|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Popüler eğlence kültürünün, edebiyat dünyasını da iyiden iyiye bir ahtapot gibi sarıp sarmaladığını, edebiyatın hemen hemen bütün alanlarını kendisi gibi işlevsiz, anlamsız, alelâde kılmakta oluşuna dair çeşitli hamlelerini göz önüne getirirsek; giderek, meselenin bir domates-biber-patlıcan olayına dönüşmekte olduğunu daha çabuk fark ederiz. Evet, edebiyat topyekûn bir kuşatma altında bugün. Bizatihî 'metnin kendisi', söz konusu kuşatmadan, her zamankinden daha fazla/yoğun pay almakta. Neredeyse, "Sahih olan"ın izdüşümüne hiçbir biçimde imkân tanınmayacak. İsimlerin, imzaların, figürlerin popülerleştiği ve fakat, metnin irtifa kaybettiği bir zamandayız. Bakamayın siz şiirin orda-burda, olur-olmaz, gerekli-gereksiz, çok konuşulduğuna: Bugün şiir, fındık-fıstık, çekirdek gibi bir eğlence metaı hâline gelmiş durumda.. Adı var, kendini ara ki, bulasın! Politik sloganların yerini, günümüzde, arabesk türü sloganlar almış görünüyor. Şiir, iyiden iyiye "şarkı sözleri" mertebesine indirgeniyor. Algı/donanım biçimleri buna ayarlı.. "Efendim, halk bunu seviyor, istiyor, beğeniyor" ucuzluğunun ardına sığınılarak, ortaya konan kalitesiz ürünlerle beğeni düzeyi daha da aşağılara çekiliyor. Halk soytarıları cirit atıyor aramızda.. Kaset dünyası, artık 'şiirci' lâf cambazlarıyla pazar arıyor kendine. Buluyor da.. Ve 'çok satıyor'.. O zaman, "gelsin paralar" paranoyası.. Kasette para var, şan var, şöhret var, halkın dilinde olmak var.. Ama, kasette şiir yok! Evet, örneğin "Has şiir" ifadesinin bile tehlikeli, hastalıklı, ayıplı sayılıp, alaya alındığı günlerden geçiyoruz. Nereden bakarsanız bakınız, vahim bir durum bu.. Olansa, "Şiir"e oluyor.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |