|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Galatasaray 4 maçından 3'ünü kazanıp 1'inde berabere kaldı. Fenerbahçe ise ligin ilk maçını kaybedip diğerlerini kazanarak düzelme yolunda taraftarına umut verdi. Aralarındaki tek puanlık fark önemli değil. Önem taşıyan en baba maç, Olimpiyat Stadı'nda oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisi.
Elimi güneşe siper edip biraz uzaklara bakıyorum. Orta yerde bir Milli maç var. Elbette önemli ve asla hafife alınmamalı. Süper Lig'in tempolu, bol gollü ve heyecan yüklü futbolunun Ay-yıldızlı formaya yansımasını gönülden diliyorum. Sonra 5. hafta maçlarına bakıyorum. Galatasaray Konya deplasmanında, Fenerbahçe ise muhtemel cezası nedeniyle Gaziantepspor ile tarafsız bir sahada oynayacak. Derbi öncesi son sınavlar. Christoph Daum'un da, Fatih Terim'in de aklı derbide.. Sakatlıklar, görülecek kartlar daha bir önem kazanacak. Sonra bu maça verilecek hakem tahminleri başlayacak. Yazarlar, çizerler, yorumcular gözlerini Futbol Federasyonuna çevirecekler. İstatistikler, kim hangi hakemle kaç maç kaybetmiş.. Bir dolu polemik... Okudukça, dinledikçe bunları dert edip, dertlerimizi unutuyoruz galiba. Ve galiba futbolu biraz da bunun için çok seviyoruz, ne dersiniz... G.SARAY'A SİHİRLİ DEĞNEK Fatih Terim'in başı, Galatasaray yazarları ile dertte. Çünkü sürekli eleştiriliyor. Buna haksızlık da diyebilirsiniz, acımasızlık da. Terim, eksik futbol oynadıklarını, arzuladığı Galatasaray'ın bu olmadığını söylerken itirafta da bulunuyor zaten. Herşeye rağmen kimsenin gözü kazanılan maçları da görmüyor. Yani bir doyumsuzluk durumu var ortada. Tez canlıyız.. Takımın üstüne sihirli bir değnek değmeli ve Galatasaray önüne geleni şov yaparak devirmeli, öyle mi? Oh ne ala... Oysa, herkes canını dişine takmış savaşıyor adeta. Bu işler eskiden olduğu gibi kolay değil artık. Gençlerbirliği zaten kötü takım değildi. Zor da olsa kazanmak, kazanmaktır. ELDE VAR SABRİ Futbolu bireysel olarak değerlendirmek pek adetim değildir. Ama iyi futbolun iyi futbolcularla oynandığını da her zaman savunmuşumdur. İyi yönetilmek, yönlendirilmek ve görevlendirilmek koşuluyla. Nasıl iki kere iki dört ediyorsa, Galatasaray'daki genç Sabri de öyle biri. Daha iyi olacağından kuşkum yok. Yeter ki, kendisi de bu inançla çalışsın. Çünkü çalışabileceği en iyi hoca ile çalışıyor. De Boer, Prates. Arif, Hasan Şaş, Hakan Şükür, Ergün gibi farklı özellikleri olan futbolcularla yan yana oynuyor. Bu yaşta herkese kısmet olmaz. Sabri, Fenerbahçe'ye karşı da Terim'in en etkili silahlarından biri olacak sanırım. VAN HOOİJDONK Gelelim Fenerbahçe'ye... Derbi öncesi dikkat çekenlerin başında hiç kuşkusuz Van Hoojdonk geliyor. Birarada oynamayı yeni yeni sökmeye başlayan Sarı-Lacivertli takımda Serhat'ın asist yapması önemli bir gelişme. Çünkü önceleri aldığı topla doğrudan kaleye gider şut atardı. Bu huyundan ufak ufak uzaklaşması sevindirici. Tuncay fuleli ve çok güçlü bir oyuncu. Ama düne kadar Fenerbahçe O'ndan yeterince faydalanamadı. Şimdi her ikisinden de faydalanıyor. Ve Hooijdonk en umutsuz maçları bile kazandıracak ayaklara sahip. "Her antrenmanda en az 20 frikik atışı yaparım" diyen Hooijdonk, bu sözleri ile bana Beşiktaş'ta oynadığı yıllardaki Kovaçeviç'i hatırlattı. Kovaçeviç, Şeref Stadı'nın ağır zemininde idman bittikten sonra, malzemeci Ahmet'i yanına çağırır "Her iyi ortaya bin lira veririm" diyerek en az 25 ortaya kafa vururdu. O zaman 25 bin lira iyi paraydı. Malzemeci deyip geçmeyin, Ahmet de iyi orta yapardı. Kovaçeviç de gollerinin yüzde 80'ini kafa ile atardı. DAUM'UN KREDİSİ Alman hoca geldikten sonra Fenerbahçeli'nin yüzü gülmeye başladı. Takım maç kaybetse de taraftarını mutlu ediyor. Çünkü ilerde daha iyi futbol oynayacağının sinyallerini veriyor. Galatasaray derbisi, yönetim için olduğu kadar Daum için de ilginç bir maç olacak. Fenerbahçe kaybederse, Daum kredisinden bir şey kaybetmez. Ama Fenerbahçe bu maçı kazanırsa, bundan sonraki maçları da kolay kolay kaybetmez. Çünkü Fenerbahçe'nin önemli bir avantajı da şampiyonluk yarışındaki rakiplerinin Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası'nda mücadele ediyor olmaları. Öğünmek gibi olmasın ama, geçen sezon yazdığım kritik başlıklarından biri "Siz Fener'i seneye görün" şeklindeydi. Bilmem anlatabiliyor muyum... Haftanın yorumu - Salih Sezer
|
|
|
|
|
|
|