AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Yazının esrarı

  • OSMAN AKKUŞAK
    Âlicenab bir okuyucum; Ankara, Yenimahalle'den Ekrem Yalnızefe: " Nelere dikkat ederek böyle akıcı, etkili yazabiliyorsunuz?" diye soruyor. Zaman zaman benden bu çeşit iltifatlarını esirgemeyen arkadaşlarım, dostlarım, meslektaşlarım; tanıdığım, tanımadığım bütün okuyucularıma elbette ki minnettar ve müteşekkirim.. içlerinde kaliteli yazarlar, şairler, ilim ve fikir adamları da var.. benim dilimin nesini seviyorlar, dersiniz? Bunun cevabını ben de pek bilmiyorum ama, galiba öncelikle içtenliğimi, ne duyup ne düşünüyorsam onu söylediğimi görüyorlar, evvela onu takdir ediyorlar, sanıyorum.. bu noktada onların haksız olduğunu söyleyemem.. gerçekten de olaylara, insanlara, edebiyata, şiire, fikire ve bilgiye dair ne biliyorsam, ancak onu dile getirebiliyorum.. düşündüğümü anlattığım takdirde ancak rahat edebiliyorum.. veya öyle olunca ancak huzura kavuşabiliyorum.. öz düşüncemi beyan ettiğim takdirde, bir övünme hakkı kazandığımı, bir bedîî haz yakaladığımı hissediyorum.. inanmadığım bir şey söylersem veya yazarsam, içimdeki heyecanın söndüğünü fark ediyorum.. içimdeki övünme ve kendime güvenme duygusu da kayboluyor...

    Edebiyatımızın seçkin eserlerinden ve güzel milletimizin yaşayan canlı dilinden bilfiil öğrendiğim güzel türkçemizi titizlikle, îtina ile, hatâ yapmadan kullanabiliyorsam; bu benim hayatımın en yüksek iftiharını teşkil eder.

    Teknik üniversite öğretim üyelerinden Prof. Ahmet Nuri YÜKSEL, bir toplantıda: " - Osman Abi, senin şerbet gibi yazılarını okumak için bir hafta bekleyemiyorum, bunu haftada iki güne çıkarsak iyi olur" demişti... Aziz profesör vesile oldu da haftada iki gün yazmaya başladım.. aktüaliteyi yakından kovalamak için artık 7 gün beklemiyoruz. Kültür sayfası iki sayfaya çıkarsa haftada üç gün yazmak da icabedebilir.. ben bir yazarın her gün yazması taraftarı değilim.. "fikirler ve duygular sizi ve kaleminizi ille de beni yaz diye zorlamalı" böyle olmayıp da "siz, kendinizi yeni fikirler, yeni mevzular bulmaya zorlarsanız" hem yazının kalitesi düşer hem de yazı gerçeklerin, doğruların, emellerin sesi olmaktan çıkar, ısmarlama bir metin halinde doğar.. bu da ne sizin kalbinizin malı olur, ne de okuyucunun kalbine ulaşır!.. Ben bu düstûru kendim için va'zediyorum.. yoksa hergün yazarak yüksek performans gösteren fıkracılar da var. Yazı vazife haline gelirse, idealizm, adalet ve heyecan; varlığını ve istiklalini (bağımsızlığını) muhafaza edebilir mi? Bu da düşünülmeye değer! Gerçi bir yazarın istiklali ve hürriyeti, kendi rızası olmadan şu ve ya bu istikamete sevkedilemez.. kaleminin asıl özgürlüğü onun kalbindedir.. siyasi, idari, mesleki veya maddî bir sebeble taviz verirse, o hürriyeti kendi eliyle daraltmış olur...

    Hürriyet konusuna gelince ister istemez kendi kalemimizin ne kadar hür olduğu konusu hatıra geliyor.. şunu söyleyeyim ki, anladığım kadarıyle bizim gazete ne tam bir muhalif, ne de kayıtsız şartsız muvafık bir gazete!.. İdareci arkadaşlar sık sık "biz iktidarın meddahı değiliz.. doğru icraatı destekleriz.. yanlışı da tenkid ederiz.. kimse bize şakşakçı diyemez kalemimizi tam bir özgürlük içinde kullanırız" demektedirler. Şahsen ben bazı yazılarımda bazı bakanlıkları eleştirdim.. bana hiç kimse niye tenkid ediyorsun, demedi. Ne Ahmet Albayrak, ne de Selahaddin Sadıkoğlu, bir günden bir güne şunu yazalım, bunu yazmayalım dememişlerdir. Gazetenin sahibi Ahmet Bey'in müdahelesiz vakarlı tutumundan, Sadıkoğlu'nun da uzak görüşlü, sıcak ve huzurlu idaresinden memnunuz.. esasen Yeni Şafak'ın personeli, çok seçme bir gruptur.. çalışkan, cevherli, kaliteli çok insan var.. bu belki de mesleğin bir özelliği.. belki de manevi kökleri sağlam bir grup oluşturduğumuz için öyle!.. Ben birçok gazetede çalıştım: abus çehreli, farfaracı insanlar gördüm.. bizim çocukların ve tecrübeli ağabeylerinin hepsi de asildir.. şu yaramaz, şu sevimsizdir diyecek birini bulamıyorum.

    Biz içtenliğin ve yazı hürriyetinin ehemmiyetini dile getirirken kendi gazetemize ve kendi arkadaşlarımıza dair fikir vermekten de geri kalmadık.

    Sevgili okuyucularımdan öteden beri, güzel yazı hakkında düşüncelerimi soran bir çok mesaj ve istek alıyorum.. önümüzdeki günlerde güzel yazının şartları ve unsurlarını işlemeye devam edebileceğimizi umuyorum..

    Güzel yazı okumaya meraklı, güzel yazmaya hevesli ve kararlı okuyucularıma bu emellerinde başarılar, yükselişler, gayretler ve kuvvetler diliyorum.


    Not: Yazarımızın dün yayınlayamadığımız yazısını bugün yayınlıyoruz.



  • 13 Ağustos 2004
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED