AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Türkiye-İsrail-Hindistan ekseni: Amerika'nın 'Avrasya harekatı'

İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un geçen hafta yaptığı Hindistan ziyareti ile Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee'nin bugünkü Türkiye ziyareti arasında ya da Türk-İsrail ekseni ile İsrail-Hindistan ittifakı arasında ne tür bağlantı var? Vajpayee'den sonra Şaron'da Ankara'ya gelecek mi? Türkiye'den İsrail'e yapılacak üst düzey ziyaretlerin içeriği bu yoğun diplomasi çerçevesinde mi şekillenecek?

Irak işgalinin tozu dumanı arasında Ortadoğu'dan Güney Asya'ya uzanan Müslüman coğrafyayı kontrol altına almaya yönelik jeopolitik eksen ya da ABD'nin Avrasya'ya yönelik stratejisini uygulamaya ayarlı bir cephe hattı şekilleniyor. Dünya başkentlerinin yakından izlediği, kamuoyunun dikkatlerinde uzak tutulan, sessiz ve derin adımlarla yürütülen, Türkiye ve bölgenin geleceğinde derin izler bırakacak bu yeni eksen, 'ABD-İngiliz-İsrail cephesi'nin küresel egemenlik savaşı yolunda attığı dev adımların belki de en önemlisi.

Türkiye için 'Türk-İsrail ekseni'nin önceliklerine göre belirlenen 28 Şubatçı dış politika çizgisi, yeniden güç kazanıyor. Ortadoğu'yu yeniden yapılandırmaya girişen, Suriye-Irak ve İran'ı hedef alan, İslami hareketlerle savaş sürecini başlatan ve Türkiye'de '28 Şubat müdahalesi'ni hazırlayan süreç, Irak işgalinden sonra yeni bir aşamaya girdi. Türk-İsrail ekseni, "Türkiye-İsrail-Hindistan ekseni"ne dönüştürülüyor. Şaron'un Hindistan ziyareti de, Vajpayee'nin Ankara'ya gelişi de bu amaca yönelik.

ABD'nin öncülüğünde Türkiye ile İsrail arasında oluşturulan ve 1996'dan sonra hızla eksene dönüştürülen ortaklık, yine ABD liderliğinde İsrail ile Hindistan arasında da inşa edildi. Şimdi bu iki ittifak yeni bir eksene dönüştürülüyor. 11 Eylül sonrası ivme kazandırılan süreci izlemeyenler ve 28 Şubat'ın bu girişimle bağlantısını göremeyenler için burada yazılanlar şaşırtıcı olabilir. Ancak, Irak'ın işgalinin ötesinde Avrasya üzerinde yoğun güç mücadelesi yaşanıyor ve ABD'nin oluşturmaya çalıştığı üçlü eksen bu çatışmanın en önemli cephesi.

Ecevit ile başladı, Vajpayee ile sürüyor

Üçlü eksen aslında Türkiye ile İsrail arasındaki askeri ittifakın gelişimine paralel olarak başlatıldı. "ABD'nin yeni Avrasya projesi" olarak adlandırılan proje, önce Türkiye-İsrail-Hindistan arasında üçlü ittifak şeklinde değil, İsrail-Türkiye ve İsrail-Hindistan ittifakları şeklinde geliştirildi. Buna rağmen 28 Şubat sonrası Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkiler, Ankara'nın geleneksel Pakistan/Güney Asya politikasında radikal değişikliklere yol açacak şekilde değişti. Zamanı Başbakanı Bülent Ecevit'in Mart 2000 tarihinde Hindistan'a yaptığı ziyaret, üçlü ittifakın ilk göstergesi oldu. Bu ziyaretle Ankara, Pakistan'la geleneksel dostluğunu bitirip, Hindistan'a yakınlaştı. Buna bağlı olarak da, Keşmir'de Hindistan'a karşı savaşanları resmen terörist olarak kabul etti.

Türkiye-İsrail-Hindistan ortaklığının en önemli amacı, Orta Asya'dan Güney Asya'ya kadar etkisini artıran "İslam tehlikesi"ne karşı bir güvenlik cephesi oluşturmak, ABD'nin bu bölgedeki siyasi ağırlığının önünü açmaktı. Bunun üzerine Pakistan, Şanghay Bloku'na yaklaştı ve Hindistan tehdidini Çin ile dengelemeye çalıştı. Türk dış politikasındaki temel değişikliğin kaynağı, ABD'nin önderliğinde oluşturulan Türkiye-İsrail-Ürdün ekseniydi. ABD, Irak, Suriye ve İran'ı hedef alan bu blokla Ortadoğu'ya yeni bir düzen vermeye girişirken, Türkiye-İsrail-Hindistan ekseniyle Türk-İsrail ekseninin etkisini Güney Asya'ya kadar yaymayı planladı.

İsrail'in her iki ülkeyle ilişkilerinin seyri birbirine çok benziyor. Türkiye ile Orgeneral Çevik Bir'in imzasıyla yaptığı askeri/istihbari anlaşmayı hızla güçlendiren İsrail, Hindistan'la da benzer anlaşmalar yaptı. Nükleer teknoloji işbirliği, bölgesel güvenlik ve İslam tehdidini de içine alacak şekilde genişletildi. Geçen Mayıs'ta Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Brajesh Mishra'nın da katılımıyla Washington'da "ABD-İsrail-Hindistan ekseni" ilan edildi. Amerikan Musevi Komitesi'nin ev sahipliğinde bin 200 kişilik davetli topluluğu önünde ilan edilen eksen, ABD'nin Avrasya projesi için attığı büyük bir adım oldu.

Avrasya hakimiyeti, İslam ve petrol...

Türkiye-İsrail-Hindistan ekseni'nin birinci amacı jeopolitik: ABD'nin küresel hegemonyasını Avrasya'da güvence altına almak. Karşı cephede ise, Alman-Fransız ekseni, Rusya, Pakistan, Malezya, Endonezya, Ortadoğu ve İslam dünyası var.

İkinci hedef İslam: 'Türk-/İsrail ekseni'nin 28 Şubat'la Türkiye'de başlattığı, ardından Orta Asya ve Kuzey Afrika'ya kadar genişlettiği "İslam tehdidiyle mücadele stratejisi" bütün Avrasya hattına yayılıyor.

Üçüncü amaç ise enerji kaynakları ve güzergahlarını kontrol etmek. Bu da eksenin, hareket alanının Güneydoğu Asya'dan Batı Afrika'ya kadar uzanabileceğine, Malaka Boğazı, Hint Okyanusu, Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Hazar kaynaklarına yoğunlaşacağına işaret ediyor.

Yeni eksen ilk sonuçlarını oluşturmaya başladı bile. Türkiye ile İsrail arasında askeri ihaleler, İsrail'in hava ve deniz güçlerinin Türkiye sahalarında eğim yapması şeklinde izlediğimiz süreç, bundan sonra ABD-İsrail-Türkiye-Hindistan ve bir eksenin çevresinde yer alacak ülkelerin de katılımıyla askeri projelere dönüşecek. Türkiye ile ABD ve İsrail arasında Washington'ın füze kalkanı projesi çerçevesinde görüşmeler başladı. Türkiye ile İsrail arasında füze sistemleri ihalelerine yönelik pazarlıklar da sürüyor. İsrail denizaltıları Hint Okyanusu'nda, Sri Lanka kıyılarına yakın bölgelerde füze denemeleri yapıyor.

Amerika, Hindistan'la birlikte Asya NATO'su kurmak için de görüşmeler yürütüyor. Hindistan, Japonya, Singapur, Güney Kore, Avustralya, Singapur ve Filipinler, Körfez ülkeleri ve işgal sonrası Irak'ın da dahil olacağı bu askeri proje, bölgenin önemli Müslüman ülkelerini dışarıda tutuyor.

Amerika'nın 21. Yüzyıl'a yönelik küresel hakimiyet projesi, Türkiye ve Müslüman dünyanın kontrol altına alınıp sömürülmesine endeksli. Ankara, aktif biçimde yer aldığı bu projede kendi halkının ve bölgenin hassasiyetlerini ne kadar ciddiye alıyor? Türk-İsrail ekseninden sonra yeni 'üçlü eksen'in Türkiye'ye ödeteceği bedel nedir?

En önemlisi, Türkiye'ye dayatılan 28 Şubatçı dış politika çizgisi'nin aynen devam ediyor oluşudur. Türkiye bunun ne kadar farkında? Veya bu çizgi, Türkiye'yi hangi yeni serüvenlere sürükleyecek? Türkiye'nin Irak politikası bile bu çerçevede seyrediyor.


16 Eylül 2003
Salı
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED