|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Herşey yolunda giderken ekran birden kararıyor. Programlar işlemez hale geliyor. Virüs'ün verdiği zarar onarılmaz boyutlara da ulaşabiliyor. Ya kaldırıp atacak, herşeye yeniden başlayacaksın, ya da onarmak için büyük masraflara gireceksin. Sonuç sıkıntı verici...
Hele ortada bir de ne yardan ne serden vazgeçemez durumu varsa, daha da vahim bir hal alıyor. Oysa ne güzel hayaller kuruyorduk. Yine için için kaynayan bir kazanın içinde bulduk, kendimizi. Trabzon'dan Fenerbahçe'ye kadar uzanan öfke rüzgarı tam dindi derken... Galatasaray'ın tam Juventus karşısına moralli çıkacağını beklerken... Beşiktaş'ın bu kez Lazio'yu İstanbul'da gerektiği gibi ağırlayacağını düşünürken... Ve Fenerbahçe taraftarının artık akıllandığını zannederken, bakın başımıza neler geldi neler... SÜMER HAKLI MI? Kendince haklı olabilir. Ama bir büyük kulüp başkanının, kendinden önce kulübünü düşünme zorunluluğu ve sorumluluğu vardır. Özkan Sümer'in istifa ettiği gün gerekçeli başlığımız yanlıştı. Sümer Fenerbahçe'ye kızdığı için değil, tahkim kuruluna kızdığı için istifa etmişti. Ama bizim yanlışımız O'nu yine de haklı çıkarmaz. Çünkü sözkonusu Trabzonspor'un geleceğidir. Tam herşey rayına otururken, sayın Sümer bırakıp gitti. İlerde dönmeyi yeniden düşünür mü bilemem. Önemli olan Trabzonspor genel kurulunun O'nu bir daha düşünüp düşünmeyeceği. Anlaşılan o ki, Sümer, futbol defterini kapatmak istedi. Trabzonspor'un asla sahipsiz ve başkansız kalmayacağını herkes biliyor. Belki yol yakınken böylesi daha hayırlı oldu. KONYA DARBESİ Büyükleri, büyük yapan başardığı işleridir. O nedenle hep daha çok irdeler, daha iyi yapacaklarını beklediğimizden manşetlere çıkarırız. Galatasaray da onlardan biri. İçeride de dışarıda da Galatasaray büyüktür. Sayesinde az mutlu olmadık. Nankör olamayız. Ancak bu sezon kadroyu yeterince takviye edemediler. Terim, elindeki kısıtlı kadroyu ekonomik kullanmak uğruna Konya'da yenildi. 46 dakika 10 kişi oynayan Konyaspor'un bu maçtaki mücadele hırsını gözardı edemeyiz. Elbette alkışlıyor, devamını da bekliyoruz. Ama Fatih Terim madem ki, tercihini böyle kullandı, o zaman Galatasaray'ın Juventus karşısında başarılı olmasını beklemek de hakkımız. Çünkü Terim İtalya'da da, Türkiye'de de, hangi takımın başında olursa olsun, Juventus'a yenilmedi. İşinin zor olduğunu biliyoruz. Çünkü hafta sonu da Fenerbahçe maçı var. BEŞİKTAŞ KENDİNİ YENİYOR Bekleyemediler... Tam Lazio kapıya dayanmışken istifa ettiler. Asbaşkan Levent Erdoğan dilekçesini dün verdi. Gösterdiği gerekçede "Kendime has prensiplerim ve değer verdiğim etik sebepler var" dedi. Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay'ın istifalarını bugün vereceği bildirildi. Arkası gelir mi bilmem. Beşiktaş ligte 5'te 5 yaptı. 15 puanla lider. Şampiyonlar Ligi'nde Lazio'yu devirmenin hesaplarını yapmaya da başladı. Öyle altından kalkamayacağı kadar bir borcu da yok. Yani herşey yolunda gibi görünüyordu. Ama herşey göründüğü gibi değilmiş demek ki. Ufak tefek tartışmalar, kaprisler su yüzüne çıktı. Kimsenin yenemediği Beşiktaş, galiba kendini yeniyor. Süleyman Seba'nın yönetimine "dikta" diyenleri hatırladım nedense... FENER'İ KEMİREN NE? Trabzonspor maçından sonra haklı ya da haksız ceza görmedi. Üstelik kararı veren kurulun başında göğsünü gere gere "Galatasaraylı'yım" diyen Türker Aslan vardı. Fenerbahçe'nin kollandığı şeklinde suçlamalar yapılırken Fenerbahçe - Gaziantep maçında sahaya yabancı madde yağdı. Kimse "Onlar Fenerli değildi" gibi masallar okumasın. Tribünde otokontrol olsaydı, belki Selçuk Dereli anons da yaptırmayacaktı. Maçı çığrından çıkarmıştı ama, anonslarında haklıydı. Tuncay'ın atılmasında da. Maçta 3 önemli olay vardı. 1- Fenerbahçe taraftarının arasına giren yabancılarsa, kontrol görevi de gerçek Fener taraftarınındır. Bedelini şimdi masumlar da ödeyecek. 2- Tuncay hırsının kurbanı oldu. Oysa aklının efendisi olabilirdi. Olamadığı için, Galatasaray maçında oynayamayacak. 3- Bir Milli kalecinin ağzına "şerefsiz" kelimesi yakışmadı. Gaziantep yönetimi Ömer'i cezalandırmalı. Derbiye kadar hoşçakalın...' Haftanın Yorumu - Salih Sezer
|
|
|
|
|
|
|