|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir önceki yazımızda Merkez Bankası'nın kur politikası ile Eylül ayı ihracat artış oranındaki yavaşlama arasında doğrudan ilişki olduğunu ifade etmiştik. İthalatın artış trendindeki gelişmeler bu önermeyi doğrulayacak niteliktedir. Mantık açıktır: Eğer ihracat artışı döviz kurundaki düşüşten dolayı yavaşlıyorsa, döviz kurundaki düşüşün ithalat artış oranını yükseltmesi gerekir. Özellikle ithalatın Eylül ayındaki gerçekleşmesi ithalat artışının ivme kazandığını ve bunun temel nedeninin de kur politikası olduğunu açıkça göstermektedir. Eylül ayında ithalat 6 milyar doları aşmış ve artış oranı % 36.2 olarak gerçekleşmiştir. Eylül ayı ithalatındaki artış oranı Ocak-Eylül ortalamasının üzerindedir. İlk 9 ayda ithalat % 34.5 oranında artmışken, Eylül ayındaki artış oranı % 36'nın üzerine çıkmıştır. İthalattaki kalemler incelendiğinde en büyük artışın tüketim malı harcamalarında olduğu görülecektir. Toplam ithalat içinde tüketim malı ithalatının önemli paya sahip olmadığından yola çıkılarak, tüketim malları ithalatında Eylül ayında meydana gelen % 57 oranındaki artışın önemli olmadığını söyleyenler çıkabilir. Ya da yatırım ve ara malları ithalatındaki artışların ekonomideki büyümenin göstergesi olduğundan bahisle ithalat artışının olumsuz bir gelişme olmadığı iddia edilmektedir. Bu noktada çok basit mantık hatası yapılmaktadır. Nasıl ki ithal edilen tüketim mallarının önemli bir bölümünün yerli versiyonlarının bulunduğu gibi ithalata konu ara ve yatırım mallarında da, oransal olarak tüketim mallarındaki kadar olmasa da alternatif yerli üretim bulunmaktadır. Buradaki problem kurdaki düşüşün tüketim mallarında olduğu gibi ara ve yatırım mallarında da ithal malların nisbi olarak ucuzlaması ve ithalatının artmasıdır. Kur politikası, ekonomideki büyümenin göstergesi olan ara ve yatırım malları tüketimindeki artışın nereden, yurt içinden mi-yurt dışından mı sağlandığı konusuyla ilgilidir. Eylül ayındaki ihracat ve ithalat arasındaki ters ilişkiyi fark etmişsinizdir. Eylül ayında ihracatın artış hızı düşerken ithalatın artış hızı büyümekte, ithalat ile ihracat arasındaki makas açılmaktadır. Bu süreç hiç kuşkusuz dış ticaret açığı ve cari işlemler açığını büyütmektedir. Eylül ayı itibariyle cari işlemler dengesine ilişkin rakamlar henüz açıklanmamıştır. Görünmeyen kalemlere ilişkin bilgiler, dış ticaret rakamlarından sonra netleştiği için Eylül sonu cari işlemler dengesi üzerinde değerlendirme yapmak imkanına sahip değiliz. Ancak dış ticaret rakamları elimizde olduğu için cari açıkla ilgili genel gidişat hakkında bir şeyler söylenebilir. Öncelikle dış ticaret rakamlarının ortaya konulması gerekir. DIŞ TİCARET AÇIĞI
Dış âlemden satın alınan mal ve hizmetlerle, dış aleme satılan mal ve hizmetlerin parasal değerleri arasındaki ilişkiyi gösteren dış ticaret dengesi Eylül ayında daha da bozulmuştur. Eylül ayında ihracat artış oranının yavaşlaması, buna karşılık ithalatın artış hızının ivme kazanması nedeniyle dış ticaret açığındaki gedik büyümüştür. Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre % 66.3 oranında artmıştır. Dış ticaret açığındaki yüksek oranlı artış Eylül ayı ile sınırlı kalırsa gelecek için önemli bir problem ortaya çıkmayabilir. Dış ticaret açığındaki yüksek oranlı artış önümüzdeki aylarda devam etmesi halinde, kur politikası sadece Merkez Bankası'nın inisiyatifine bırakılmayacak kadar önem kazanır. Hükümetin daha aktif hale gelmesi gündeme gelebilir, daha doğrusu gündeme gelmelidir. Dış ticaret açığındaki büyümeyi durduracak kur politikası uygulanmadığı taktirde ekonomideki kırılganlığın daha da büyüyeceği ve içerde ve dışarıda meydana gelecek, küçük boyutlu olsa dahi, siyasi ve ekonomik dalgalanmalardan kolaylıkla olumsuz yönde etkileneceği aşikardır. Cari işlemler dengesinin de dış ticaret açığına paralel seyir izlemesi kuvvetle muhtemeldir. Zira, cari işlemler dengesinin en önemli kalemi ithalat ve ihracat rakamlarıdır. Görünmeyen kalemlerin belirleyicisi olan turizm gelirlerinde 2004 yılı için, geçmiş yıllarda gerçekleşenin çok üzerinde bir beklenti olmadığına göre cari açıkta da artış ortaya çıkabilir. Hatta, döviz kurunun düşüklüğü ve buna bağlı olarak yurt dışı tatil imkanlarının nisbi olarak ucuzlamasının turizm giderlerini artırması nedeniyle cari açık tahmin edilen rakamların üzerine çıkabilir. Ekim ayında döviz kurunda meydana gelen yükselmenin, Ekim ve müteakip aylardaki ithalatın artış hızında düşüşe yol açmasını temenni ediyoruz. Aksi halde Eylül ayı dış ticaret rakamları, beklentilerin olumsuza dönüşün başlangıç noktası olabilir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |