AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Üç karanlık isim: Neden konuştular, ne istiyorlar?

Önce Poul Wolfowitz. Sonra Marc Grossman, Ardından da Richard Perle... Biri ABD Savunma Bakan Yardımcısı. Diğeri Dışişleri Bakan Yardımcısı. Üçüncüsü ise Savunma Bakanlığı Danışma Kurulu üyesi. Ancak üçünün de resmi görevlerinden çok daha önemli ortak özellikleri var ve söylemlerini bu ortaklıkları belirliyor.

Üçü de aynı klübün üyeleri. Üçü de aynı ideolojik perspektife sahip. Üçü de küresel işgal harekatının öncülerinden. Üçü de Yahudi lobisinin sembol isimlerinden. Üçü de Ortadoğu'yu yeniden yapılandırma projesinin mimarlarından. Üçü de, Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin uygulanabilmesi için mücadele veriyor. Üçünün de uzmanlık alanı İslam coğrafyası. Üçü de İslam'ın küresel düzeyde kontrol altına alınması projesinin hararetli savunucuları. Üçü de "İslamcı terör" palavrasının kilit isimleri. Üçü de, bu amaçla Müslüman ülkelerde İslamcı gruplara yönelik tasfiye operasyonlarının itici gücü. Üçü de Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar/Orta Asya'da etkin rol oynuyor. Üçü de Türkiye ile çok yakından ilgileniyor. Üçü de Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin iç siyasi dengelerinde söz sahibi. Üçü de Afganistan'la başlayıp, Irak'la devam eden, yakında bütün Ortadoğu, Güney Asya ve Orta Afrika'ya uzanacak olan İslam coğrafyasını köleleştirmeyi amaçlayan işgal kampanyasının "derin" adamları.

Üçü de demokrasi söylemlerini ağızlarından düşürmez ancak demokrasiye asla inanmaz. Üçü de laikliği savunur ancak laikliğe karşıdır. Üçü de, Kilise ve devletin ayrılmasının ABD'nin kurucularının yaptığı en büyük hata olduğuna, seküler toplumun en kötü şey olduğuna inanan felsefi arka plana sahip ekibin içinde yer alır.

Üçü de savaşın ve dış tehditlerin ulusu bir arada tutan en önemli etken olduğunu savunur. Üçü de Sovyetler yıkılıp komünizm tehdidi ortadan kalktığında Amerika'nın bütünlüğünün tehdit altına girdiğine inananların, bu amaçla İslam'ı yeni tehdit olarak öne çıkaranların arasındadır. Üçü de Hristiyan-Yahudi işbirliği içinde yeni bir dünya düzeni arzular. Üçü de, yeni küresel sistem inşasının, yeryüzünün orta kuşağı olan İslam coğrafyasının kontrol altına alınmasıyla mümkün olduğuna inanır ve bu gün aslında bu amaçla bir Haçlı Savaşı'nın yürütülmesinde öncü görevler üslenmiştir. Üçü de, Türkiye'yi kendi coğrafyasından uzaklaştırıp İsrail'in dümen suyuna sokma peşinde. Üçü de bu amaçla oluşturulan Türkiye-İsrail Ekseni"nin savunucusu.

Şantajla cepheye sürme stratejisi

Üçü de, farklı üsluplar kullansalar da aynı şeyleri söyledi. Birer gün arayla yaptıkları Türkiye'ye yönelik açıklamalarıyla, Irak'ın istila edilmesinden sonra "küresel yağma çetesi"nin bölgede atacağı adımları ve bu dönemde Türkiye'ye nasıl bir rol verileceğini ortaya koydular. Türkiye'nin Irak işgalinde takındığı tavrı eleştirmekten ziyade Türkiye'nin İran ve Suriye'ye karşı nasıl konumlandırılacağını söylediler. Amaçları, geçmişin faturasını çıkarmaktan ziyade geçmişi şantaj olarak kullanıp Türkiye'nin geleceğini ipotek altına almak. Bunun için Türkiye ile ilişkileri İran ve Suriye ile düşmanlık şartına bağladılar. Bu politikanın sadece söz konusu üç kişinin kişisel söylemleri olduğu sanılmasın. Onlar, Amerikan yönetiminin resmi tezini dile getirdiler. Zira onlar, bugün Amerika'yı yöneten, dünyayı da yönetmeye kalkışan karanlık ekibin sözcüleri.

Wolfowitz'in söylemlerini eleştiren Amerikalılar'a bakın: Aynı şeyleri söylüyorlar. Onlar da Türkiye'nin ABD ile yakınlık içinde bulunma şartının Suriye ve İran'a düşman, İsrail'e dost olmakla mümkün olduğunu söylemiyorlar mı? Bush'un Güvenlik Danışmanı Condoleeza Rice "Suriye'ye askeri müdahale zorunlu hale gelebilir" derken "şahin" olmayan Dışişleri Bakanı Colin Powell aynı şeyleri söylüyor. Sadece üslup farklı. İyi polis-kötü polis oyunu...

Wolfowitz'in sözlerinin Bush yönetiminin "haddini bilmez ve küstah" tutumunu yansıttığını söyleyen ABD Kongre üyesi Robert Wexler, Türkiye'nin ABD ile ilişkileri yumuşatmak için İsrail'i ziyaret etmek zorunda olduğunu söylüyor. Wexler, "Ankara ile Washington arasında işler yolunda değil. Türkiye, parlamentoda bu konuda tartışma açmalı ve ne tür bir politika izlemek istediğini saptamalı. İsrail Dışişleri Bakanı Türkiye'ye gitti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de İsrail'e gitmeli" dedi. Aynı dönemde Powell Şam'a ultimatom verirken Bush yönetiminin, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na İran'ın nükleer silahsızlanma anlaşmasını ihlal ettiği yönünde açıklama yapması için baskı uyguladığı ortaya çıktı.

Kenarda kalmış uluslarla ittifak

Türkiye'nin ABD ile yakınlığı Almanya'nın ABD ile yakınlığından öncelikli değildi. Şimdi Almanya karşı safta. ABD geleneksel müttefiklerini kendisi devre dışı bıraktı. Artık onları bir yük ve yeni küresel sistem inşasında engel olarak görüyor. Amerika'nın yeni müttefikleri birkaç gündür Washington'da ağırlanan yedi Doğu Avrupa ülkesi ile İngiltere, Avustralya, Katar, Filipinler gibi ülkeler. Amerika, kenarda kalmış, uluslar arası arenada varolamamış uluslarla yeni bir müttefik hattı, zinde güçler oluşturuyor. Onlara tarihe geçmeleri için şans tanıyor. Bu ülkeler de kendilerini ispatlamak için ABD'nin politikalarını onaylıyor.

Bu açıklamalardan sonra Türkiye üzerinde baskılar artacak. Ankara'ya, "ya ABD-İsrail-İngiltere safında açıkça yerini al ve onların düşmanlarını düşman olarak kabul et, ya da sen de karşı safta yerini al" denilecek. Irak konusunda Türkiye'yi kullanamadılar. İran ve Suriye'ye karşı kullanmak için ince bir politika uyguluyorlar. Türkiye'yi şantajlarla bu iki ülkeye karşı kışkırtıyorlar. Aynı zamanda Avrupa Birliği'nin dışına itmeye çalışıyorlar. Zira ABD-Avrupa kamplaşması sadece Türkiye'nin pozisyonunu değil, küresel sistemin ana karakterini belirleyecek.

Ortadoğu'da "ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü"nün tehdit etmediği hiçbir ülke var mı? Sadece Türkiye vardı. Ama şimdi Türkiye de tehdit ediliyor. Yeni Ortadoğu-Kafkaslar-Orta Asya perspektifinde Türkiye'ye bir şeyleri feda ettirecekler: Gönüllü ya da zorla...


10 Mayıs 2003
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED