|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Generaller de sonunda bizim gibi insanlar. Biz neden etkileniyorsak, onları da aynı şeyler etkiliyor: Filmler, oyunlar... Dün, burada bir filmden söz ettim. Bazılarınız, okurken, "Şimdi film zamanı mı?" düşüncesini içinizden geçirmiş olabilirsiniz. Oysa, dün bir dergide okuduğum habere göre, Bağdat'ta ABD saldırılarına karşı taktik geliştiren Iraklı subaylar da büyük çapta bir filmden etkilenmişler. Amerikalılar ise, savaşa, önce bir oyunla hazırlanmışlar... Iraklı subayların izleyerek taktik belirlediği film 'Black Hawk Down' (Black Hawk düştü)... Pulitzer ödüllü gazeteci Mark Bowden'in kitabından çevrilen filmde ABD'nin Somali çıkartması işleniyor... İlk çıktığında kitabı okumuş, bizde neredeyse "Somali kahramanı" pâyesi verilecek kadar konu ile özdeş hale getirilen Org. Çevik Bir'den tek satırla söz etmeyişine şaşırmıştım. Geçen yıl gösterime giren filmi, Saddam yönetimi, çoğaltarak generallerine dağıtmış... Sebebi şu: Mogadişu'da düşen iki helikopterden arkadaşlarını kurtarmak için operasyon düzenleyen 18 Amerikalı askerin hepsinin Somalililer tarafından öldürülmesi üzerine, ABD'nin Somali'den çekilme kararı aldığını anlatıyor film... Iraklılar, filmi, biraz da Amerikalıların zihin dünyasına girmek için izlemekteler... Time dergisi, haberinde, "Iraklılar, ülkelerine yönelik saldırılarda da çok sayıda Amerikan askeri ölür veya yaralanırsa, ABD'nin savaşı sona erdireceğine inanıyorlar" kanaatine yer veriyor... Savaş ve film hikâyesi bu; peki ya oyun? Irak'taki kara kuvvetlerinin başında bulunan Gen. William Wallace, Rumsfeld ve ekibinin savaşı berbat ettiği yolunda eleştirileri yüksek sesle ifade etmeye başladı. Washington, Gen. Wallace'ın açık sözlülüğünden hiç mutlu değil. Ben ise, ilk günden beri, Wallace'ın sözlerini arşivliyorum. İşte size ondan iki cümle: "Savaş oyunlarında karşımıza konulandan çok farklı bir düşmanla savaşıyoruz. Burada olduklarını biliyorduk, ama nasıl savaşacaklarından habersizdik..." Henüz merak etmediyseniz, 'savaş oyunu' kavramı size tanıdık gelmiş demektir. Oysa, ben, Wallace'ın sözlerini okurken karşılaştığımda, bunun, 'mavi kuvvetler – kırmızı kuvvetler' türü bir tatbikat olduğunu anlamamıştım. Meğer, Amerikalılar, Irak'a saldırıları planlarını oyun haline getirip canlandırmışlar. 13 bin asker katılmış üç hafta süren tatbikata, 200 milyon dolara yakın bir para harcanmış... Evdeki hesabın neden çarşıya uymadığını eğilin de kulağınıza fısıldayayım: Oyunda hile yapılmış da ondan... Oyunda 'düşman ordusu' komutanı olarak atanmış Gen. Paul Van Riper, tatbikat sırasında, "Hemen her şeyin ABD kuvvetlerine kazandıracak biçimde düzenlendiği" iddiasında. Skandalı, savaş oyunundaki 'düşman kuvvetler komutanı' görevinden çekilerek aleniyete dökmüş Gen. Riper... Savaş oyununda, ABD kuvvetlerinin saldırmaya hazırlandığı ülke bir Ortadoğu ülkesiymiş; Irak da İran da olabilirmiş... Gen. Riper, kendisine, "Sen düşman kuvvetleri komutanısın" dendiğinde, ABD ordusunun zayıf noktalarını ortaya çıkartmak üzere 'gerçek bir tatbikat' yapılacağını sanmış... Ancak, kısa sürede bunun bir 'oyun' olduğu ortaya çıkmış... Amirleri, "Kuvvetlerini bizimkilerin işini kolaylaştıracak biçimde yönlendir" tâlimatı vermişler Gen. Riper'a... Şunlar onun sözleri: "Hava savunması yapmak yerine, kara ve deniz komandolarının başarıyla inmelerini sağlayacak biçimde konuşlandırılmamız istendi. Hava savunma mekanizmamızı ya kapatmamız, ya da başka bir yere götürmemiz emredildi." Böyle olunca da, 'oyun gibi tatbikat'ta, 'düşman kuvvetleri' kısa zamanda yenebilmiş ABD ordusunu temsil eden askerler... Gen. Riper, taktik belirlemede Amerikan filmlerini bile dikkate alan Irak komuta kademesinin zihin dünyasına uygun hamleler planlamış tatbikat için. Sözgelimi, Amerikalıların elektronik dinleme cihazlarını atlatmak için haberleşmeyi motosikletli kuryelerle yaptırmış. Körfez'e gelen ABD gemileri üzerinde uçurduğu hafif uçaklar ve denizde bulundurduğu küçük botlara amaçsız manevralar yaptırıp ardından sürpriz atağa kaldırmış ve donanmaya büyük zarar verdirmiş... Gözlemciler hemen tatbikatı durdurmuş, oyun Amerikan donanmasına şans tanıyacak biçimde yeniden başlatılmış... "Kimin kimi yeneceği bilinmeyen, serbest bir çatışma olacağı söylenmişti tatbikatın; oysa önceden belirlenen sona uygun götürülmek istendi" kanaatine varınca, hileye daha fazla tahammül edemeyen Gen. Riper, "O halde bana müsaade" deyip tatbikatı terk etmiş... Amerikalılar kumarda hileyi büyük ayıp sayan bir kültüre sahipler; böyle olduğu için, ölümcül sonuçlar doğuracak bir savaşa hazırlanmak üzere düzenlenen tatbikatta hile yapılması anlaşılır gibi değil. Tatbikatın Rumsfeld ekibinin savaş taktiklerini test etmek üzere düzenlendiği bilgisi biraz açıklayıcı. Esas açıklayıcı not ise, 21 yılını CIA'ye vermiş madalyalı ajan Robert Baer'den: "Amerikan halkı, Kongre ve Başkan, bu savaşa, Washington'daki yeni-muhafazakâr şahin kadro tarafından kandırılarak itildiler. Başkan Bush'a yalan söylendi, 20-30 yıldır ülkelerinden uzak yaşayan, Irak'taki gerçekleri bilmeyen mülteci konumundaki Iraklıların yanlış bilgileriyle beslendi..." Savaş değil, yalan-dolan mekanizması...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |