AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M
'Kürtçe isimde tavır siyasi'

Kürtçe isim başvurularında yasak getirilen X, Q, W, harflerinin kullanılmasının bir dilin ses bilgisi açısından önemli olduğunu savunanların yanında bu ısrarı siyasi bir tavır olarak yorumlayanlar da var.

Kürtçe isim yasağının kalkması ile içinde X, Q, W, harflerinin bulunduğu isim başvuruları "Türkçe'ye uygun olmadığı" gerekçesiyle kabul edilmezken taraflar bu talebin dilin fonetiğinden (ses bilgisi) çok siyasi yorumunu ön plana çıkarıyorlar. Bu harflerin kullanılmasını savunan Kürt dilbilimci Zana Farqini, bu talebi "yasaklayıcı mantığa karşı bir tepki" olarak yorumlarken Yavuz Bülent Bakiler bu harflerin kabul edilmesine dil bilgisel anlamda bakılamayacağını bunun siyasi bir tavır olduğunu savunuyor. Fonetik diksiyon halk eğitimcisi ve eski spikerlerden Nedret Selçuker ise bir dilin bütün titizliği ile yerli yerinde kullanılmasından yana olduğu söylüyor.

"Güneydoğu'nun koparılması çabası"

Şair ve Türk dili üzerine araştırmalar yapan Yavuz Bülent Bakiler, soruna dil bilgisi anlamında bakmadığını ifade ederek amacın Kürtler'i Türk-İslam düşüncesinden ayırmak olduğunu savundu. Bu talebin bir kampanya şeklinde yürütüldüğünü hatırlatan Bakiler "Kürtçe öğretim ve Kürtçe isimlerin kullanılması talebinin ardında Güneydoğu'nun Türkiye'den koparılma çabası vardır" dedi.

"Her ses kendi şuuru içinde yazılmalı"

Fonetik Diksiyon konusunda Halk Eğitim uzmanı Nedret Selçuker de bir dilin içindeki bütün seslerin titizlikle kullanılmasından yana olduğunu savunarak "Konuşurken "yogurt", "boga" diyenler var. Bence her sesin yerli yerinde verilmesi gerekir. Her harf kendi şuuru içinde seslendirilirse ahange uygun olur" diye konuştu.

"Kürtçe'ye karşı bir önyargıdır"

Türkiye'deki en geniş Türkçe-Kürtçe sözlüğü yazan ve Kürtçe üzerine dilbilgisi çalışmalarını yürüten Zana Ferqini ise, "Kısıtlamaya gitmek ne kadar insanidir. Bu kısıtlama dile öldürücü bir darbe vurmak demektir. Avrupa'daki Türklerin ğ, ş, ç den dolayı hangi sıkıntılarla karşılaştıklarını biliyoruz" dedi.

'İLK KÜRTÇE ALFABE TÜRKÇE'YE YAKINLAŞTIRILDI'

Kürt Latin Alfabesi oluşturulması sürecinin Türkçe'den çok daha eskiye dayandığını söyleyen Farqini Kürtçe alfabe oluşturma sürecini şöyle anlatıyor: "1912 yılında İstanbul'da yayınlanan Kürt Taleba Hevi Cemiyeti'nin Roji Kürd adlı yayın organında bir yazı yazan Abdullah Cevdat Kürtler'e bir Latin alfabesinin gerekli olduğunu söylüyor. 1919 yılında Celadet Bedirxan pratik olarak ilk alfabe çalışmalarını başlattı. Daha sonra Şam'da 1932'de çıkarılan Hawar dergisinde Latin harfleri ile Kürtçe yazılar çıkmaya başlıyor. Orada Bedirxan oluşturduğu alfabe için; 'Türkiye'de harf devrimi yapıldıktan sonra Alfabe'mi tekrar gözden geçirdim. Kürtçe'yi Türkçe'ye biraz yakınlaştımak için bazı harfleri mümkün olduğunca birbirine yakınlaştırmaya çalıştırdım. Mesela ş ve ç gibi harfleri bildiğim kadarıyla sadece Türkler ve Kürtler kullanılıyor. W, X,Q gibi harfler Azerbaycan'da Türkmenistan'da da kullanılıyor. Kürtler kendi harflerini kullanılmazlık edemezler, dilin yapısı bozulur. Kürtçe'de Welet, vatan anlamına gelir Velet olarak yazılırsa bildiğimiz çocuk anlamına gelir. Dev kelimesi ağız anlamına gelir Dew ise ayran. Sonuçta bir sesin olmaması kelimelerin anlamına da çok etki yapıyor"

  • SELAH KEMALOĞLU,İSTANBUL



  • 27 Kasım 2003
    Perşembe
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Karikatür | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED