TİFLİS - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, aylardır Irak ve AB ekseninin yoğunluğundaki Türkiye gündeminden bir mola alıp Gürcistan'a uçtu.

Ancak, diplomatik koordinatlar ne kadar değişirse değişsin herkesin zihnini, yine de Irak'a asker gönderme konusu işgal ediyor. Biz de Dışişleri Bakanı'yla bu konuda gelinen son noktayı ve olabilecekler üzerindeki projeksiyonları konuşuyoruz. Gül'e göre Türkiye'nin Irak'taki misyonu dolaylı olarak bu ülkedeki diğer bütün misyonları dengeleyecek ve etkileyecek bir girişim olacak. İşte, Dışişleri Bakanı'nın ağzından tarihi karar öncesinde son durum:

ABD ile görüşmelerde son durum nedir?

Daha çok hizmet edeceğimiz konudan emin olmak istiyoruz. Irak'ın normalleşmesi, istikrara kavuşması, düzenin oluşması, işgalin kısa sürmesine yardımcı olmak ve seçilmiş bir yönetimin iş başına gelme sürecini hızlandırmayı önemsiyoruz. Bunlarda katkımız olacağını görüp görmemekle ilgili çalışmalar yapıldı. İlgili askeri bilgiler de toplandı. Bölgede etkin 100'ü aşkın şahıs ve yöneticiyle da görüşüldü. Bunları Bakanlar Kurulu'nda da ele alacağız.

Onlar bizim gerçekten kardeşimiz

Türkiye, asker göndermeli mi göndermemeli mi?

"Göndereceğiz ya da göndermeyeceğiz" diye kısa yoldan bir cevap vermektense, içerden bakmayı bilmeliyiz. Irak bize çok yakın bir ülke, hiç ırak değil. Orada yaşanacak olumlu şeyler de olumsuzluklar da bizi yakından ilgilendiriyor. İkincisi, Irak'takiler bizim gerçekten kardeşimiz. Kendimize bu kadar yakın, komşularımız, akrabalarımız olduğu bir yeri tamamen başkalarına bırakmak ne kadar doğru?

Irak'ta güç dağılımı bizim için bir risk değil mi?

Bakın, Irak yakınlık açısından, akrabalık açısından aynı din, aynı kültür açısından bizim bir parçamızdır. Böyle bir ülkeyi başka güçlere neden bırakalım? ABD'den, İngiltere'den, Bulgaristan'dan Polonya'dan, indirekt olarak İsrail'den, yarın belki Rusya'dan gelecekler. Tüm bunlara mı bırakalım, yoksa biz de orada inisiyatif mi alalım?

Bazen, Arap basınından da soruyorlar. Onlara dedim ki, "Siz orada oturun konuşun, biz burada oturup konuşalım. Çok uzaklardan gelen dini ayrı, amacı ayrı ve altını çizerek söylüyorum çıkarı ayrı insanlar da Irak'ta cirit atsınlar, istedikleri dizaynı yapsın. Bunu mu istiyorsunuz?" dedim. Bizim kimsenin ne petrolünde, ne de toprağında gözümüz var. Sadece Kuzey Irak teröristlere yataklık yapmasın istiyoruz. Bizim çıkarımız onların düzen içinde yaşamalarıdır.

Tezkere gelirse, geçer!..

Bu durumda, tezkerenin reddiyle hem Irak halkında hem de Arap Dünyası ve Avrupa'da kazandığımız prestiji kaybetme ihtimali de yok mu?

Bunlar değerlendiriliyor. Ama, Türkiye giderse savaşa gitmeyecek ki... Adam öldürmeye gitmeyecek ki. Tam tersine oradaki insanların biraz daha güvenlik altında yaşamalarını sağlamak için gidecek. Oraya insani yardım taşıyacak, sosyal amaçlı hizmetler yapacak, hastane kuracak. Bakın yaz başından beri söylüyoruz "elektrik verelim" diye, dinlemediler. İnsanlar Irak'ta yazı cehennem gibi geçirdiler ancak şimdi önümüzdeki hafta elektrik vermeye başlıyoruz.

Meclis'in önüne bir tezkereyle çıkarsanız, bu kez de AK Parti Grubu'nun reddetme ihtimali var mı?

Sayın Başbakan "Bunu Meclis'e getiriyoruz" dedikten sonra reddedileceğini sanmıyorum. Ayrıca bizi, bu işi Genelkurmay'a devrediyor gibi gösterme gayreti de var. Bazen böyle gazetecilik yapılıyor! İşin mahiyeti saptırılıyor. Onlar tabiî ki askeri risk analizlerini yapıyorlar ama kararı hükümet alacak.

Irak'taki gruplar da Türk askeri istemiyor...

Nereden çıkıyor bunlar. Irak halkının büyük bir çoğunluğu kendisini dini ayrı, kültürü ayrı, geleneği ayrı askerlere havale etmek istemiyor. Kendisini daha iyi anlayacak insanları görmek istiyor.

MUSTAFA KARAALİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu