|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üsküdar hep meşhur "Üsküdar'a gider iken …" şarkısı ile anılır. Bu şarkı İstanbul sınırlarını çoktan aşmış bütün Türkiye'ye hatta Türk müziğinin bilindiği her yere yayılmıştır. Şarkıyı herkes zevkle dinler ve terennüm eder. Geçen hafta sonu Üsküdar katibim şarkısı ile değil Üsküdar Sempozyumu ile gündeme geldi. Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen Birinci Üsküdar Sempozyumu'nun beklendiğinden daha büyük bir ilgiyle karşılanması şehir ve şehirli kimliği üzerinde düşünülmesi gereken bir veridir. Yüze yakın farklı konuda tebliğin sunulduğu sempozyumun başarılı olup olmayacağı konusunda düzenleyicilerde ve dinleyicilerde ister istemez bir kaygı vardı. Kaygı vardı çünkü Üsküdar'da böyle bir etkinlik ilk kez düzenlenmekteydi ve nasıl karşılanacağı pek bilinmiyordu. Ama anlaşıldı ki bu tür kaygıya gerek yokmuş ve Üsküdarlı böylesine faaliyetleri beklemekteymiş. Mahalli veya merkezi idareciler için temel mesele, faaliyet gösterdikleri toplumsal zeminin nasıl bir özelliğe sahip olduğunu bilmemek ve halkın ne tür beklentiler içerisinde olduğunu doğru dürüst tahmin edememektir. Evet Üsküdar İstanbul'un tarihi tecrübesinde önemli bir yere sahiptir. Rumeli yakasında Fatih, Eyüp ve Pera nasıl öne çıkıyorsa Anadolu yakasında da Üsküdar öne çıkmaktadır. İslam-Osmanlı İstanbul'unun Anadolu yakası Üsküdar ile tanınmıştır. Bu kimlik son derece önemlidir ve hala Üsküdar'ın Anadoluluğu belirgin bir özellik olarak devam etmektedir. Bütün şehirler gibi Üsküdar da önemli değişmeler geçirmiştir. İslam-Osmanlı kimliğine yeni özellikler eklenmiş, geleneksel kimliği giderek zayıflarken "modern" kimliği öne geçmiştir. Bu süreçte geleneksel kimliğini ne kadar koruduğu, yeni kimlik özelliklerinin nasıl bir şehir yapısıyla bizleri karşı karşıya bıraktığı üzerinde pek çok şey söylenebilir. Üç gün boyunca devam eden Üsküdar Sempozyumunda açılış tebliğini dünyaca ünlü tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık'ın vermiş olması önemlidir. İnalcık henüz İstanbul fethedilmeden bir buçuk asır önce Osmanlıların Üsküdar'a ulaştıklarını gayet ayrıntılı bir şekilde anlattı. İki gün boyunca toplam yirmi dokuz oturumda yüze yakın tebliğin tartışıldığı sempozyumda nerede ise Üsküdar'ın her bir özelliği ele alındı dense yeridir. Ancak tebliğlerin çoğunun daha çok tarihle ilgili olması, günümüz Üsküdar'ının tartışılmasını zorlaştırmıştır. Pek çok toplantıda olduğu gibi devamlı tarih ve geçmişi tartışır ve günümüze bir türlü gelemeyiz. Bu durum kaçınılmaz olarak bizleri günümüzden koparıp tarih ve geçmişle avunmamızı sağlar. Tarih ve geçmiş genellikle olumlu yanlarıyla öne geçirildiğinden avunmak ve yüceltmek için iyi bir fırsat oluşturur. Nerede ise tarihte ve geçmişte hiçbir sorun yokmuş gibi bir tablo ortaya çıkar. Bu yöntemin sorunlu olduğunu belirtmeye gerek yok. Aslında günümüz öncelikle tartışmak ve bugünü açıklarken tarih ve geçmişe müracaat etmek gerekir. Bugünkü sorunların arkaplanını tarihte aramak en doğrusu olmalı. Bu sempozyumun ortaya koyduğu en önemli husus, Üsküdar'ın bu tür etkinlikler için hazır bir şehir olmasıdır. Üsküdar ve Üsküdarlılar kendi tarih ve geçmiş kimliklerinin tartışılmasına, zenginliklerin konuşulmasına, sorunlar üzerinde fikir yürütülmesine hazırdırlar. Bu şehrin yöneticilerinin bu toplumsal yapıyı ve burada yaşayanların beklentilerini bir veri olarak kabul edip onun üzerinde politikalarını oluşturmaları gerekir. Bu sempozyumu gördükten sonra ister istemez herkesin aklına şu soru gelmiştir: Şimdiye kadar neden benzer etkinlikler yapılmadı? 1994 yılından bu yana Üsküdar'da aynı kadro yönetimdedir. Üsküdar'ın tarihi ve kültürel özelliği nedeniyle bu tür faaliyetlerin yapılması gerektiği zaman zaman ifade edilmiştir. Ama nedense şimdiye kadar bu mümkün olmamıştır. Üsküdar Belediyesi pek çok etkinlikte bulunmuştur. Mesela "Şarkılarda Üsküdar" adıyla iki cd'lik bir albüm çıkarmıştır. Gerçekten herkesin takdirini kazanan bu albümü hazırlamak için bu kadar beklemenin haklı bir gerekçesi olabilir mi? İstanbul Büyükşehir Belediyesi benzer türde albümleri seneler önce yayınlamıştı. Bunun benzer çalışmalar yapacak belediyelere örnek olması gerekmez miydi? Mahalle yönetimlerin görevlerinden biri de mahalli kültür değerlerini ortaya çıkarmak ve halka kazandırmak değil midir? Üsküdar'daki yöneticilerin bu tür sempozyumları düzenlemeleri için bu kadar beklemeleri için haklı bir gerekçenin bulunacağını sanmıyorum. Üsküdar İstanbul'un Anadolusu olmakla önemli bir farklılığı temsil etmektedir. Asırlardır kazandığı zengin bir birikime sahiptir. İstanbul kimliğinin ve kültürünün oluşmasında büyük katkıları vardır. İstanbul kimliğinin adeta tamamlayıcısı, Anadoluluğun temsilcisidir. İstanbul biraz Avrupa, Rumeli, Bizans ve biraz da Anadolu, İslam ve Türktür. İstanbul Pera'dır, Eyüptür, Fatihtir, aynı zamanda Üsküdardır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |