AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Rahatsızım...

Rahatsızım, çünkü eve kapanıp kitap okumak, ya da ne bileyim, kapıya gelen çocuklara şeker dağıtmak varken, oturmuş muhtemelen hiçbirinizin okumayacağı, okusa bile "tatil rehaveti" içinde (eh, bayramlar bayram olmaktan çıktı, uzun, sıkıcı, anlamsız tatillere dönüştü) kafa yormayacağı yazılar yazıyorum.

Önce stratejik ortağımız İsrail, ardından İngiltere, terör saldırılarının bununla sınırlı kalmayacağını, İstanbul'u "zor ve tehlikeli günler"in beklediğini açıkladılar; sanki gizli bir "destablizasyon politikası"nı müjdeler gibi...

Rahatsız edici bir açıklama...

Ürpertici...

ABD Başkanı daha da ileri gitti, Türkiye'nin artık bir "cephe ülkesi" olduğunu, son olaylarla birlikte terörist saldırıların daimi hedefi haline geldiğini/geleceğini açıkladı.

Ve ekledi: "Dünya Usame'nin ne büyük bir terörist olduğunu böylece görmüş oldu..."

UEFA'nın, Türk takımlarıyla ilgili aldığı karar ise, bütün bu açıklamaların üzerine tüy dikti.

Amaç, muhtemel saldırılara karşı Türkiye'yi uyarmak gibi görünüyor ama, ben bu kadar masum olduğunu düşünmüyorum.

Apaçık bir saldırı bu...

Türkiye'ye, Türkiye'deki yarım yamalak istikrara yönelik bir saldırı...

Bush, yegane hedefin terörizmle, terör odaklarıyla ve elbette Usame bin Ladin'le mücadele olduğunu, bu konuda Türkiye'den de katkı beklediklerini söylüyor.

ABD açısından hedef hiçbir zaman Usame olmadı.

Terörizm hiç olmadı.

Terörizm, çünkü, işini bilen ülkeler için, getirisi yüksek bir siyaset biçimidir,

Terörizmin bir "siyaset biçimi" olduğunu/olabileceğini dünya ABD'den öğrendi.

ABD'nin 1970-75 yılları arasında Kamboçya'da yaptıkları "terör" değilse, neydi?

1955'te Endonezya'da...

1956'da Küba'da...

1973'te Şili'de...

1975'te Vietnam'da...

Hatta Panama'da...

Hatta Ortadoğu'da...

O zaman bu durum, bizi, ABD'nin, terörü kullanarak (ve Türkiye gibi gönülsüz müttefiklerini de "bir şekilde" ikna ederek) Asya'ya ve Ortadoğu'ya çöreklenmek istemesinin arkasında başka bir hesap olduğu varsayımına götürecektir.

Nedir bu hesap?

Çok açık:

Afganistan'a yerleşerek nükleer güce sahip Pakistan, Hindistan ve Çin'in bulunduğu havzaya (çünkü Afganistan, bu bölgeye açılan kapı gibidir) yerleşmek, Ortadoğu'da İsrail'e manevra alanı açarak İran'ı, Suriye'yi ve (gelecekte "tehlikeli" bir bölge gücü olmaya aday) Türkiye'yi kontrol altında tutmak.

Ne pahasına olursa olsun, bu hedefinden vazgeçmeyecektir.

Çünkü, karşılığında ödediği bedel (İkiz kulelerin yıkılması, prestij kaybı ve binlerce ölü), oldukça büyük!


27 Kasım 2003
Perşembe
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED