|
|
|
|
AMilli Takım salı günü öğle saatlerinde Liechtenstein maçı için İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Zürich'e uçtu. Uğurlayıcılar, uğurlama müziği, dev kukla hepsi güzel, AMİGO çirkindi! Hani yıllardır "zararsız" görüp, hoşgörüyle karşıladığımız, özellikle biz spor basınında boy boy resimleri, isimleri çıktıkça kendilerini önemli ve vazgeçilmez biri olarak gören ruh hastalarının biri işin tadını kaçırdı. Adam AMİGO BİROL. Kendine yıllardır bir sıfat yakıştırmış: MİLLİ AMİGO! Ne demekse o; hiç birimiz de sormadık yıllarca, "Arkadaş milliği kim kaybetmiş ki sen kendine sıfat yapmışsın?" diye. Hazrete sorarsanız yıllardır yurt içinde dışında Milli Amigoluk(!) yapmış. Yani kendi iddiasına göre TÜRK SEYİRCİSİ'ni coşturmuş. Anlaşılan tribünlerde ellerinde bayraklarla yer alan onbinlerce TÜRK suspus oturuyorlarmış da HAZRET bu üstüne ölü toprağı serpilmiş seyirciyi coşkuya getiriyormuş. İnsanın bu iddiada bulunan adamı boğası geliyor. Her ne hal ise, bu AMİGO Birol efendi, üzerinde Amigo Birol yazan tişortu, elinde Ay-Yıldızlı bayrağımız Milli Takımı uğurlamaya gelmiş. Buraya kadar iyi, teşekkür ederiz. Ancak O MİLLİ AMİGO ya, pasaport kontrolu yapılan bölüme de girmiş, takımla beraber uçağın yanına kadar gitmekte direniyor. Polis haklı olarak buna izin vermez. İşte o sırada AMİGO efendi başlıyor, bağırıp çağırmaya, bir dolu laf salatasıyla da halkı tahrik etmeye... Pasaport kontrol işleminin yapıldığı bölümün dışından olayı seyrederken Birol efendiyle gözgöze geliyoruz. Bu defa ismimi haykırarak kendisine destek çıkacağımı sanıp üzerime koşunca, yaptığı işin ve ısrarın hukuk dışı olduğunu hatırlatarak "şov yapma" diyorum bu defa bana saldırmaya başlamaz mı? Ne ŞEREFSİZLİĞİMİ bırakıyor ne ADİLİĞİMİ! Ondan yana olmadım ya... Üstelik bu olay düzineyle polisin yanında oluyor, en yakınımdaki iki yıldızlı komisere "Bana sövüp sayıyor, hakaret ediyor" diyorum "Bu adamdan şikayetçiyim, yakalayın". Futbol sahalarındaki anarşiyle mücadelenin bayraktarı sayın Emniyet Müdürümüz bu komiserin cevabını lütfen iyi okuyun: "Biz pasaport polisiyiz, siz gidin Havaalanı karakoluna şikayet edin!" Yani saldırgan amigo orada beni bekleyecek, ben meydan karakolundan polis getireceğim... Tabii o davranış benim "Meşhut Suçlar Kanunundan" faydalanmama mani oldu, biliyorsunuz. Rijkaard Rüştü'ye kıyıyor
Barcelona teknik patronu Rijkaard Rüştü'yü takımın ikinci kalecisi yaptı. Rüyamda görsem inanmazdım; ama öyle işte. Sebep Milli Takımın ve F.Bahçe'nin bu muhteşem yıldızı İspanyolca ve İngilizce bilmiyormuş! Eski kaleci Engin İpekoğlu da Rüştü'ye tercih edilen kaleci Valdes'in Katalan olduğu için Katalan bölgesindeki Barcelona'nın kalesine yerleştirildiğini iddia ediyor. Ama düşünün Barça kalecimizi alırken onun İspanyolca da İngilizce de bilmediğini biliyordu. Sonra hazırlık maçlarında hep birlikte Rüştü'yü seyrederken onun önünde oynayan arkadaşlarına devamlı hitabettiğini de gördük; herhalde Türkçe bağırmıyordu. Eh Rijkaard da renginden belli ki Katalan değil. Pek ala; ortada dönen hikayeyi hep birlikte araştırmaktan başka çare yok. Şenol Hocam, Hamit'i kaçıracağız haberin ola
Almanya'da harikalar yaratan, Shalke 04'te oynayan Türk çocuğu Hamit Altıntop'u hepimiz tanıyoruz. Bu delikanlı Ümit Milli Takımımızın da yıldızı. Almanlar onu Alman vatandaşı yapmak, sonra da Alman A Milli Takımında oynatmak istiyorlar. Tek çaresi Hamit'in resmi bir maçta A takımımız kadrosunda Ay-Yıldızlı formayı giymesi. Sayın Erzik de bunu hatırlatıyor. Şenol hocamdan tık yok. Oysa ki Hamit bir dakika bile A Milli olsa bütün sıkıntılar bitecek. Sabri sen diğer üzümlere bakma!
G.Saray'ın Allah nazardan saklasın muhteşem bir genç yıldızı var: Sabri. Geleceğin çok büyük bir futbolcusu olacak, kesin. Üstelik futbolunun yanında pırlanta gibi bir genç. Son defa Atatürk Olimpiyat Stadı'nda takımını G.Birliği gibi bir takımın elinden kurtardığı maçta ben de ona gönlümden yüz üzerinden doksandokuz verdim. Neden mi bir not kırdım? Maç devam ederken sahanın önemsiz bir noktasında takımı aleyhine verilen bir serbest vuruş düdüğünde topu eline aldı o noktadan 20 metre uzağa attı. Yapma Sabri, sen diğer üzümlere bakıp kararma, daima Fair-Play ruhuna sadık kal, daha çabuk büyürsün.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |