AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ve eser, ve yazar, ve okuyucu ve eleştirmen..

Ve su, ve ateş, ve toprak, ve rüzgar... Hayatın dört şeyle kaim olması gibi, edebiyat da dört ana unsurla kaim: Ve eser, ve yazar, ve okuyucu, ve eleştirmen.. Bugün edebiyat dünyasında eser var, yazar da, ve okuyucu da. Olmayan, olsa bile varlığı en az hissedilen unsur; eleştirmen.

Eleştirmenin yazar ile okuyucu arasına girdiği eleştirilerinin yapıldığı günlerden, eleştirmenin saf dışı olduğu (tutulduğu), yazarın eseriyle okuyucusu arasına girip; eseri üzerine, eserin yaratım süreci üzerine, eserin özellikleri, eserde yapılmaya çalışılanın 'ne' olduğu üzerine konuştuğu, konuştuğu ve konuştuğu bir döneme gelindi. Bir kitap yayınlanır yayınlanmaz ve hatta daha yayınlanmadan, yazarının televizyonlarda, gazete ve dergilerde kitabı üzerine konuşması artık hepimizin normal karşıladığı bir durum halini aldı. Edebiyat takipçisi okur, kitapla, yazarın kitap üzerine söyledikleri ile, kültür habercilerinin hazırladığı (ki bir çoğu edebiyat hafiyeliği düzeyinde seyreden) haberlerle karşılaşıyor ama edebiyat eleştirmenlerinin değerlendirmeleri ile neredeyse hiç karşılaşmıyor. Edebiyat eleştirileri, az satan bir kaç derginin sayfaları arasında kalıyor ve çoğu zaman bu bile eleştirilen eserin yazarını tedirgin edebiliyor.

Eleştiri, temelde öznel bir iştir ve her edebiyat okuru kendi bilgi birikimi, estetik ve dünya görüşü çerçevesinde okuduğu eser üzerine fikir yürütebilir. Ancak bu işi uzun yıllar boyunca, belli bir disiplin içinde ve büyük emek harcayarak yapan edebiyat eleştirmenleri, sıradan bir okurdan farklı olarak eserin hem yaşanılan zamanla, hem de zamanı ve mekanı aşan evrensel sanat mirasıyla bağını ortaya koyarlar. Ne kadar çok sözü edilirse edilsin, ne kadar çok satarsa satsın; sözkonusu metnin şişirilmiş bir balon mu yoksa, geleceğe de kalacak edebi bir değer mi olduğunun notunu düşerler.

20. yüzyılda akademik disiplinler çerçevesinde ele alınmaya başlanan; dilbilim, tarih, felsefe, sosyoloji, hukuk ve psikiyatri.. disiplinlerinin verilerince değerlendirmeye tutulan bir edebiyat eserini, eleştirmenler dilsel, biçimsel, anlamsal ve estetik özellikleri bakımından belli ölçülere göre inceleyerek, edebi değerinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olurlar. Bu özellikleri ile de, okuyucu için olduğu gibi eserin yaratıcısı için de vazgeçilemez bir önem taşırlar.

Sesleri kısılan yahut bir eserin üretiminin hemen ardından profesyonel reklamcıların gazete, dergi, televizyon gibi kitle iletişim araçları marifetiyle koparttığı tantanada sesleri duyulmayan edebiyat eleştirmenleri, edebiyatın vazgeçilmez unsurlarından biri olmalarına, uzun zaman alan titiz bir işçiliği gönüllü yapmalarına rağmen, günümüzde en 'sevilmeyen' kişiler. Yazıp söyledikleri nedeniyle, başta yazar olmak üzere kitabı yayınlayan editör / yayınevi ve ülkemizde yeni bir kurum olan ve giderek kendi etrafında çelikten bir zırh oluşturan yazar ajanı tarafından yazarı ve eseri anlamama gibi suçlamalara, edebiyat merkezli etkinliklerden dışlanma gibi tehditvari tutumlara maruz kalabiliyorlar. Bir eleştiri metninin yayınlanmasının ardından, eleştirmenlerin değerlendirmelerinin serinkanlı bir şekilde değerlendirilmesi, günümüz edebiyat ortamında şimdilik pek mümkün görünmüyor. Eleştiri kurumunun çekişmelerden, kalem ve kişilik kavgalarından uzaklaşabilmesi ise, yazarın yazıp bitirdikten sonra romanından / öyküsünden / şiirinden; eleştirmenin yazdığı eleştiri metninden olabildiğince uzak kalabilmesinde yatıyor.

Edebiyat dünyasıyla birlikte insanın içini de daraltan pek çok şeyin yanısıra edebiyat cephesinde yeni ve güzel şeyler de oluyor. Daha önce yayınlanan anıt sayıların yanısıra, Türk öyküsü, şiiri ve romanı üzerine özel sayılar hazırlayan edebiyat dergisi Hece, son sayısını 'eleştiri'ye ayırarak bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor. Bu alanda kafa yoran isimleri bir araya toplayan eleştiri özel sayısı, bin sayfayı bulan içeriğinde eleştiri kavramına sekiz ana başlık altında yaklaşıyor. 'Neredeler' deyip durduğumuz eleştirmenler, her edebiyat okurunun ihtiyaç duyacağı kalıcı bir eser ortaya koyan Hece'de hep bir ağızdan 'biz burdayız' diyor.
Hece'ye ulaşmak için tel: 0 312 419 69 13


10 Mayıs 2003
Cumartesi
 
FADİME ÖZKAN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED