AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

D Ü N Y A
Türkiye'den çok şey öğreneceğiz

HİNDİSTAN Başbakanı Shri Atal Bihari Vajpayee, ülkesinin Türkiye ile ilişkilere özel önem verdiğini söyledi. Yeni Delhi'de bulunan yazarımız Fehmi Koru'ya verdiği mülâkatta, Hindistan Başbakanı, "İşbirliği yapabileceğimiz pekçok alan var" dedi. İki ülke arasındaki tarihi bağlara ve ortak paydalara dikkat çeken Vajpayee, İsrail, Türkiye ve Hindistan arasında bir eksen kurulduğu iddialarını ise yalanladı.

Hindistan kendisini bugünün dünyasında nasıl görüyor? Hangi tehditler ve fırsatlarla karşı karşıyasınız?

56 yıl önce bağımsızlığımıza kavuştuğumuz sırada yaşadığımız ciddi sorunlara rağmen, Hindistan gelişme yolunda ciddi adımlar attı. Bugün alım gücü paritesiyle dünyanın 4. büyük ekonomisiyiz. Teknoloji alanında öncüyüz. Geniş ve büyüyen orta sınıfımız yalnızca bilimsel, teknolojik ve yönetsel ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda iyi bir pazar da oluşturuyor. Bu ekonomik gelişme bağımsız dış politika çizgimizle birleştiğinde Hindistan dünyada takdir görür, olumlu ve aktif bir rol oynar hale geldi.

Geçtiğimiz yüzyılda dünya epey değişti. Sömürgecilik ve Soğuk Savaş tarihe karıştı. Demokrasi yaygınlaşıyor. Savaş, hastalık ve açlıkla mücadele ağırlık kazanıyor; yeni gayretlere ihtiyaç var.

Enerjilerimizi uluslararası ticaret ve finans sistemini gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını desteklemeye yoğunlaştırmalıyız. Dünyamız her geçen gün terör tehdidi altında; Türkiye ve Hindistan gibi demokratik ülkeleri riske sokan bir durum bu. Bu alanda işbirliği yapmalıyız.

Türkiye dendiğinde aklınıza ne geliyor? Türkiye ile Hindistan arasındaki ikili ilişkilerin temel taşları nelerdir?

Türkiye de, Hindistan gibi, uygarlığa katkılarda bulunmuş köklü geçmişe sahip bir ülke. Ülkelerimiz arasında yüzyıllara dayanan ilişkiler var. Hindistan'ı yöneten Moğollar köklerini Türkler'e dayandırıyordu. Türk kültür ve geleneklerinin izlerini müziğimizde, mimarimizde ve tarihimizde görebiliyoruz. Sufi geleneği ve Mevlâna Hindistan'ın şâir ve düşünürlerine esin kaynağı olmuştur. Bu arada, Sufi hareketi de Hindu mistisizminden etkilenmiştir. Çağımızda ise, Kemal Atatürk, milli hareketimizin ilham aldığıydı. Türkiye denildiğinde benim aklıma ilk anda bunlar geliyor.

Coğrafi konumları ülkelerimizi önemli kılıyor. Birçok alanda birlikte çalışabiliriz: Ekonomik ve ticari alanlar, bilim ve teknoloji, kültür, halktan halka bağlar… Başka ülkelerle iş yapan işadamlarımız da işbirliğine gidebilir. Artıyor olsa bile 600 milyon dolarlık ticaret hacmi gerçek potansiyeli yansıtmıyor.

En kalabalık Müslüman azınlığa sahip Hindistan İslâm Dünyası'na nasıl bakıyor?

Hindistan Müslüman nüfus bakımından dünyada ikinci ülke. Müslümanlar diğer vatandaşlarla birlikte ülkemizin siyasi, ekonomik ve sosyal hayatının eşit ortaklarıdır. Hindistan'ın epey gerilere dayanan İslâm geleneği, İslâm Dünyası ile kültürel yakınlığımızın, karşılıklı saygı ve yararlı işbirliğine dayalı sağlam dostluğumuzun temelidir.

Keşmir sorunu nasıl çözülebilir? Hindistan ile Pakistan'ın yakınlaşması mümkün mü?

Bölgemizdeki konuları çözmenin tek yolunun barışçı diyalog olduğunu söyleyip duruyoruz. Jammu ve Keşmir dahil her konuyu Pakistan'la kapsamlı biçimde görüşmeye hazırız. Ancak diyalogun bir anlam taşıması için terörün durması, onu üreten altyapının dağıtılması şarttır.

Dostluk elimizi sürekli Pakistan'a uzatıyoruz. Sınır-aşırı terör olaylarına rağmen bunu bir kez daha yaptım. İki ülkenin, birbirine yararı dokunacak ekonomik işbirliği, kültürel etkinlik ve halktan halka temasları geliştirmesi gerekiyor. Ancak bu yolla güvensizlik ve kuşkular yerini daha samimi bir ortama bırakır, bu da çözümü zor ikili sorunları daha rahat çözülür hale getirir. Bu şansı yakalayabilmek için, tabii, sınır-aşırı terör durmalıdır.

Hindistan deneyiminden Türk işadamlarının çıkaracağı dersler neler olabilir?

Bizim de Türkiye'den öğreneceğimiz çok şey var. Sizin ekonomik reformlarınız bizden on yıl önce başladı. İleri teknoloji isteyen konular o kadar hızlı gelişiyor ve o kadar değişik beceriler istiyor ki, tek bir ülke veya halkın onlar üzerinde tekel oluşturması mümkün değil. Başarılı olduğumuz konularda deneyimlerimizi sizinle paylaşmaya açığız.

Türkiye'ye ziyaretimin sebebi de iki ülke arasındaki ilişkileri her alanda daha ileri götürmek... Ortak pekçok nokta var, iki ülke liderleri ve halkları daha sık birbirini görmeli ve karşılıklı fırsatları, tamamlayıcı unsurları değerlendirmeli. İşadamlarımız ticareti ve yatırımı geliştirmek için görüşmeli. Kültürel etkinlikler, öğrenci mübadelesi ve turizme daha fazla önem vermeliyiz.

Ariel Şaron ziyaretinden sonra Hindistan'ın dış politikasında değişiklikler olduğu, Filistinliler'i terk ettiğiniz ileri sürüldü. Bu doğru mu?

İsrail ve Filistinliler'e dönük politikamızda bir değişiklik yok. Bu ilkesel bir tavır bizim için. Filistin halkına çok adaletsizlikler yapıldı. Biz bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını istiyoruz. Ariel Şaron'a terörün iki taraflı durdurulması gerektiğini söyledim. Müzakere olmalı ve çözüm bulunmalı.

ABD'nin Türkiye, İsrail ve Hindistan arasında bir eksen oluşturmaya çalıştığı iddiaları var.

Böyle bir eksen oluşturmak için bir teklif söz konusu değil. Bizim yaptığımız, her toplumu ilgilendiren terör konusunda varolan uluslararası mücadeleye katılmak. Hindistan, Türkiye ve İsrail o mücadelenin bir parçası.




16 Eylül 2003
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED