AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ne barışı?! Artık Ortadoğu'da ve Filistin'de barış olmayacak

Irak'ta Amerikan-İngiliz işgaline karşı direnişin güçlendiği, Musul'da isyanların hava saldırıları ile bastırıldığı, İran'ın işgali ile Suriye ve Lübnan'ın ABD-İsrail denetimine açılması için hazırlıkların yapıldığı, bölgenin silahsızlandırılıp köleleştirilmeye çalışıldığı, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad'ın yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde Filistin'de barış mümkün mü?

Hayır! Asla mümkün değil ve olmayacak! Artık Filistin artık İslam dünyasını hedef alan top yekun işgalin parçası ve işgalin en sert yansımalarını bu topraklarda göreceğiz. Bu tepki, İslam coğrafyasına dalga dalga yayılarak yeni sömürge harekatına karşı özgürlük mücadelelerini tetikleyecek.

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Amerika ve Rusya tarafından hazırlanan ancak AB, BM ve Rusya devre dışı bırakılıp ABD ve İsrail'in elinde Filistinlilere karşı şantaja aracına dönüştürülen, ABD'nin "rejim değişikliği" ve "silahsızlandırma" programının parçası haline getirilen Yol Haritası, daha tartışılamadan İsrail tarafından sabote edildi. ABD Başkanı George Bush'un 3 ve 4 Haziran'da Şarm-el Şeyh'de Arap liderlerle, Akabe'de İsrail-Filistin-Ürdün temsilcileriyle yaptığı zirveler, Filistin'e kan ve ölüm olarak yansıdı. ABD-İngiliz-İsrail üçlüsünün Ortadoğu'da oluşturmaya çalıştıkları yeni statüko çerçevesinde görev dağılımının yapıldığı bu zirveler, birer ihanet anlaşmaları olarak tarihe geçecek.

Zirvede alınan kararlara Filistinliler çok şiddetli tepki verdi. ABD ve İsrail'in, Irak'ın işgalinden önce başlayan "Filistin'de rejim değişikliği" programı, Yaser Arafat'ı tasfiye etmeyi, İslamcı laik ayırımı yapmadan bütün direniş gruplarını dağıtmayı, Filistin halkının özgürlük ruhunu kırmayı ve İsrail'in kuklası bir yönetim krmayı amaçlıyor. ABD ve İsrail tarafından Başbakan olarak atanan Mahmud Abbas, yönetici kadro oluşturulması planının ilk örneği. Hiç kimseyi temsil etmeyen, sadece ABD ve İsrail'in politikalarını uygulamakla görevli olan Abbas, silahsızlandırmayı başlatınca kıyamet koptu. Akabe Zirvesi'nde alınan kararları zafer olarak ilan eden İsrail Başbakanı Ariel Şaron, "İntifada'yı bitirdiklerini" iddia etti. Abbas ise, İsrail'e yönelik saldırıların durdurulmasını istedi. Mültecilerin dönüşüne izin verilmemesi konusunda anlaşma sağlanan zirve, Filistin'de infiale neden oldu.

Barış değil, topyekun savaş dönemi

Abbas'ın, Filistin başbakanı gibi değil, Amerika ve İsrail'in atadığı bir sömürge valisi gibi açıklamalar yapması, ABD ve İsrail'in direniş gruplarına karşı imha harekatı başlatması Filistinli grupları birleştirdi. Hamas, İslami Cihad ve diğer gruplar, İsrail'e ve yeni işgal politikasına karşı ortak hareket etme kararı aldı. Akabe zirvesinden hemen sonra şiddetini artıran İsrail saldırılarına misilleme olarak 4 İsrail askerinin öldüğü çatışma, bu gruplar tarafından ortak yapıldı. Ardından İsrail'in devlet terörizmi örneği olan sivil araçlara füze saldırıları başladı.

Bir hafta içinde üç kez İsrail helikopterleri Filistinliler'e ait araçlara havadan füze saldırısı yaptı. Hedef alınan kişilerin yanında siviller ve çocuklar hayatını kaybetti. Hamas liderlerinden Abdülaziz Rantissi'yi hedef alan saldırıdan sonra Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el Kassam Tugayları, çok sert misillemede bulanacaklarını açıkladı. Hemen ardından Kudüs'te bir otobüse düzenlenen intihar saldırısı ve devam eden İsrail saldırıları Mahmud Abbas'ın ve temsil ettiği misyonun da sonunu getirdi.

Abbas'ı "tüyü çıkmamış piliç"e benzeten Şaron, Filistinli liderlere ve başta Hamas olmak üzere direniş gruplarına karşı topyekun savaş ilan etti. Hamas ise, işgal altındaki topraklarda bulunan yabancıların ayrılmasını, zira çok şiddetli ve yaygın saldırıların başlatılacağını ilan etti.

Bundan sonra İsrail'in ölçüsüz saldırılarını, Filistinli liderlere yönelik suikastlerini, sokak ortasında havaya uçurulan araçları, mülteci kamplarına yönelik yıkım ve katliamları, ABD ve İsrail'in Filistin halkını toptan Ürdün'e sürme hazırlığı olarak şiddeti tırmandırmalarını, bunlara karşı direniş gruplarının sert ve ölümcül tepkilerini göreceğiz.

Abbas'ı tek çözüm görmek, Şaron'un tuzağına düşmek

Arafat'ı ve Hamas'ı devre dışı bırakan hiçbir süreç barışa ulaşamaz. ABD ve İsrail'in Mahmud Abbas üzerinden yürüttüğü proje, sadece Arafat'ı ve Hamas'ı değil, Filistin halkını toptan yok sayıyor. Onları dize getirmeyi, gelmezlerse sürgün etmeyi hedefleyen ABD ve İsrail, hiçbir zaman barışı amaçlamadı. Ayrıca, Amerika'nın Irak'ı işgali, ardından İran, Suriye ve Lübnan'a saldırı hazırlıkları sürdüğü sürece Filistin'de barıştan söz etmek mümkün değil.

Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan krizin ancak İsrail'e yakınlaşarak aşılabileceğini savunanlar, Filistin sorununu da Mahmud Abbas modelinde çözüleceğine inanıyor. Bu büyük bir hata. Abbas, ABD ve İsrail'in çıkarlarından başka hiçbir şeyi temsil etmiyor. Bu şimdiden anlaşıldı. ABD'nin Afganistan'da kurduğu, Irak'ta kurmaya çalıştığı "Karzai modeli"nden başka bir şey değil. Türkiye, Filistin sorununa böylesine dar bir çerçevede bakamaz. Bakarsa, hem Filistin halkına büyük darbe vurmuş olur hem de, bugün Irak'ta sıkıntısını çektiği Amerika'nın işgal politikaları çerçevesinde hareket etmiş olur.

Şaron, önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, ardından da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e yapmayı planladıkları ziyaretleri, gövde gösterisine dönüştürecek, buna izin verilmemeli. Şu iyi bilinmeli: Arafat'ı, Hamas'ı ve Filistin halkını dışlayan bu plan barışı amaçlamıyor. Abbas'ı tek çözüm gören anlayış, Filistin'de barışa değil, Şaron'un planlarına destek verir. Amerika'nın Ortadoğu'da düzenleyici müdahaleleri ve işgalleri devam ettiği sürece de hiçbir modelin Filistin'e barış getirme şansı yok.


14 Haziran 2003
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED