|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Genelkurmay Başkanlığı bir siyasi parti gibi davranmayı sürdürüyor. Dış politika, iç politika zaten doğal ilgi alanlarını oluşturuyor. Ulaştırma, haberleşme vesaire diğer alanlarla güvenlik meseleleri dolayısıyla yakından ilgili… Radyo televizyon yayınlarıyla ve habercilikle de doğrudan ilgili olduğunu, MGK'nın gizli yönetmeliğinin gizli maddeleri vesilesi ile öğrenmiş olduk. Milli Eğitim'le ilgilendiğini de Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklama ile hatırlatmış oluyor. Yani askerler, toplum hayatının her alanıyla yakından ve bizzat ilgili. Gerekirse, "Anayasa ve yasalar bize bu görevi veriyor" diyorlar. Haksız da sayılmazlar. 12 Eylül Anayasası, hayatımızın her alanının denetlenmesi görevini askerlere bırakmış. Hükümet bir konuya el atmak mı istiyor? Genelkurmay'ın yani askerlerin ya da aynı şey, MGK'nın tavrı önemli… Eğer MGK'da görüşülecek bir şeyse orada görüşülüyor. Değilse doğrudan askerler devreye giriyorlar. Konu neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Bir siyasi parti ile görüşmek gerekiyorsa görüşüyorlar. Bir yüksek yargı başkanını ziyaret etmek gerekiyorsa bu ziyareti yapıyorlar. Gerekirse Köşk'e çıkıp Cumhurbaşkanı ile de doğrudan temas edebiliyorlar. TRT Genel Müdürü'nü kabul ediyorlar. YÖK Başkanı'nı ziyaret ediyorlar. Hükümet YÖK Kanunu'nu değiştirmek istiyor. YÖK ve bugüne kadar YÖK'ü 12 Eylül'ün bir ürünü sayan çevreler buna karşı çıkıyor. YÖK'ün laiklik karşıtı eğitime olanak sağlayacak bir şekilde değiştirilmek istendiğinden sözederek, şimdiki YÖK yöneticilerine destek çıkıyorlar. Bunların arasında YÖK sisteminin yıllar önce üniversiteden uzaklaştırdığı öğretim üyeleri de bulunuyor. Buna rağmen hükümet YÖK Kanunu'nu değiştirmeye kararlı görünüyor. Bunun üzerine demokrat olmadıkları ve üniversitelerde özgür bilime müsaade etmedikleri halde, kendilerini laik düzenin savunucusu ilan eden üniversite yöneticileri askerleri ve düzenin 'uyanık güçleri'ni yardıma çağırıyorlar. 'Uyanık güçler' de gecikmeden bu çağrıya yanıt veriyorlar. Genelkurmay'dan bir paşa, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yalman YÖK'ü ziyaret ediyor. Bunun resmi bir ziyaret olduğu ve Genelkurmay Başkanı'nın izni ile –belki de talimatı ile- yapıldığı daha sonra açıklanıyor. Açıklamada Genelkurmay'ın Milli Eğitim ve yüksek öğretim meseleleriyle niçin ilgilendiği şu cümlelerle belirtiliyor: "Milli eğitim sistemi, Ulu Önder Atatürk'ün ifade ettiği gibi milletin istikbalini yoğuran, ülkenin geleceğine yön veren en temel unsurdur". "Türkiye için hayati önemi haiz Milli Eğitim sistemine ilişkin gelişmelerin TSK tarafından da dikkatle ve yakinen izlenmesi bu nedenle doğaldır." Genelkurmay, ülke meselelerinin hemen hepsiyle ilgilenmeyi 'doğal' bir görev sayan anlayış çerçevesinde bu meseleyi de normal görüyor. Ayrıca, YÖK Kanunu'nda yapılacak değişiklikle ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın da kendilerinden görüş talep ettiğini ve bu görüşün yazılı olarak iletildiği de belirtiliyor. Bu açıklama içinde Silahlı Kuvvetler'in bünyesi içinde 21 adet eğitim, öğretim kurumunun bulunduğu ve bu gerekçe ile Genelkurmay'ın YÖK Yönetim Kurulu'nda bir temsilcisinin bulunduğu da hatırlatılıyor. Olay bu… Açıklama böyle… Şimdi bu olay, birçok insan için bir şey ifade etmeyebilir. "Silahlı Kuvvetler zaten hayatımızın ta içinde, Milli Eğitim'le de ilgilense ne olur?" diyebilir. Eminim, "Silahlı Kuvvetler eğitim meselesiyle niye ilgilensin? Eğitimciler Silahlı Kuvvetler'in meseleleriyle, mesela hava savunması için hangi sistemin alınması gerektiği meselesiyle ilgileniyor mu?" diyenler de vardır. Vardır belki, ama onların da seslerini duyurmaları gereklidir. Yoksa, Avrupa Birliği üyeliği öncesinde askerlerin toplum hayatı ve siyaset üzerindeki ağırlıklarının azaltılması ve sıfırlanması meselelerinin tartışıldığı ve MGK'nın yetkilerinin kısıtlanmaya çalışıldığı bir ortamda böyle bir müdahale olabilir mi? Silahlı Kuvvetler'in Milli Eğitim'e ve YÖK'e karışmayı 'normal' karşıladığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın askerlerden YÖK konusunda görüş sorduğu bir sistem nasıl sivilleşebilir? Böyle giderse Futbol Federasyonu da İngiltere maçının daha güvenli oynanabilmesi için Genelkurmay'dan görüş sorarsa şaşmayalım… 12 Eylül'ün getirdiği bu çarpık sistemi bir an önce değiştirmeden Türkiye'nin sivilleşmesi mümkün görünmüyor. MGK Kanunu'ndaki değişiklikler kimseyi aldatmasın…
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |