|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika dediğiniz nedir? Güçlü silah, güçlü ekonomi, güçlü siyaset mi sadece? Sadece o üç Allah'ın belası şey mi? Aynı zamanda senato, aynı zamanda basın, aynı zamanda Hoollywood, aynı zamanda kamuoyu değil mi? Perle'ü, yani "karanlıklar prensi"ni çatır çatır yediler işte... Yanlış hesabın, yanlış fizibilitenin, "yanlış ve haksız eylem"in kurbanı oldu. İstifa etmek zorunda kaldı. Perle'ün istifası, Irak'ta işler sarpa sardıkça, "takım düzeni"nin bozulacağını, "takım oyunu"na ayak uyduramayanların ya kendi inisiyatifleriyle, ya da "savaş şebekesi"nin kararıyla açığa düşürüleceğini gösteriyor. Devamı gelecek. Rumsfeld'i de aynı akıbet bekliyor. Rumsfeld kim? Şebekenin diğer üyelerinden farkı, geçmişte petrol ve silah işine bulaşmamış olması; Dick Cheney ve yarenleri, Halliburton firması marifetiyle el altından Irak'a silah, mühimmat ve kimyasal madde satarken, Rumsfeld Pentagon'un dip ve korunaklı odalarında "soğuk savaş tezleri" üzerinde egzersiz yapıyordu. Azgın bir savaş yanlısıydı, Sovyetler Birliği'yle 1972 yılında imzalanmış SALT II anlaşmasının tek başına canına okumayı başarmıştı; yeteneksiz, güvenilmez ve pathetic olabilen tipik bir "şahin"di. Elan, birçok medya kuruluşunda hisse ve yetki sahibi; aynı zamanda Amerika'nın "savunma" işlerini deruhte ediyor. Ama topun ağzında... Çünkü Amerikan kamuoyu ve silahlı kuvvetlerin üst düzey kesimi, tabii bu arada Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Tommy Franks, Irak'ta alınan başarısız sonuçları Rumsfeld'e fatura ediyor. Doğrusu da bu zaten... Rumsfeld, "şok ve dehşet harekatı"ndan sonra Irak'ın dağılacağını, gizliden gizliye Saddam'a diş bileyen şii çoğunluğun Basra'yı, koalisyon kuvvetleri adına stablize edeceğini umuyordu. Tersi oldu. Koalisyon kuvvetleri, Basra'da, ummadıkları bir direnişle karşılaştılar. Nasıriye'de batağa saplantılar. Necef direniyor. Olanca silah gücüne rağmen, bir türlü Irak'ın denizle bağlantısını kesemiyorlar. Amerikan kamuoyu, şimdi, "şok ve dehşet planı"nın nasıl gümlediğini tartışıyor. Sonradan öğreniyoruz ki, general Franks, "Kuzeyden Irak topraklarına geçiş izni verilmeyen Amerikan kuvvetlerinin, hiç değilse başka bir yoldan Irak'a sevki sağlanıncaya kadar harekatın ertelenmesini" talep etmiş. Rumsfeld bunu reddetmiş. Irak'taki savaşta, "şu andakinden çok daha fazla asker ve zırhlı araç gerektiği" yolundaki önerilere de sık sık karşı çıkmış. Bağdat bombalanıyor, ama, Basra'da eski hareketlilik yok. Operasyon, durmadıysa da, yavaşladı. Eski istihbaratçılar, Rumsfeld'in, "işgalin başladığı günden itibaren askeri operasyonun çok iyi seyrettiği" açıklamalarını sürekli yalanlıyor. Daha önce, operasyona bir ay kadar ara verildiği açıklanmıştı; Rumsfeld şimdi televizyon televizyon dolaşıp, savaşta herhangi bir duraklamanın ya da ateşkesin sözkonusu olmadığını anlatıyor. Tabii, Tommy Franks'ı da "ellerini yıkayıp bu işten sıyrılmaya çalışmakla" suçluyor. Anlayacağınız, işler iyi gitmiyor. Koalisyon çatlamak üzere... Rumsfeld'in istifası ya da tasfiyesiyle, muhtemelen "troyka" da çatlayacak...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |