|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İsrail'deki Yahudi nüfusunu artırmak isteyen Sharon Hükümeti, ABD'de 11 Eylül, arkasından Fas ve Türkiye'deki bombalı saldırılardan sonra yeniden İsrail'e göç çağrısı yaptı. Çağrı beklenen neticeyi vermedi.
Son bir kaç yıldır Yahudi kuruluşlarına yönelik saldırılardan İsrail Hükümeti'nin yararlanmaya çalıştığı ortaya çıktı. İntihar saldırıları nedeniyle dışardan göç almayan, İsrail'in Musevi nüfusu artırmak için Yahudi kuruluşlarına yönelik saldırıları gerekçe gösterek İsrail dışındaki Museviler'i İsrail'e getirtmeye çalıştığı kaydediliyor. İsrail Başbakanı Ariel Sharon'un geçtiğimiz günlerde İstanbul'da iki sinagoga yapılan intihar saldırısının ardından İtalya'da yaptığı açıklamada İsrail dışındaki Museviler'in İsrail'e göç etmeleri istemesinin ve Museviler için İsrail'den başka bir ülkenin güvenli olmadığını öne sürmesinin arkasında göç politikasının yattığı belirtiliyor. İsrail Başbakanı Ariel Sharon'un açıklamasına rağmen Türk Musevileri İsrail'e göç fikrine sıcak bakmıyorlar. İsrail'den kaçıyorlar İsrail'de Maariv ve Yediot Aharanoot gazetelerinin geçen yıl yaptırdığı bir araştırmaya göre, Filistin ile İsrail arasında devam eden savaştan ötürü, İsrail vatandaşları ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor. Ankete katılanlardan yüzde 54'ü hayatlarından memnun değilken, yüzde 73 oranındaki bir kesim İsrail'de yetişen gençliğin geleceğini parlak görmüyor. Ankete katılanların yüzde 30'u ise ilk fırsatta İsrail'den göç etmek istediklerini belirtiyorlar. Öte yandan İsrail'den göç etmek isteyen Museviler'in çoğunluğunun genç yaşta olduğu kaydediliyor. Son iki yıl içinde İsrail'den göçenlerin sayısının, dışarıdan göç edenlerin sayısından kat kat fazla olduğu ifade ediliyor. Doğum kontrolüne hayır İsrail'in Arjantin, Fas, Avrupa, Amerika ve Türkiye gibi ülkelerde yaşayan Yahudiler'i İsrail'e göç ettirme politikası başarılı değil. Batı ülkelerinden İsrail'e göç eden Museviler'in de hayal kırıklığına uğradıkları, bu nedenle daha güvende oldukları eski ülkelerine dönme eğilimi taşıdıkları belirtiliyor. İsrail Hükümeti, İsrail'de ve dünyada Yahudi nüfusunu artırmak amacıyla çeşitli kampanyalar yapıyor. Yahudi nüfusunun artırılmasını bir devlet politikası olarak gören İsrail Hükümeti, sözkonusu kampanyaya İsrail dışındaki Museviler'in de katılması için çaba harcıyor. İsrail bir taraftan İsrail'den dışarıya göç vermemek için büyük bir çaba harcarken, diğer taraftan da doğum artışının artmasını sağlamaya çalışıyor. Sözkonusu kampanyalara geçtiğimiz Mayıs ayında İsrail'in kuruluşunun 55. yıldönümünde start verildi. Kampanyada aralarında ünlü pekçok sanatçı, sporcu, aktörün de yer aldığı çok çocuklu İsrailliler'in de katılması amaçlandı. İsrail İstatistik Dairesi verilerine göre İsrail nüfusu 1948'de 800 bin civarında iken bu sayı 2003 yılında 6.7 milyona yükseldi. Sözkonusu artışın sadece dış göçlerle değil aynı zamanda doğurganlığın teşvik edilmesiyle sağlandığı ifade ediliyor. Edinilen bilgilere göre İsrail'deki Yahudi nüfusunu yeterli görmeyen İsrail Hükümeti, dışardan göç almak için yoğun bir çaba harcıyor. İsrail dışındaki ülkelerdeki Yahudi kuruluşlarına yönelik saldırıların ise İsrail Hükümeti'nin kısıtlı da olsa elini güçlendirdiği kaydediliyor. İsrail daha güvenli değil Ariel Sharon Hükümeti'nin uyguladığı politikaların İsrail dışındaki Yahudiler tarafından da çoğunlukla benimsenmediği, İsrail'de yaşamanın hergeçen gün zorlaştığı,Yahudi diasporasında İsrail'e göç fikrinin büyük bir taraftar bulmadığı, tam aksine meydana gelen saldırılara rağmen Fas, Avrupa, Amerika ve Türkiye gibi ülkelerdeki Museviler'in İsrail'den daha fazla güven içinde yaşadıkları belirtiliyor. Arjantin'den ilgi yok İsrail Hükümeti, Kuzey Afrika'da yaşayan ve Falaşa olarak nitelendirilen siyah Yahudiler'i İsrail'e göç ettirdi. Ancak Fas'ta kalan diğer Museviler İsrail'e göçe sıcak bakmıyorlar. Falaşalar'ın, Rus ve diğer Doğulu Yahudiler'in İsrail'deki Avrupa kökenli Yahudiler'e kıyasla ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerine inanmalarının da dışardan göçü olumsuz etkilediği kaydediliyor. İsrail Hükümeti, 1994'te Arjantin'in başkenti Buenos Aires'teki Yahudi Kültür Merkezi'ne yönelik saldırıdan sonra gündeme getirdiği göç politikasını Arjantin'de yaşanan ekonomik ve siyasal kriz sırasında yeniden dillendirdi. Arjantin'den İsrail'e bu dönemde az sayıda Musevi'nin göç ettirilebildiği öğrenildi. FASLI MUSEVİLER ÇAĞRIYA UYMADI
17 Mayıs 2003'te Fas'ın Casablanca kentinde 40 kişinin yaşamını yitirdiği, 100 civarında kişinin de yaralandığı bombalı intihar saldırıları meydana geldi. Bombalı saldırılara uğrayan kuruluşlar arasında bir Yahudi Kültür Merkezi ve bir Yahudi mezarlığı da yer aldı. Fas'taki bombalamalarda da Türkiye'de olduğu gibi hedef alınan kuruluşlara mensup olanlardan çok Faslı Müslümanlar hayatlarını kaybetti. İsrail Hükümeti yetkilileri Fas'ta Yahudi Kültür Merkezi'ne yönelik bir saldırının gerçekleştirilmesi üzerine bu ülkede yaşayan Museviler'i İsrail'e göç etmeye çağırdı. İsrail'in göç işleriyle ilgili bakanı Tsibi Lefine, Faslı Museviler'e yaptığı çağrıda "İsrail'e" göç etmelerini istedi. Hatta bu konuda Fas'taki Yahudi cemaat liderlerine mektup yazdı. Ancak İsrail Hükümeti Fas'taki Yahudiler'in göç ettirilmesi konusunda istediği başarıyı elde edemedi. Faslı Yahudiler de Türk Musevileri gibi tavır göstererek bombalı saldırılara rağmen Fas'ta yaşamayı İsrail'de yaşamaya tercih ettiler.
|
|
|
|
|
|
|