En nihayet uzun bir bekleyişten sonra İsmail Kara'nın 'Hilafet Risaleleri/İslam Siyasi Düşüncesinde Değişme ve Süreklilik' adlı eserinin birinci cildi (Klasik Yayınları arasından) yayımlanmış bulunuyor.

Eser tahminen 6 ciltten müteşekkil olacak... İlk iki cildi, II. Abdülhamid devrinde yayımlanan hilafet risaleleri teşkil ediyor. Buna mukabil 3. ve 4. ciltler II. Meşrutiyet devrine, 5. ve 6. ciltler ise Cumhuriyet devrine tahsis edilmiş... (Hemen haber vereyim, 2. cilt de yakında basılacak.)

Bu projenin, henüz İsmail Kara'nın zihninde taslak halinde bulunduğu günlerden beri tanığıyım.... hazırlık aşamalarından, uzakta. bulunduğum günlerde bile mümkün mertebe haberdar oldum... bu bakımdan ne kadar yorucu, ne kadar zahmetli ve ne kadar karmaşık bir sürecin mahsulü olduğunu yakından biliyorum...

Dile kolay... tekmili birden 80'e yakın hilafet risalesi.... Türkçe/Osmanlıca, Arapça, Farsça, Urduca, İngilizce, Fransızca gibi muhtelif dillerde ve dahası muhtelif bölgelerde yayımlanmış ender'un-nevadir risaleler... büyük bir kısmının isimleri bile ilk kez ilim âleminin malumu oluyor... adları bilinen bir kısmını ise kim nereden bulup da istifade edebilecek?... elde edilen bir kısmına gelince, bunları da kim nasıl okuyup da anlayacak?... inceden inceye tedkik, tahkik ve tahlil de cabası.... büyük bir ekip çalışmasının mahsulü.... üstelik çoğu İsmail Kara'nın elinde yetişmiş genç talebelerin -gerçekten de takdire şayan- katkılarıyla.... bir de tabii bu arada birçok değerli ilim adamının, akademisyenin katkıları var... bilhassa bu meyanda Ş. Tufan Buzpınar ile Azmi Özcan'ın birinci cildin girişini süsleyen o vâkıfâne incelemelerini zikretmeden geçemeyeceğim: 1) II. Abdülhamid Döneminde Osmanlı Hilafetine Muhalefetin Ortaya Çıkışı: 1877-1882, 2) İngiltere'de Hilafet Tartışmaları: 1873-1909. Takdir yetmez, kendilerini tebrik ederim...

Hoca-talebe ilişkilerinin artık unutulmaya başlayan o verimli suret-i kadimesini bizlere yeniden hatırlatan şu satırlar, kitabın bence asıl mayasını oluşturan samimi ruhu göstermesi bakımından çok ilgi çekici...

- Birkaç yıldır Osmanlıca Çağdaş Türk Düşüncesi metinleri okuyarak, kavramları ve satıraralarında işleyen mantığı tartışarak fahrî dersler yaptığımız talebe arkadaşlarımın bir kısmının bu risalelerin hazırlanmasında istekle ve gayretle rol sahibi olmaları, hem derslerimizin semere vermiş olması hem de onların belli seviyede isbat-ı vücut etmeleri açısından beni ziyadesiyle memnun ve bahtiyar etmiştir. Her ders döneminin sonunda benden helallik istediklerinde onlara, 'Hak helal etmek öyle kolay mı? Sıradan bir helallik istiyorsanız sizde benim zaten hakkım yoktur, size öğretmeye çalıştıklarımla fiilî ve kitabî hocalarımın bendeki haklarını ödüyorum, ama gerçekten helallik istiyorsanız bu sizin elinizdedir: öğrettiklerimi başkalarına öğretecek veya çalışmalarınızda derslerimizin ciddi izlerini üst seviyede göreceğim' derdim. -hazırladıkları metinlerin bir kısmına nihai şekli vermek benim için hayli yorucu da olsa- söz yerini bulduğuna göre artık ne denebilir: Helal olsun!

Bu toprakların kendini arayan insanına bıkıp usanmadan yine bu toprakların malzemesinden devşirip bir araya getirdiği eserlerle hizmet etmeyi şiar edinmiş bu çalışkan fikir adamı için söylenebilecek ne var?

Sizi bilmem ama en azından benim söyleyecek bir iki sözüm var:

Bazı fikir adamlarının ismi eserlerinin isminin önündedir, bazılarının da arkasında.... Eserlerinin ihtişamının kendi ihtişamını gölgelemesine bile isteye izin veren mahviyyet erbabı ise başka bir sınıfı teşkil ederler ki bazen tarih onların bu tevazuuna aldırış etmez ve kendilerini gerçek mevkilerine yerleştirerek gelecek nesillerin bu ihtişamı -eserleri aracılığıyla olsun- seyretmelerini arzular. Şimdiden yüzünün kızaracağını bilerek söyleyeyim ki İsmail Kara bu son sınıfa mensup zevat-ı kiramdandır.

Sa'yi meşkur ola!

DÜCANE CÜNDİOĞLU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu