye soktu. Bağdat'ta kurulan Mossad merkezinin neler yaptığını izleyen var mı? Musul-Kerkük petrol boru hattını kim sabote ediyor? El Ueydi aşiretinin lideri boru hattı sabotajları için mi tutuklandı? Musul-Hayfa petrol boru hattının açılmasıyla Musul-Kerkük hattının bombalanması arasında ne tür bağlantı var? Bundan sonra kimlere suikast düzenlenecek? Eğer çok güçlenirse Muktada Sadr da öldürülecek mi?


2 Eylül 2003
Salı
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED