T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Biz kez olsun 'anarşist' olamaz mıyız?

Dünyanın bugün içine düştüğü "vahşet koridoru"ndan utanç duyduğunuzu düşünüyorsanız, milyonlarca çocuğun gülüşünü soldurmak üzere yola çıkan "ölüm makineleri"nden kahroluyorsanız, bütün bir dünyanın Naziler'in en çağdaş akrabası Bus'un "koyunları" gibi davranmasını bir türlü hazmedemiyorsanız biraz olsun ayağa kalkıp isyan etmeyi deneyemez misiniz?

Onursuzca katliamları seyretmektense, "küresel yalanlar"a başkaldırıp bir kez olsun "anarşist" olmayı deneyemez miyiz?

Yıllarca hem özgür dünyayı temsil ettiğini iddia edip hem de canı sıkılınca silaha sarılan Amerika istediğini sorgusuz sualsiz toplama kamplarına gönderiyor. Müslümanları, rengini, nesebini beğenmediklerine kelepçe vuruyor. Küresel yalanlara inanarak pisipisine Amerika'nın açtığı dev çukurlara gömülmektense, bir kez olsun anarşist bir ruhla isyan etme hakkımızı kullanamaz mıyız?

Modern bir barbarlık halini almaya başlayan "küresel vahşet"e karşı insan merkezli yeni bir medeniyet arayışı adına bir kez olsun "anarşist" bir çığlık yükseltemez miyiz?

Bu çığlık için "aydın" gibi aydınlara ihtiyaç var. Biliyoruz ki, aydın olmak zor zenaattir. Çünkü aydınlar, her zaman toplumun bir adım önünde yürüyen, insanlığın temel değerlerini her şeyin üstünde tutan ve tüm bir insanlığı kucaklayan öncü özellikleriyle toplumların en dinamik kanaat önderleridir. Daha da önemlisi gerçek aydınlar, aydın olmanın namusuna her zaman sadık kalmak zorundadırlar.

Özellikle de büyük değişimlerin, savaşların yaşandığı dönemlerde yani tarihin dönüm noktalarında aydınlar toplumsal hafızanın en önemli değişim öncüleri olmak durumundadırlar. Zaten dünyanın büyük "medeniyet havzaları"ndaki bütün büyük atılımların arkasında da aydınların evrensel duruşu vardır.

Amerikan çılgınlığının dünyayı yeni bir felaketin eşiğine sürüklemek üzere olduğu şu günlerde, yaşlı gezegenimiz yine aydınların öncü sesini bekliyor. Ama aydınlardan henüz ciddi bir isyan sesi yükselmiyor. Özellikle de Türk aydınlarının (eğer varsa) üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş... Birkaç cılız ses dışında şairlerin, romancıların henüz sesi duyulmuyor. Kimdir bu aydınlar, ne işe yararlar? Her sabah savaş çığlıklarıyla uyandığımız bir dünyada aydınların sesi çıkmayacaksa eğer aydın olmanın namusu ne işe yarar ki...

Öylesine kahredici bir durum ki, Amerikalı ve Avrupalı bazı aydınlardan yükselen sesler de olmasa neredeyse aydınların toptan iflas ettiğine inanacağız. Örneğin ünlü romancı John Le Carre, Amerikan çılgınlığı için şunları söylüyor: "Amerikan tarihi delilik dönemlerinden birine girdi, ama bu benim hatırladıklarımın en kötüsü; McCarthyzim'den, Domuzlar Körfezi'nden daha kötü ve uzun vadede Vietnam Savaşı'ndan daha yıkıcı olma potansiyeline sahip bir çılgınlık."

Bu çılgın savaşın sadece petrol için yapılacağını belirten Alman romancı Günter Grass soruyor. "Bu savaş kime karşı? Diyorlar ki; Korkunç bir diktatöre karşı, ama başka diktatörler gibi Saddam da eskiden o demokratik dünya gücünün ve müttefiklerinin silah arkadaşıydı."

'Savaş elimi kana bulayacaksa nedenini öğrenmek isterim" diyen ünlü film yıldızı Sean Penn de, Bush'a hitaben yazdığı açık mektupta "bombalamanın bombalamayla, tecavüzün tecavüzle, öldürmenin öldürmeyle karşılık bulacağı bir döngüyü durdurmasını" istiyor.

Artık küresel yalanlardan bıktık, bir kez olsun "anarşist" olmak istiyoruz ve de Türkiyeli aydınların onurlu sesini duymak istiyoruz. Bush'un vahşet senaryoları hergün biraz daha yaklaşıyor ve Iraklı çocuklar bize o kadar yakın ki...


27 Ocak 2003
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED