|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Akıllı bir kaptan, yeni bir sefere hazırlanıyormuş. Devrinin adetine uyarak, tayfa toplamak üzere sahil kahvelerini dolaşmaya çıkmış. Şansı yokmuş o gün, bir hayli dolaştığı halde kimseyi bulamamış. Nihayet, son gittiği kahvede üç kişi görmüş. Genç, gürbüz, güçlü kuvvetli üç adam... Akıllı kaptan, içlerinden birine sormuş: - Üç gün sonra sefere çıkacağım. Adama ihtiyacım var. Benimle gelir misin?
- Gelirim, efendim!
- Gayet keskin gözlerim vardır, efendim. Hiç kimsenin göremeyeceği kadar uzakları görürüm. Kaptan; âlâ, içinden: "Zaten iyi bir gözcü arıyordum." Sonra, ötekine dönmüş: - Sen de gelir misin?
- Kulaklarım çok hassastır. Yere bir iğne düşse, sesini duyarım! Kaptan, hassas kulaklıyı da almış. Sıra, üçüncüye gelmiş. - Ya sen, sen de gelir misin benimle?
Akıllı kaptan, bu cevaba pek şaşmış: - O ne biçim laf öyle? Can sıkıntısı neye yarar ki?
Aradan üç gün geçmiş, hazırlıklar tamamlanmış, gemi de denize açılmış... Marifetli üç tayfa yan gelip oturuyor, hiçbir işe el sürmüyorlar. Zaten akıllı kaptan da marifetli tayfalarını el üstünde tutuyor, tembelliklerine aldırmıyor, zamanı gelince işe yarayacaklarını düşünüyor... Fırtınalı bir gün. Dalgaların gürültüsünden başka hiçbir şey duyulmuyor. Koyu da bir sis var. Gözünün önünü görmek mümkün değil. Akıllı kaptan, düşe kalka güverteye çıkmış; marifetli tayfalarının yanına gitmiş. Önce, "Keskin göz"e seslenmiş: - Hele bak, neler göreceksin? Keskin göz, elini alnına siper etmiş, başlamış saymaya: - Kaf Dağı'nın ardını görüyorum! Kaf Dağı'nın orda peri padişahının sarayını seyrediyorum! Şimdi, sarayın 99'uncu odasındaki peri padişahının kızına bakıyorum. Oturmuş, gergef işliyor!... Tam o sırada "hassas kulak" söze karışmış: - Şu anda, peri padişahının kızı elindeki tığı düşürdü. Çünkü, tınnn... diye bir ses duydum! Dalgalar gibi kabaran öfkesini güçlükle bastıran akıllı kaptan, "Canı sıkılan"a dönmüş: - Haydi bakalım ahbap, sen de göster marifetini! "Canı sıkılan" adam, garip garip boynunu bükmüş: - İşimin ne olduğunu daha önce de arz etmiştim, efendim. Şu herifler hep böyle palavra atar, benim de işte buna canını sıkılır...
TECRÜBEYLE SABİTTİR Vardiya usulü açlık grevi olur mu? Şu memurlar da bir âlem! Hükümetin verdiği zam miktarını kabul etmeyip, açlık grevi yapıyorlar. Hem de nöbetleşe. Kardeşim, kabul edin gitsin. Nasılsa o maaşı aldıktan sonra da açlık grevindekinden daha fazlasını yeyip içebilecek değilsiniz! İlan edilen açlık sınırı ile (466 milyon) yoksulluk sınırı (1 milyar 366 milyon) arasında bir yere demir atmışken, buradan kolay kolay kurtulmak mümkün mü sanıyorsunuz? Değildir. Gidin sorun, İngiliz bile "değildur" diyecektir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |