Yüzbinlerce öğrenci artık nefesini tuttu, 15 Haziran'ı bekliyor. Öğrenciler, "acaba sınavı kazanabilecek miyim" sorularıyla kıvranırken, anne babalar ise yıllardır ektiklerini biçmek için sabırsızlanıyor. Aileleri çocuklarına baskı yapmamaları için uyaran uzmanlar, başarının ipuçlarını veriyor: "ÖSS herşey demek değil, sakin olun".

Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) için geri sayım başladı. Bir milyon 500 bin öğrenci aylardır rüyalarına giren büyük sınav öncesinde artık son hazırlıklarını yapıyor. Sınav anının eğitim sisteminin çarpıklığı nedeniyle adeta 'kader anı'na dönüşmesi, hem öğrenci hem velilerin kaygılarını en yüksek seviyeye ulaştırdı. Ancak uzmanlar, başarının düşmanı olan kaygıya karşı hem öğrencileri hem de aileleri uyarıyor ve "Sakin olun, ÖSS herşey demek değil" diyorlar.

Kaygı ile kardeş olmayı öğrenin

Fem Bilimleri Merkezi Rehberlik Uzmanı Yusuf Özkan Özburun, aslında kaygının öcü ilan edilmesinin yanlış olduğunu, sınav kaygısının onunla kardeş olunabildiğinde, yerli yerinde ve yeterli ölçüde kontrollü kullanılabildiğinde müthiş açılımlar sağlayabileceğini kaydediyor. Özburun, sosyal çevre ve anne baba baskısı gibi çeşitli nedenlerle oluşan ve endişeye yol açan "otomatik düşüncelerin" bilinmesinin kaygıyla dost olmak için ilk aşama olduğunun altını çiziyor. Öğrencinin ilk olarak "Her şey bende düğümleniyor, her şeyin merkezi benim, düğümleyen de çözen de benim" şeklinde düşünmesi gerektiğini kaydeden Özburun, "Öncelikle zihinsel kalıplarımız, duygusal alışkanlıklarımız ve algısal şartlanmalarımızdaki karanlık noktalarla savaşa girişmeliyiz" diyor.

Özburun, öğrencilere şu tavsiyeleri yapıyor: "Bu sınavda başarısız olacağım ve herkes aptal olduğumu düşünecek', düşüncesi yerine, 'Başarısız olmak ya da olmamak benim elimde. Şansım var, bunu kullanabilirim. Başarısız olsam bile bu benim aptal olduğumu göstermez' şeklinde düşünülmeli. 'Eyvah yine sınav yaklaşıyor ve ben çalışmamı yetiştiremeyeceğim' düşüncesi yerine, 'Önümdeki zamanı kendi yararıma kullanmak benim elimde' gibi olumlu düşünme biçimleri geliştirmeliyiz. Aksi halde kendi kendimizi yenilgiye uğratan bir insan olup, kaygı silahını kendimize yöneltip kendi tahribatımızı hazırlamış olacağız".

Felaket senaryolarını silin

NLP Uzmanı Ece Aktosun, bilgi olarak sınava hazırlanmanın çok önemli olmadığını belirterek, "Eğer öğrenci zihnen ve duygusal olarak o sınava hazırlıklı değilse ne kadar bilirse bilsin bu performansını ortaya çıkarmakta güçlük çeker" diyor. Sınav yaklaştıkça öğrencilerin yüzde 99'unda gerginlik, stres, panik durumunun ortaya çıktığına dikkat çeken Aktosun, NLP teknikleriyle öğrencileri sınava hazırladıklarını ve bunda yüzde 94 oranında başarılı oldukları nı belirtiyor. Aktosun şunları tavsiye ediyor: "Öncelikle beyindeki felaket senaryolarının silinmesi gerekiyor. Öğrenciler, sınav sürecini beyinlerinde olumlu olarak kurgulasınlar, felaket senaryoları silinmeli. Çevrelerinden gelecek 'panik yapma' türünden önerilere kendilerini kapatsınlar. Bu sınavı başarabileceklerine dair kendi kendilerine telkinde bulunsunlar. Sınav onları hedeflerine götüren bir araçtır. Hedeflerini gözden geçirsinler".

LİSE SON ÖĞRENCİLERİ OKULA UĞRAMIYOR

15 Haziran'da gerçekleştirilecek sınava girecek olan lise son sınıf öğrencileri çoktan okullarını terketti. Liselerde son sınıf derslikleri, sınava girmeyen ya da önümüzdeki yıl girmeyi tercih eden birkaç öğrenciye kalmış durumda. Üniversiteye hazırlanan öğrenciler, son günlerini rehber öğretmenlerinden taktikler alarak geçiriyorlar.

Anne babanın desteği çok önemli

Çocuklarınızı, "Başarısız olursan sonucuna katlanırsın", "Sınavı kazanamazsan mahvoluruz" gibi sözlerle korkutmayın. Bu sözler öğrencileri korkutmakla kalmaz, öğrencinin stresini artırır. Artan stres de öğrencinin sağlıklı düşünmesini engeller. Öğrenci sınav öncesinde ve sınavda dikkatini toplama güçlüğü çeker.

Sınava giriş belgelerinin ve sınavda gerekli olabilecek diğer eşyalarının tam olup olmadığını bir kez de siz kontrol edin.

Bilgi seviyesi okulda ölçülmeli

YÖK ve Milli Eğitim eski Bakanı Mehmet Sağlam, "Türkiye'de gençlerin önünü kapatan üniversiteye giriş sistemi en kısa zamanda değiştirilmelidir" dedi.

Sağlam, öğrencilerin bilgi seviyelerinin, okullarında ölçülmesine imkan sağlayan sistemin Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini savundu. Sağlam, üniversiteye girişte, öğrecilerin ortaöğretim notlarının büyük önemi olduğunu kaydederek şunları söyledi: "Öğrenciler lise 2 ve 3. sınıflarda merkezden yönlendirilecek bir sınava tabi tutularak not ortalamaları belirlenmelidir. Bu notlarla, öğrencinin lise mezuniyet ortalaması birleştirilerek, üniversiteye girişte esas alınmalıdır".

« Geri Dön