T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

E K O N O M İ
Kalitesiz üretimin maliyeti 20 milyar dolar

Kalitesizliğin büyük bir sorun olduğunu söyleyen KalDer Genel Sekreteri İrfan Onay, "Kalitesizlik yüzünden uğradığımız zarara ilişkin yapılan çalışmalar, ekonominin bu yüzden 15-20 milyar dolar civarında kayba uğradığını gösteriyor" dedi.

Kalite Derneği çağdaş kalite felselesinin ülkemizde etkinlik kazanması veya yaygınlaştırılması amacıyla 1991 yılında kuruldu. Alışılmış kalite-kontrol uygulamalarının ötesinde, çağdaş kalite felsefesini benimseyen bir dernek konumunda KalDer. Toplam Kalite Yönetimi'ni uygulayan ve uygulamak üzere hazırlıklarını sürdüren kuruluşları bünyesinde toplamayı amaçlıyor. Destekleyen 949 kuruluşu temsilen 1351'i asil, 491'i fahri, 44'ü öğrenci olmak üzere derneğin toplam 1886 üyesi bulunuyor. KalDer Genel Sekreteri İrfan Onay ile kalite üzerine konuştuk. Önay, röpartaj sırasında dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de her geçen gün farklı sektörlerin, kalite konusuna ilgi göstererek KalDer camiasına katıldığını dile getirdi. Onay "Endüstrinin hemen her sektöründen üyesi olan derneğimize bunun yanısıra, bankalar, sigorta şirketleri, sağlık kuruluşları, eğitim kurumları, yerel yönetimler ve silahlı kuvvetlerden katılımlar olmuştur"dedi.

Neden önce fiyat değil, model değil de kalite önemli? diye başlamak istiyorum.

Kalitenin tanımına göz attığımızda, "yüksek vasıflı, üstün mükemmellik", "standarttan sapmanın olmaması", "beklentilere uygunluk", "ürün ve hizmetlerin müşteri gereksinim ve beklentilerine uygunluğu" terimleri ilk olarak akla gelmektedir. 1990 yılında kurulan KalDer, sadece ürün kalitesini yükseltmeyi amaçlayan bir kuruluş değil. Şirketlere rekabet edebilmeleri ve ayakta kalabilmeleri için bir yönetim modeli sunuyor. Bu bağlamda kalitenin tanımını oluşturan bu kriterler aslında bir ürün ya da hizmetin fiyat, model ya da kapasitesinden öte tüm özelliklerini kapsayan geniş bir tanımı içermektedir.

Kalitesizlik yüzünden uğradığımız toplam zarar oranı belli midir?

Kalitesizlik yüzünden uğradığımız zarara ilişkin yapılan çalışmalara bakarak bir rakam söylemek gerekirse, ekonomimize 15-20 milyar dolar civarında bir zararı oluyor diyebiliriz.

Türkiye'de kalitenin miladı ne zaman başladı dersek neler söyleyebilirsiniz?

Tarihsel gelişime baktığımızda dünyada kalite hareketi birçok evre geçirmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonra ekonomilerini canlandırmak için savaş veren Japonlar Deming, Juran gibi Amerikalı uzmanlarla tekrar insanın öne çıktığı kalite sistemlerini geliştirmişlerdir. Japonların bu başarısı, çalışana işini geliştirme sorumluluğunun iadesini gündeme getirmiştir.

Ülkemizde ise bu sistem ahilik ve loncalara kadar gidebilir. Önemli kilometre taşları ise TSE'nin 1960 yılında kurulmasıyla birlikte oluşmaya başlamış, standartların belirlenmesiyle kaliteli üretimi teşvik edecek çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 1991 yılında derneğimizin hayata geçmesiyle birlikte ise yönetimde kalite anlayışı hızla benimsenmeye ve yayılmaya başlamıştır.

Halihazırda Türk firmalarının kaliteye verdiği önem yeterli mi? Yoksa daha almamız gereken çok yol var mı?

Ülkemizin 2002'deki ihracatta artışı, yönetimde kalite anlayışının hızla yaygınlaşması ve benimsenmesi ile paralel bir gelişmedir. KalDer'in yayılımı hızlandırmak üzere başlattığı Ulusal Kalite Hareketi ile bu güne kadar 750 kurum ve kuruluş iyiniyetlerini göstermiş ve kuruluşlarında TKY çalışmalarını başlatmıştır. Ülke olarak gerek ürün gerekse yönetim kalitesi açısından en hızlı gelişen ülkeler arasında yer alıyoruz. Yönetim kalitesinin yükselmesinin göstergelerinden biri de Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) tarafından verilen Avrupa Kalite Ödülleri'nde ödül alan ülkeler arasında İngiltere'den sonra Türkiye' nin ikinci sırada en çok ödül alan ülke olarak yer almasıdır.

KOBİ dediğimiz küçük firmaların da kaliteye yönelmesi için hükümetten acil beklentileriniz nelerdir?

Ülkemizdeki kuruluşların büyük çoğunluğu KOBİ boyutunda. Bu kuruluşları gelişmeleri ve rekabet edebilir olmaları için "Toplam Kalite Yönetimi"ni uygulamaya teşvik ediyoruz. KOBİ'lerin bu konuya ilgi duymaları da bizi çok sevindiriyor. Ancak KOBİ'ler kriz baskısı nedeniyle uzun vadeli kalite çalışmalarına yaklaşamıyor, zaman ve kaynak ayıramama sıkıntıları varolan potansiyellerini kullanamamalarına neden oluyor. Dolayısıyla KOBİ' ler hükümetten istikrar bekliyorlar.

TBMM'ye yönelik olarak KalDer'in bir açıklaması vardı. Gerekirse meclis için de kalite desteği verilmesi konusunda bir gelişme sözkonusu mu?

"Bizim KalDer olarak direk meclise yapmış olduğumuz bir açıklama yok. Ancak Ulusal Kalite Hareketine katılan kamu kuruluşları arasında Milli Eğitim Bakanlığı ve ona bağlı okullar, Çalışma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastaneler, Maliye Bakanlığı'na bağlı birimler, Savunma ve Sanayi Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Emniyet müdürlükleri ve askeri kuruluşlar bulunuyor. Hedefimiz bu katılımı artırmak ve sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarında Toplam Kalite uygulamalarını yaygınlaştırmak."

Bu konuyla bağlantılı olarak siyasete de kalite gelmesi konusunda neler yapılabilir veya neler yapmayı düşünüyorsunuz?

"Toplam Kalite Yönetimi" uygulamalarına hükümet programında yer verilmesini, bütçe ayrılmasını bekliyoruz. KalDer olarak, kamunun yeniden yapılanması ve iyi yönetişim ilkelerinin benimsenmesi yolunda deneyimlerimizi aktarmaya hazırız.

2003 yılında yapmayı düşündüğünüz projelerle ilgili kısaca bilgi alabilirmiyiz?

2003 yılında da Özel sektörde, özellikle KOBİ'lerde, kamu sektöründe ve sivil toplum kuruluşlarında Toplam Kalite Yönetimi'nin uygulanmasına yönelik tanıma, eğitimlerimiz, etkinliklerimiz ve yayınlarımız devam edecektir. "Özellikle Ulusal Kalite Hareketi'ne kuruluşların katılımı için ülkemizin öncü kuruluşlarından destek taleplerimiz olacak.

KOBİ'lere destek şart

KalDer yeni hükümetten neler bekliyor?

"Burada hükümet KOBİ'lerin yönetim sistemlerini iyileştirerek ekonomiye katkılarını artırabileceklerini takdir etmelidir. Belki de daha da önemlisi KOBİ'lerin iş yaparken hizmet aldıkları kamu kuruluşlarının KOBİ'lerin şartlarını anlamaları ve onlara en iyi hizmeti en verimli ve en ucuz sağlamayı hedeflemeleri daha önemli olacaktır. Bu da kamu kurumlarında TKY anlayışının temel yönetim şekli haline gelmesini gerektirir. Bu açıdan e-devlet projesi de KOBİ'lere yönetim desteği sağlanmalıdır. Ayrıca kamunun bilgi kaynaklarını sistemli olarak KOBİ' lere açması da büyük ekonomik değerler yaratacaktır."

 
Sınırlara ticaret merkezi kurulacak
Sınır Ticaret Merkezleri kavramı üzerinde çalıştıklarını söyleyen Bakan Kürşad Tüzmen, komşularla ticaret hacmini yüzde 25'lere çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı.
Bütçeye son rötuş
AK Parti hükümetinin ilk bütçesi bu hafta sonuçlandırılıyor.
Otomotivin 660 binlik kapasitesi boş kaldı
Yıllık 1 milyon 16 bin 805 adetlik kapasitesi bulunan 17 firma, artan ihracata rağmen sadece 356 bin 807 adetlik üretim yapabildi.
Konut kredilerinde 22 il öncelikli olacak
Toplu Konut İdaresi, kredi kullandırırken, deprem bölgesindeki kooperatiflere ve konut açığı olan illere öncelik verileceğini açıkladı. İnşaatçılar da kararı olumlu bulduklarını belirttiler.
Esnaf, bütçeden 500 trilyonluk pay istiyor
Gelin ve damada takı yerine tahvil
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, yastık altındaki paranın ekonomiye kazandırılması için, nişanlanan ve evlenen çiftlere takı yerine tahvil verilmesini önerdi. Konukoğlu, yaptığı açıklamada, Türkiye'de nişan ve düğün törenlerinde para ve altın takılmasının gelenek olduğunu belirterek, "Ekonomik durumu iyi olmayanlar bile borç para ile geleneğin sürmesine katkı sağlar" dedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki sanayicilerin halka açılma, halkın ise tahvil konusunda yeterli bilince sahip olmadığını kaydeden Konukoğlu, şöyle devam etti: "Sanayicilerin ve halkın, sermaye piyasası konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Çiftlere takı ya da para takmak isteyenler, bunun yerine güçleri oranında 5, 10, 20 lot tahvil verebilirler. Türkiye'de 50 milyar dolarlık altın ve mücevherat var. Yarısı sermaye piyasasına girse sermaye piyasasını tabiri caizse hoplatır." Konukoğlu, halka arz edilen hisse senetlerinin, "birinci elde kalması" koşulu ile bir yıl süreyle en azından satış fiyatı üzerinden garantisinin olması halinde, tasarrufların tahvile yönleneceğini sözlerine ekledi.
TZDK ve SEKA için ihale açılacak
Petkim'in en az yüzde 51 oranındaki hissenin blok satışı nedeniyle ihaleye çıkmasının ardından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB), bu hafta da, Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK) ve Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları'nın (SEKA) bazı kuruluş ve işletmelerinde ihaleye çıkması bekleniyor. Özelleştirme programının birinci çeyrek ihale takvimine uygun olarak Özelleştirme İdaresi, Gerkonsan, Taksan, Eti Gümüş ve Eti Elektrometalurji kuruluşlarında da ihaleye çıkılmasına yönelik hazırlıklarını sürdürüyor.
Şeffaflıkta Türk medyasına övgü
Uluslararası Şeffaflık Enstitüsü tarafından hazırlanan 2003 yılı Küresel Yolsuzluk Raporu'na göre, Türk medyası yolsuzlukların ortaya çıkartılmasında çok aktif bir şekilde çalışıyor. Dünya Ekonomik Forumu çerçevesinde yayımlanan raporda, sivil toplum kuruluşlarının yolsuzluklarla mücadelede çok önemli bir yere sahip olduğu belirtilirken, yolsuzluk olaylarından birinin (Reha Muhtar tarafından yayınlanmıştı) baştan sona canlı bir yayında yaklaşık 2 milyon kişi tarafından izlendiği de ifade edildi. Türkiye'nin yolsuzluklarla mücadele ve zayıf kamu yönetimine karşı ulusal bir strateji üzerinde çalıştığı ifade edilen raporda, yolsuzlukla mücadeleyi öngören düzenlemelerin olduğu kaydedildi.
27 Ocak 2003
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED