T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Amerika'nın Türkiye'den asıl istediği

Irak savaşı yaklaşırken, gözler Amerika'nın Türkiye'den ne gibi istekleri olduğu meselesine çevrilmiştir. Herkes düşünmektedir ki, Amerika, Türkiye'deki hava alanlarını, limanları kullanmak, askeri birliklerini Türkiye üzerinden Irak topraklarına geçirmek ve bazı birliklerini Türkiye'de konuşlandırmak istemektedir.

Bunlar bilinen isteklerdir. Türkiye, Amerika'nın bu isteklerine evet derse, Amerika'nın Irak harekâtı çok kolaylaşacaktır. Ancak aksini düşünürsek, Amerika yine de bu harekâtı yapacak gibi görünmektedir. Bu konuda belki de fazla zorlanmayacaktır.

Türkiye, Amerika'nın bu isteklerine hayır dese bile, Amerika, lojistik bakımdan büyük kayıplarla karşılaşmaz. Amerikan teknolojisi o kadar gelişmiştir ki, Türkiye'nin evet veya hayır demesinin, bu yönüyle fazla bir önemi yoktur. Fakat asıl önemli olan, bu savaşta, Türkiye'nin Amerika tarafından kurulacak koalisyona katılmış olmasıdır.

NATO'nun kuruluşundan beri, Fransa ile Amerika arasında deklare edilmemiş bir savaş vardır. De Gaulle bu savaşı açıkça başlatmıştır, ama hiç kimse bu anlaşmazlığın bugünkü ölçülere gelebileceğini tahmin etmemiştir. Amerika ile Fransa arasındaki bu gizli rekabette, Avrupa Birliği'nin güçlenmesi, Fransa'yı daha da cesaretlendirmiştir.

Bugün Almanya, bu anlaşmazlıkta açıkça Fransa'nın yanında yer almıştır. Bu iki ülke adeta Avrupa Birliği adına savaşı başlatmaktan çekinmemiştir. Bu ifadelerimizi belki bir senaryo gibi karşılayanlar olacaktır. Ancak, Fransa'da bu yıl yayınlanan, Alexandre Del Valle tarafından yayınlanan, Guerres contre L'Europe (Avrupa'ya karşı harp) isimli kitabı okuyanlar, bu senaryonun yetkili bir ağızdan teyidini göreceklerdir.

Del Valle bu eserini, CRAG yani Jeopolitik Araştırma ve Değerlendirme isimli, merkezi Paris'te bulunan bir kuruluş adına yayınlamıştır. Esasında bu kuruluş, Fransız Hükümeti'nin görüşlerini yansıtmaktadır.

Bu kitapta kısaca, Avrupa'ya karşı açılmış bir savaş bulunduğu iddia edilmektedir. Burada savunulan teze göre, harbeden taraflardan birisi, Paris-Berlin-Moskova hattıdır. Diğer taraf ise, Washinton-Ankara-Bakü eksenidir.

Yazarın fikrine göre, Amerika'nın bu harpte kullandığı en büyük koz, Türkiye ile olan işbirliğidir. Amerika Türkiye vasıtasıyla hem Müslümanlık hem de Turancılık ideallerini motif olarak kullanmaktadır. Onun içindir ki, bu hattın bir ucunda Bakü vardır.

Kitabın içerisinde, bu tezi kuvvetlendirecek bir çok vak'a zikredilmiştir. Hatta kitaba göre, Amerika'nın yanında, Orta Asya Türk cumhuriyetleri de rol almaktadır.

Kitapta belirtilen bu iki eksen arasında harp değilse bile, bir çatışma olduğu, son on yılın siyasi tarihine bakılarak kolayca anlaşılır: Avrupa, daha doğrusu Fransa ve Almanya NATO'ya karşı, Avrupa Ordusu'nu oluşturmaya çalışmaktadır. İki kutup arasında, başta demir-çelik mamûlleri olmak üzere, çeşitli malları kapsayan bir ekonomik savaş yapılmaktadır.

Fransa, Amerikan kültürünün bazı tarikatlar aracılığıyla Fransa'da yayılmasından rahatsızdır. Bu sebeple, Amerika'da serbest olan bazı tarikatları yasaklamak için yeni kanunlar kabul etmiştir.

Bütün bu siyasi tabloya baktığımız zaman, Amerika için önemli olanın, Avrupa devletlerinin ve bilhassa Türkiye'nin, Irak harekâtı sırasında yanında görünmesi olduğu sonucuna varıyoruz. Yoksa, harekâta katkıda bulunacağı asker, silâh ve lojistik destek pek önemli değildir.

Bu durumda demek istiyoruz ki, Amerika'nın Türkiye'den bilinen istekleri sadece semboliktir. Amerika bu savaşta, bilhassa ve hatta sadece, Türkiye'nin de yanında görünmesini istemektedir. Zira, gerek Kore harbinde, gerek birinci Irak harekâtında, Kosova'da, Afganistan'da Amerika'yı destekleyen devletlerin savaşa maddi katkıları sembolik birtakım davranışlarından ibaret kalmıştır. Ancak bu gibi destekler, Amerika tarafından yapılan savaşı bir ölçüde meşrulaştırmıştır.

Bazı siyasi tarihçilere göre, Fransa ile Anglosakson devletleri arasındaki savaş asırlar öncesinden başlamış ve hâlâ devam etmektedir. Almanya bir kara devleti olarak, Fransa'nın yanında yer almaya mecbur kalmıştır.

Türkiye, Amerika'ya vereceği bu desteğin ne manâya geldiğini iyi bilmelidir. Amerika'nın Türkiye'den istediği, onun asker göndermesinden, üslerden faydalandırmasından ziyade, kendi cephesinde yer alması ve bunu resmen açıklamasıdır.


10 Şubat 2003
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED