AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Sıfırcı erkekler

Geçen hafta "sıfırcı" çocukların okullara ve cinsiyetlere göre dağılımı yapıldı. Buna göre sıfırcı dört öğrenciden üçü erkek. Bu ne demek?

Yetişme çağında erkek evladı olan aileler kızlara göre erkeklerin derslerine daha zor konsantre olduğunu bilirler.Bilmekle kalmazlar, bunu sıkça da şikayet konusu edinirler.

Kız öğrenciler anneleri gibi olmamak noktasında erkek öğrencilere göre daha erken yaşlarda bilinçlenerek, kendilerine istikbal çizmek konusunda bazen daha aceleci ve kararlı olabiliyorlar. Erkekler, benliklerini babaları gibi olmak ya da olmamak üzerinden kurmak yerine, daha ziyade zamanın akışına teslim oluyorlar.Zamanın akışında ise sağda solda gezmek ve serseri bir şekilde futbol oynamak geliyor. Serseri bir şekilde futbol vurgusun özellikle yaptığımı belirtmeliyim.Çünkü delikanlılar düzenli bir şekilde bir spor okulunda futbol ya da basketbol oynamaktansa semtlerindeki toprak sahada top sektirmeyi daha eğlenceli buluyorlar. Burada anahtar kelime eğlence.Kızlar erkeklere göre örgütlü zaman kullanımında daha başarılı ve daha gayretliler. Aynı ailenin içinde genç kız müzik kursu,resim kursu dil kursu diye bulabildiği bütün kurslar yoluyla kendisini ev dışına atarken, evin delikanlısı başıboş kalmayı tercih ediyor. Kendisini geliştirecek her türlü eylemi, kendini sınırlayan- daraltan bir durum olarak algılıyor.

Yukarıda anlattığım özellikler daha ziyade orta gelir ve daha üst seviyeyi tanımlayan özellikler. Gelir seviyesi düştükçe erkek öğrencilerin örgütlü zaman kullanımı kız öğrencilere göre artış gösteriyor. Dar gelirli ailelerin çocukları yaz tatilini harçlık biriktirmek yolunda bir imkan olarak değerlendirmeye çalışıyor.Bir iş yerine çırak olarak girmek, simit, mendil, su satmak en çok rastlanan yöntemler.Böylece harçlık biriktirmek maksadıyla örgütlü zamanın içinde, yani bir mesai içinde bulunmak gençlere içinde bulundukları durumu daha erken yaşlarda kavramalarını sağlıyor. Ders yılı başladığında dersler yorgunluk olarak değil, bir eylence olarak görülüyor.Halbuki yaz tatilini, bir tükenme biçimi olarak tatil anlayışı içinde geçirmiş çocuklar, ders yılına tatilden arta kalan bir enkaz olarak başladıkları için, okul can sıkıcı ve insanı canından bezdiren bir mekan olarak algılanıyor.

Erkek çocuklarında yoğun olarak bir isteksizlik durumu ortaya çıkıyor. Bir şey olmak bir ideale kavuşmak konusunda beklenti içinde olan delikanlılarla karşılaşmak neredeyse her geçen gün azalıyor.Son yaşanılan krizden sonra etraflarında çok fazla üniversite mezunu işsiz gören gençler, eğitimi bir sınıf atlama yöntemi olarak görmekten çoktan vazgeçti.

Gide "Sanat baskıdan doğar " der. Sanat gibi hayat başarısı da, kararında tutulmuş bir baskıdan doğuyor. Kız çocuklarını, ev içinde annelerinin kendilerinden yardım beklentisi, "başarılı" olmaya iterken; okulda başarılı olmanın dışında kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen delikanlılar "sıfırcılar" olarak bir kategori oluşturuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı lise ve dengi okullarda okuyan öğrenciler için önümüzdeki senelerden itibaren yaz kursları düzenleyerek hem öğrenen hem de üretimde bulunan zenaat ehli çocuklar yetiştirecek projeler oluşturmalıdır.İnsan kendini en iyi ürettiği işte görür. Gençlerimizi örgütlü zamanın içinde başarılı bireyler olarak görmek istiyorsak bir sanat-zenaat eserinde kendini görmesini sağlamak zorundayız. Osmanlı Padişahlarının her birinin zenaat ehli olduğu hatırlanacak olursa, azmin ve sabrın öğrenilmesinde günümüzün gençlerinin neden bu kadar sebatsız olduğu daha kolay anlaşılacaktır.


13 Ağustos 2004
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED